3. Hukuk Dairesi 2020/9032 E. , 2021/1667 K.
"İçtihat Metni"Davacı ... ile davalı ... Emlakçılık Pazarlama İnş. Tur. Taş. ve Tic. İth. İhr. Ltd. Şti. arasındaki tazminat davasına dair Bodrum 1. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 15/07/2016 günlü ve 2016/41 E. - 2016/293 K. sayılı hükmün onanması hakkında Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesince verilen 04/12/2019 günlü ve 2017/966 E. - 2019/12101 K. sayılı ilama karşı davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.
Düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı ,davalıyla aralarında yapılan 06.12.2013 tarihli protokol gereği, protokol konusu gayrimenkullerin 20.12.2013 tarihinde davalıya devir işlemlerinin yapıldığını, kendisine herhangi bir ödeme yapılmayıp protokole aykırı davranıldığını görünce 15.04.2014 tarihinde Anadolu 13. Asliye Hukuk Mahkemesi"nde 2014/170 Esas sayılı dosyası ile tapu iptal-tescil davası açtığını ,bilahare aralarında 01.08.2014 tarihli bir protokol daha hazırlayarak davadan feragat etmesi konusunda anlaştıklarını, davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiğini, anlaşmaya göre ödemesi gereken parayı bulmaya çalışırken 4 adet bağımsız bölümün 18.12.2014 tarihinde ... Dayanıklı Tüketim Malları Ltd. Şti."ne daha sonra 14.01.2015 tarihinde ... isimli kişiye satıldığının ortaya çıktığını, inanç sözleşmesi ile davalıya devredilen taşınmazların dava dışı gerçek ve tüzel kişilere satılarak elinden alındığını ve zarara uğradığını ileri sürerek, davalının kusurlu davranışlarıyla ifanın imkansızlaşması nedeniyle 4 adet taşınmaz için şimdilik 50.000,00-TL ile mahrum kalınan kira gelirleri için 5.000,00-TL’nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine dair verilen hükmün, davacı vekilince temyizi üzerine Yargıtay (kapatılan)13. Hukuk Dairesi’nin 04/12/2019 günlü ve 2017/966 Esas, 2019/12101 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmiş, davacı vekili süresi içinde kararın düzeltilmesini istemiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin sair karar düzeltme istemlerinin reddi gerekir.
2- Dava, taraflar arasında imzalanan protokol gereği davalıya devredilen 4 adet taşınmazın protokole aykırı olarak dava dışı kişilere satılması nedeniyle işbu taşınmazların değerinin tazminine ilişkindir. Mahkemece; taraflar arasında düzenlenen sözleşme hükümleri değerlendirildiğinde , 01.08.2014 tarihli sözleşmede açıkça düzenlendiği üzere, davacının, davalıya yapması gereken geri ödemelerin 31.12.2014 tarihine kadar tamamlanması gerektiği, aksi halde cezai müeyyide uygulanacağı ve bu sözleşme hükümlerinin 31.12.2015 tarihine kadar geçerli olduğu, bu tarihten sonra davacının hiçbir hak talebinde bulunamayacağı; davacının, serbest iradesiyle imzaladığı bu sözleşme gereğince üzerine
düşen edimi 31.12.2015 tarihine kadar tamamlaması gerekirken karar tarihi itibariyle edimini yerine getirmediği; her ne kadar davacı tarafından taşınmazların sözleşmede belirlenen 31.12.2015 tarihten önce satıldığı, bu şekilde akde aykırı davranıldığı iddia edilmiş ise de, davacının İstanbul Anadolu 13. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/170-315 E-K sayılı dosyasından feragat etmek suretiyle, zaten taşınmazların aynına dayalı (tescil) talebinden vazgeçmiş sayılacağı ve kesin hüküm nedeniyle taşınmazların aynına ilişkin talepte bulunamayacağı, bu nedenle taşınmazların sözleşmeden önce satılmış olmasının feragat hükmü gereğince bir öneminin kalmadığı, davacının kendi edimini yerine getirmediğinden bir talepte bulunmasının artık mümkün olmadığı kanaatine varılarak davanın reddine karar verilmiştir.
Öncelikle davacıların taraf olduğu bir başka davada verilen kararın somut olay yönünden kesinlik teşkil ettiği ifade edildiğinden konu ile ilgili “delil” ve “kesin hüküm” kavramlarını kısaca açıklamakta yarar vardır.
Medeni usul hukukunda deliller, kesin deliller ve takdiri deliller olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Hukukumuzda kesin deliller, ikrar [6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) m. 188], senet (HMK m. 199 vd.), yemin (HMK m. 225 vd.) ve kesin hüküm (HMK m. 303) olmak üzere dört tanedir. Takdiri deliller ise tanık (HMK m. 240 vd.), bilirkişi (HMK m. 266 vd.), keşif (HMK m. 288 vd.) ve kanunda düzenlenmemiş diğer deliller (HMK m. 192) olarak sayılmaktadır. Takdiri deliller yönünden delil türlerinin sınırlı olarak sayılmadığı kabul edilmektedir (Alangoya, Y./Yıldırım, K./DerenYıldırım, N.: Medeni Usul Hukuku Esasları, İstanbul 2004, s. 341, Arslan, R./ Yılmaz, E./ Taşpınar Ayvaz, S.: Medeni Usul Hukuku, Ankara 2017, s. 389-390).
