
Esas No: 2015/15477
Karar No: 2017/6397
Karar Tarihi: 14.09.2017
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2015/15477 Esas 2017/6397 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı tarafından, davalı aleyhine 05.02.2015 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 09.07.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı, paydaşı olduğu 108 ada 5 parsel sayılı taşınmazın dava dışı önceki paydaşı ..."in 1/8 payını 08.08.2014 tarihinde davalıya sattığını, satışla ilgili kendisine noter bildirimi yapılmadığını ileri sürerek davalı adına kayıtlı payların iptali ile adına tescilini talep etmiştir.Davalı, 23.02.2015 tarihli cevap dilekçesinde annesine ait payı parasını vererek satın aldığını bildirmiş, daha sonra vekil vasıtasıyla davayı takip etmiş, davalı vekili davalının payı satış değil, bağış yoluyla temlik aldığını, ayrıca taşınmazda fiili taksim bulunduğunu, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalı tarafça olayda gerçek satış bulunmadığı, işlemin bağış niteliğinde olduğu yönündeki savunmasını kanıtlayacak herhangi bir delil sunulmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir. Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir.Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.2.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.Somut olaya gelince, davalı tarafın fiili taksim savunması bulunduğundan mahkemece, dava konusu taşınmaz üzerinde fiili taksim yapılıp yapılmadığının ve özellikle davacı ile davalının kullandığı bölümler bulunup bulunmadığının mahallinde keşif yapılarak, taraf tanıkları da taşınmaz başında dinlenmek suretiyle araştırılması gerekirken, eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,14.09.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.