20. Hukuk Dairesi 2016/14291 E. , 2017/3393 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
... ili, ... ilçesi, ...köyü, 125 ada 88 parsel sayılı, 30.750,00 m2 yüzölçümlü taşınmaz çalılık vasfı ile ... Kadastro Mahkemesinin 1995/312-33 sayılı ilamına dayanılarak davalı Hazine adına tapuda kayıtlıdır.
Davacılar vekili, 07.07.2005 tarihli dilekçesiyle, ...köyü, ... mevkiinde müvekkillerinin muris babaları ...’ten intikal eden, eski tapuda 125 ada 51 sayılı parselde kayıtlı 32.825,00 m²’lik taşınmazın bulunduğu bölgede 1995 yılında yapılan kadastroda müvekkillerine 125 ada 51 parsel sayısıyla 3000,00 m² yüzölçümüyle tapu verildiğini, geriye kalan 29.825,00 m²’lik bölümün orman niteliğiyle Hazine adına tesbit edildiğini, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği 32.825,00 m²’lik taşınmazın tamamının müvekkillerinin muris babaları ve ondan intikalen 100 yıldan fazla zamandan beri ekilip biçildiğini belirterek, tapu kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dilekçede sınırlarını bildirdiği taşınmazın Hazine adına yazılan 29.825,00 m²’lik bölümünün tapu kaydının iptali ile müvekkilleri adına tescili istemiyle dava açmıştır. Davacılar vekili 26.10.2006 tarihli dilekçesiyle de sınırlarını bildirdiği 125 ada 88 parsel sayısıyla 30.075,00 m² yüzölçümü ile Hazine adına tapuda kayıtlı yer için dava açtıklarını belirterek dilekçedeki maddi hatayı bu şekilde ıslah ettiğini bildirmiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı gerçek kişiler vekili tarafından temyiz edilmiş, Dairemizin 08.05.2012 tarih ve 2012/761 E. - 2012/6775 K. sayılı ilamı ile "mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan inceleme ve araştırma hüküm vermeye yeterli değildir. Şöyle ki; davacı kişiler, Şubat 1949 tarih, 27 sıra sayılı tapu kaydına dayanmaktadırlar. Davacıların dayandığı tapu kaydı, ilk oluşumundan itibaren denetlemeye elverişli, birbirini takip eden tüm gittileri getirtilmediği gibi, dayanılan tapu kaydı mahalline yeterli şekilde uygulanıp kapsamı kesin olarak belirlenmemiş, tapu kaydının ihdasından itibaren tüm tedavülleri okunmak suretiyle kayıtların birbirini hudut gösterip göstermediği hususu üzerinde durulmamış, keşif sırasında tapu kaydının uygulamasına ilişkin yerel bilirkişi anlatımları da soyut gerekçesiz sözlerinden ibaret olup, tüm komşu parsellerin tutanağı ve dayanağını oluşturan belgeler getirtilmediği için tapu kaydı uygulamasında dıştan komşu taşınmazların tutanağı içeriği ve varsa dayanakları kayıtlarla da denetlenmemiştir. Ayrıca orman bilirkişisi ...., çekişmeli taşınmazın orman tahdidi dışında olduğunu bildirmiş, fakat çekişmeli 125 ada 88 parsel sayılı taşınmaz çalılık niteliğiyle Hazine adına kayıtlı olduğuna göre çekişmeli taşınmazın 4999 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 7. maddesi gereğince herhangi bir nedenle orman sınırları dışında bırakılmış orman olup olmadığının resmi belge niteliğindeki en eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafı ve amenajman planını uygulanması suretiyle belirlenmesi gerektiği halde uygulamamıştır. Yine, yöntemine uygun zilyetlik araştırması da yapılmamıştır. Böylesine eksik ve yetersiz soruşturmaya dayanılarak karar verilemez" gereğine değinilerek bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyulmasının ardından yapılan yargılama sonucunda davanın kabulü ile ... ili, ... ilçesi, ...köyü 125 ada 88 parsel sayılı taşınmazdan fen bilirkişisi ...."un 22/12/2014 tarihli bilirkişi raporunda ve fen krokisinde (A) harfi ile gösterilen 19579,97 m2"lik alanın 88 parselden ifraz edilerek ve son parsel numarası verilmek suretiyle kestanelik olarak 1/4 hisse oranlarında davacılar adlarına kayıt ve tesciline, ifrazından sonra kalan kısmının eski cins ve özelliği ile eski malik uhdesinde bırakılmasına karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce 11.03.1967 tarihinde ilan edilerek kesinleşen orman kadastrosu ile daha sonra 1995 yılında 3402 sayılı Kanuna göre yapılan aplikasyon ve 2/B madde uygulaması bulunmaktadır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak ve çekişmeli taşınmazın davacıların dayandığı tapu kapsamında kaldığı belirlenerek hüküm kurulduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince harç alınmasına yer olmadığına 18/04/2017 gününde oy birliğiyle karar verildi.