Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2012/12-131
Karar No: 2012/257
Karar Tarihi: 28.3.2012

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2012/12-131 Esas 2012/257 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Ankara 11. İcra Hukuk Mahkemesi'nde yapılan bir şikayet yargılaması sonucunda verilen karar Yargıtay tarafından bozulmuş ve yeniden yargılama yapılmıştır. Ancak mahkemece, hüküm gerekçesi ve hüküm sonucuna ilişkin yeterli açıklama yapılmadan sadece \"kısmen kabul\" şeklinde bir karar verilmiştir. Bu şekilde karar vermenin doğru olmadığı ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) ilgili maddelerine göre hüküm yazılması gerektiği vurgulanmaktadır. Mahkeme kararlarında hükümü veren hâkimlerin tamamının hazır bulunması gerektiği, hüküm gerekçeli olarak yazılması ve alenen tefhim olunması gerektiği belirtilmektedir. Hükümün kapsamına ilişkin hususlar ise HMK'nun 297. maddesinde açıklanmaktadır. Mahkeme kararının ise 6100 sayılı HMK'nun yukarıda açıklanan amir hükümleri gözetilmeksizin yazılı biçimde verildiği ve bu nedenle direnme kararının bozulması gerektiği ifade edilmektedir. Kanun maddeleri ise sırasıyla şu şekildedir: 295, 294, 297, 298.
Hukuk Genel Kurulu         2012/12-131 E.  ,  2012/257 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Ankara 11. İcra Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 17/03/2011
    NUMARASI : 2011/100-2011/257

    Taraflar arasındaki "şikayet" kanun yolundan dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 11.İcra Hukuk Mahkemesince şikayetin kısmen kabulü-kısmen reddine dair verilen 27.5.2010 gün ve 2010/311-733 sayılı kararın incelenmesi şikayetçi vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12.Hukuk Dairesi"nin 21.12.2010 gün ve 2010/18763-31012 sayılı ilamıyla bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

    TEMYİZ EDEN : Şikayetçi vekili

    HUKUK GENEL KURULU KARARI
    Hukuk Genel Kurulu"nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Bilindiği üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 01.10.2011 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiş; 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK) kanun yollarına ilişkin eski hükümleri ayrık olmak üzere yürürlükten kaldırılmıştır.
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun “Hükmün Müzakeresi” başlıklı 295.maddesine göre; hükmü, yargılamanın sona erdiğinin bildirildiği duruşmada hazır bulunan hâkim veya hâkimler verir. Bu şekilde hüküm verebilecek hâkimlerin tamamı hazır bulunmadıkça hüküm hakkında görüşme yapılamaz (f.2) . Hüküm, gizli müzakere edilerek hazırlanır ve alenen tefhim olunur (f.1).
    “Hüküm, Hükmün Verilmesi Ve Tefhimi” ise 6100 sayılı HMK’nun aynı başlıklı 294.maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre; Mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür(f.1). Hüküm, yargılamanın sona erdiği duruşmada verilir ve tefhim olunur(f.2). Hükmün tefhimi, her hâlde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur (f.3). Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hâllerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir (f.4). Hükme ilişkin hususlar, niteliğine aykırı düşmedikçe, usule ilişkin nihai kararlar hakkında da uygulanır(f. 6).
    Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı (hükmün hangi hususları kapsayacağı) ise 6100 sayılı HMK’nun “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297.maddesinde aynen;
    “(1) Hüküm "Türk Milleti Adına" verilir ve bu ibareden sonra aşağıdaki hususları kapsar:
    a) Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini,
    b) Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini.
    c) Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri.
    ç) Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini.
    d) Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını.
    e) Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi.
    (2) Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.”
    şeklinde düzenlenmiştir.
    “Hükmün Yazılması” başlıklı 298.maddesi ise:
    “(1) Hüküm, hükmü veren hâkim, toplu mahkemelerde başkan veya hükme katılmış olan hâkimlerden başkanın seçeceği bir üye tarafından yazılır.
    (2) Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.
    (3) Hükümde gerekçesi ile birlikte karşı oya da yer verilir.
    (4) Hüküm, hükmü veren hâkim veya hâkimler ile zabıt kâtibi tarafından imzalanır.”
    hükmü yer almaktadır.
    Açıklanan hükümlerin ortaya koyduğu bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denebilir ki, dava içinden davalar doğar ve hükmün hedefine ulaşması engellenir. Kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz.
    Ayrıca, bozma kararı ile ilk hüküm hayatiyetini yitirdiğinden ona atıf suretiyle hüküm tesisinin yukarıda açıklanan kurallara uygun düşmeyeceği de aşikardır.
    Nitekim, uzun süre uygulanan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu(HUMK)"nun 381, 388 ve 389. maddelerinde de yer alan benzer hükümler nedeniyle, Yargıtay"ın yerleşmiş görüşü de bu yöndedir (Hukuk Genel Kurulu"nun 19.6.1991 gün 323/391;10.9.1991 gün 281/415 ; 25.9.1991 gün 355/440; 05.12.2007 gün ve 2007/3-981/936 ; 23.01.2008 gün ve 2008/14-29/4; 30.12.2009 gün ve 2009/2-595-2009/603; 10.11.2010 gün ve 2010/20-626-2010/568; 13.07.2011 gün ve 2011/13-516- 2011/529 sayılı kararları).
    Ceza Genel Kurulu"nca da önceleri C.M.U.K.nun benzer hükümleri taşıyan 261 ve 268 maddelerinin, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun yürürlüğe girmesi ile birlikte de bu kanunun 34, 223, 230,231,232 maddelerinin uygulanmasında bozulan kararın geçerliliğini ve yerine getirilme yeteneğini yitirdiğinden "önceki hükümde direnilmesine" denilmekle yetinilerek ve atıf suretiyle hüküm kurulamayacağı kabul edilmiştir (Ceza Genel Kurulu"nun 2.2.1976 gün 1/22-25 sayılı; 12.05.1998 gün ve 1998/6-104-171 sayılı; 05.02.2002 gün ve 2001/1-417-2002/153 sayılı kararları).
    6100 sayılı HMK’nun yürürlüğünden sonraki dönemde de Hukuk Genel Kurulu’nun 05.10.2011 gün ve 2011/20-607 E.-604 K.sayılı kararıyla bu ilkeler aynen kabul edilmiştir.
    Somut olayda da aslolan kısa kararda açıklanan hükümlere uygun bir hüküm fıkrası oluşturulmamış; kabul ve reddedilen taleplere ilişkin herhangi bir açıklamaya ve kanunun aradığı anlamda hükme ilişkin diğer unsurlara yer verilmeksizin sadece “kısmen kabul" denilmekle yetinilmiştir.
    O itibarla mahkemece, 6100 sayılı HMK’nun yukarıda açıklanan amir hükümleri gözetilmeksizin yazılı biçimde karar verilmesi doğru değildir.
    Direnme kararı bu nedenle bozulmalıdır.
    S O N U Ç : Direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre şikayetçi vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının iadesine, 28.3.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.

     

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi