6. Ceza Dairesi 2013/15883 E. , 2015/705 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Yağma, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:
1- Hükümlü ... savunmanının temyiz itirazlarının incelenmesinde
04.10.2012 günü yüzüne karşı tefhim olunan hükmü 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’nın 310.maddesinde öngörülen bir haftalık yasal süreden sonra 02.04.2010 tarihinde temyiz eden sanık ... savunmanının temyiz isteminin, anılan Yasanın 317.maddesi uyarınca istem gibi REDDİNE,
II-Sanıklar ... ve ... hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan hükmün incelenmesinde;
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler Kurulunun takdirine göre, sanıklar İ.. K.. ve Z.. G.. savunmanlarının temyiz itirazları yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle, eleştiri dışında usul ve yasaya uygun bulunan hükmün, tebliğnameye uygun olarak ONANMASINA,
III-Hükümlüler ..., ... hakkında kurulan hükümler ile sanıklar ... ve... hakkında yağma suçundan kurulan hükümlerin incelenmesine gelince;
Diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak;
a-Hükümlüler... hakkında kurulan ... Ağır Ceza Mahkemesi’nin, 27.12.2004 gün ve 2002/22 Esas, 2004/216 Karar sayılı önceki hükmü temyiz edilmeksizin kesinleştiğine göre,
Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 18/09/2007 gün ve 207/125-2007/186 sayılı kararında açıklandığı gibi, adı geçen hükümlüler hakkındaki temyiz edilmeden kesinleşen ilk hüküm, ancak suç tarihinden sonra yürürlüğe giren yasalar yönünden uyarlama yargısının konusu olabilir ve genel yargı ile uyarlama yargısı birlikte yürütülemez.
Hükümlüler hakkındaki kararın kesinleşmesinden sonra, aynı dosyada sanık olan... ve ..."e ilişkin ilk hükmün, sanıklar savunmanları tarafından temyiz edilmesi ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca, 5320 sayılı Kanunun 8/2. maddesinin verdiği yetki çerçevesinde iadesi üzerine, hakkında hüküm kesinleşmiş olan ..., ..."ın tekrar yargılanma sürecine dahil edilerek, 2. hükmün kurulduğu anlaşılmaktadır. Kurulan bu ikinci hüküm, hukukî değerden yoksun ve yok hükmünde olduğundan, hukuken varlık kazanmayan bir kararın temyiz davasına konu edilmesi de mümkün değildir.
Dairemizin 07.04.2011 gün ve 2007/14823-2011/4773 sayılı bozma ilamı da kararın bu niteliğini değiştirmez ve sanıklar hakkındaki kesinleşmiş hükmün yeniden yargılamaya konu edilebilceği sonucunu doğurmaz. Zira Dairemiz anılan ilamda dosyanın esasını görmeyip diğer yönleri incelemeksizin bir kısım sanıklar yönünden usul kurallarına uyulmamasının dosyanın tümünü etkileyecek bir savunma hakkı ihlaline yol açmaması için salt bu nedenle diğer yönleri incelenmeksizin verilen bir karar niteliğindedir. Buna göre;
Mahkemece yeniden yargılama yapılıp bozmaya uyularak, 04.12.2012 günlü kararın verildiği anlaşılmışsa da; 5252 sayılı Yasanın 9. maddesinde Yasa koyucu, sonradan yürürlüğe giren yasa hükümleri uyarınca yapılacak uyarlama yargılaması ve sonuçlarını özel olarak düzenlemiş bulunduğundan, somut olayda 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’nun 325. maddesi hükmünün lehe yasa değerlendirmesi gerekçesiyle yapılan bozmalarda
uygulama koşul ve uygulama olanağının bulunmadığı; sanıklar..., ... hakkında verilen 27.12.2004 gün ve 2002/22 Esas, 2004/216 Karar sayılı hükümlülük kararının anılan sanıklar yönünden temyiz edilmeksizin kesinleştiği gerçeğinin dairemizin bozma kararı ile yasa koyucunun iradesi aleyhine çözümlenemeyeceği, Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 18.09.2007 gün ve 2007/125-2007/186 sayılı kararında da açıklandığı üzere, bozma ilamı sonrasındaki yargılamanın, temyiz olunmaksızın kesinleşmesi nedeniyle lehe Yasanın belirlenmesine ilişkin olduğu kabul edilen hükümlüler ... hakkındaki uyarlama yargılaması ile genel hükümlere göre hakkındaki yargılama süren sanıklar ... ve... hakkındaki davanın, farklı hükümlere bağlı olması ve birlikte görülemeyeceği gözetilip, 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. maddesi uyarınca ayrılmasına karar verildikten sonra, uyarlama yapılması zorunluluğunun gözetilmemesi,
b-Sanıklar... ve... Hakkında yağma suçundan kurulan hükümler yönünden ise;
Yakınanın olay gecesi saat 23:00 civarında kendisine ait araç ile işyerinden evine gitmek için yola çıktığı, daha önceden kendisini takip edip bilgi toplayan ve gidiş geliş güzergahını bilen sanıkların ise diğer suç arkadaşları ile 2 araç halinde yakınanı takip ettikleri ve komiser olan ..."ün kimlik gösterip polis olduğunu söylemesi ile yakınanı durdurdukları, araçtan indirip üstünü aradıkları ve taşıma ruhsatlı tabancasını aldıkları, yakınanı kendi aracının arkasına atıp aracın direksiyonuna da Mustafa"nın geçtiği ve bu şekilde yakınanı bir yazlığa götürdükleri, silah tehditi ile 100 milyar para isteyip üzerindeki 300 milyon para, yüzük, banka kartları, çekler gibi değerli gördükleri şeyleri aldıkları, 3 milyar parayı bir arkadaşlarının hesabına aktararak temin ettikten sonra kalan 97 milyar için ise çek ve senet imzalattıkları ,yakınanı ise 4-5 gün sonra bıraktıkları, yakınanın aracını ve silahını ..."ün İstanbul"a götürdüğü, yapılan araştırmalar neticesinde olayın ölen ... ve arkadaşları tarfından gerçekleştirildiğinin anlaşılması üzerine bu gruba dahil olan ..."e ulaşıldığı, ... olayı doğrulayıp alınan çek ve senetlerin kendisinde olduğunu söyleyip bunların olduğu eve kolluk görevlilerini götürdüğü ve çek-senetlerin buradan alındığı, olaya karıştığı tespit edilen..."ün ise İstanbul"da yakalandığı, onun da aracın yerini göstererek aracın iadesini sağladığı olayda,
1-5237 sayılı Yasanın 149. maddesinin 1. fıkrasının (a) , (c) ve (d) bentlerinin yanı sıra (h) bendi ile de uygulama yapılması ve aynı Yasanın 61. maddesi uyarınca temel ceza belirlenirken, bu hususunda gözönüne alınması gerektiğinin düşünülmemesi,
2-Yakınandan yağmalananlardan araç ile senetlerin sanık ve suç arkadaşı tarafından yeri gösterilmek sureti ile iade edildiğinin anlaşılması karşısında yakınana kısmi iadeye rıza gösterip göstermediği sorularak sonucuna göre 5237 sayılı Yasanın 168. maddesiyle uygulama yapılıp yapılmayacağının karar yerinde tartışmasız bırakılması,
Bozmayı gerektirmiş, hükümlüler ... savunmanları ile sanıklar ... ve... savunmanlarının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle isteme aykırı olarak BOZULMASINA, sanıklar ... ve.... yönünden 5320 sayılı Yasanın 8/1.maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK.nun 326/son maddesinin gözetilmesine 22.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.