Kesin hüküm HMK’nın 303. maddesinde düzenlenmiş olup şekli ve maddi anlamda kesin hüküm olarak ikiye ayrılır. Verilen bir hükme karşı kanun yolları kapalı ise veya kanun yolları açık olsa bile süresinde gidilmemişse veya tüm kanun yolları tükenmişse hüküm şeklen kesinlik kazanmıştır. Maddi anlamda kesin hükümde ise; dava sebebinin (maddi vakıaların), taraflarının ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.
Önemle vurgulanmadır ki; maddi anlamda kesinlik, yalnız hüküm fıkrası için söz konusudur. Hüküm fıkrası, davada (veya karşı davada) istenen hususlar (talep sonucu) hakkında mahkemece verilen kararı (hükmü) gösterir. Hükmün gerekçesinin kesin hüküm gücü yoktur. Bununla beraber, gerekçe maddi anlamda kesinlikten tamamen soyutlanmış da değildir.
Aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanarak ve aynı hukukî ilişki hakkında açılan ikinci davanın konusu, birinci davadakinden farklı olsa bile, iki davanın da temelini oluşturan aynı hukukî ilişkinin mevcut olup olmadığı hakkında (birinci davada) verilmiş olan (kesin) hüküm, ikinci davada kesin delil teşkil eder.
Somut olaya gelince, taraflar arasında daha önce yargılaması yapılıp 08.09.2014 tarihinde kesinleşmiş olan İstanbul Anadolu 13. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/170 E-315 K sayılı ilamında, taraflar arasında yapılan protokole davalının aykırı davranması nedeniyle dava konusu taşınmazların tapularının iptali ile davacı adına tescili konusunda açılan davadan 11.08.2014 tarihinde davacının feragat ettiği ve açılan davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Taraflarca imzalanmış 01.08.2014 tarihli sözleşmede, davacının, davalıya yapması gereken geri ödemelerin 31.12.2014 tarihine kadar tamamlanması gerektiği, aksi halde cezai müeyyide uygulanacağı ve bu sözleşme hükümlerinin 31.12.2015 tarihine kadar geçerli olduğu, bu tarihten sonra davacının hiçbir hak talebinde bulunamayacağı belirtilmiştir.
Mahkemece, davacının İstanbul Anadolu 13. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/170-315 E-K sayılı dosyasından feragat etmek suretiyle, zaten taşınmazların aynına dayalı (tescil) talebinden vazgeçmiş sayılacağı ve kesin hüküm nedeniyle taşınmazların aynına ilişkin talepte bulunamayacağı, bu nedenle taşınmazların sözleşmeden önce satılmış olmasının feragat hükmü gereğince bir öneminin kalmadığı, davacının kendi edimini yerine getirmediğinden bir talepte bulunmasının artık mümkün olmadığı kanaatine varılarak davanın reddine karar verilmişse de İstanbul Anadolu 13. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/170 E-315 K dosyası ile açılan davanın konusu, bağımsız bölümlere ilişkin tapu iptali ve tescil davasından ibaret olup, o dosya için verilen davadan feragat nedeniyle red kararı işbu tazminat davası için kesin hüküm oluşturmayacağı gözetilerek karar verilmesi gerekirdi.
Hal böyle olunca, davacının 01.08.2014 tarihli sözleşme gereğince üzerine düşen edimi 31.12.2015 tarihine kadar tamamlaması gerekirken karar tarihi itibariyle edimini yerine getirmediğinden bir talepte bulunmasının artık mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddedilmesi gerekirken yazılı şekilde, karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Ne var ki, karar gerekçesinde yapılan bu yanlışlığın sonuca etkili olmadığı ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın gerekçesinin düzeltilerek onanması usulün 370/2 maddesi gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının sair karar düzeltme taleplerinin REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davacı tarafın karar düzeltme isteminin kabulü ile; Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesi’nin 04/12/2019 günlü ve 2017/966 Esas, 2019/12101 Karar sayılı ilamının kaldırılmasına ve hükmün gerekçe kısmında İstanbul Anadolu 13. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/170 E-315 K sayılı dosyası ile açılan tapu iptal ve tescil davası için verilen davadan feragat nedeniyle red kararının işbu tazminat davası için kesin hüküm oluşturacağı tespitinin hükümden çıkarılması suretiyle hükmün düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, peşin alınan karar düzeltme harcının istek halinde düzeltme isteyene iadesine, 17/02/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.