6. Ceza Dairesi 2012/23697 E. , 2015/700 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Çocuk Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık, mala zarar verme
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimin takdirine göre, suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Sanıkların olay gecesi saat 03:00 sıralarında yakınanın işyerinin yola bakan vitrin camını kırdıkları, bu kırılan yerden ellerini uzatarak 4 adet cep telefonunu aldıkları ve kimseye görünmeden olay yerinden ayrıldıkları, olaydan 5 gün kadar sonra başka suçtan yakalandıklarında ise yakınanın işyerinde hırsızlık suçunu işlediklerini, telefonlardan birini sattıklarını diğer üçünü ise evlerinde sakladıklarını söyleyip, sakladıkları telefonların iadesini sağladıklarının anlaşılması karşısında;
1-Çalınan malların dükkan içerisinde muhafaza altına alındığı ve bu haliyle eylemin 5237 sayılı Yasanın 142/1-b maddesindeki suçu oluşturduğu düşünülmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
2-Yakınanın beyanının alınması için ikametinin bulunduğu ... Asliye Ceza Mahkemesine 24.04.2009 günlü talimatın yazıldığı, anılan talimatta kısmi iadeye rızasının bulunup bulunmadığının ve mala zarar suçu yönünden zararlarının
sorulmasının istendiği; yakınanın “işyerinden cam kırılarak vitrindeki 4 telefon alındığı, kırılan cam ve vitrinin değerinin 600 TL olduğu şikayetçi olduğu” şeklinde beyanda bulunduğu, belirtilen zararın mala zarar verme suçunun konusunu oluşturabileceği düşünülse de bu konuda açılmış dava da bulunmadığı da gözönüne alındığında, telefonların değeri ve bunlardan kalan zarara yönelik beyanı ile yapılan kısmi iadeye onay verip vermediği saptanıp, talimatın ikmalindeki eksiklik ve kısmi iadeye rızası olup olmadığı hususunda duraksama giderilmeden hüküm kurulması,
3-5237 sayılı TCK"nın 50.maddesi kendi içinde bir sistem ve tutarlılık içerdiği tedbirlerin (para cezasına çevrilme dahil) kısa süreli hapis cezası yerine kaim olmak üzere verilen ve suçluya bir şans daha tanımayı amaçlayan fırsatlar olup, seçenek yaptırımlardan birine hükmedilen kişinin bu yaptırımın gereğine uygun hareket etmesi durumunda bu ceza infaz edilmeyecek ve kişi açısından bu cezaya mahkumiyete bağlı sonuçları doğurmayacaktır. Hakim seçenek yaptırımlardan birine çevirirken suçlunun kişiliği, suçun işlenmesindeki özelliklere göre cezayı para cezası, aynen iade veya tazmin, bir meslek ve sanat kurumuna devam etme gibi kanunda öngörülen tedbirlere çevirebilir; somut olayın özelliklerine ve maddenin düzenleme amacına uygun yorum yapılarak yaptırım belirleme zorunluluğunun bulunduğu, bunun da öncelikle suçluyu ya da toplumu, kimi zaman her ikisini de korumaya yönelik bir güvenlik tedbiri niteliğini taşıması gerektiği,
Sanığın işlediği suçun özelliği, suçlunun kişiliğine göre zanlının suç işlemeye iten faktörlerden uzaklaştırıp topluma kazandırılmasında anılan tedbirin ne türlü bir katkısı oluşacağı karar yerinde gösterilip, tartışılmadan kabule göre de sanığın gitmesinin yasaklandığı yer veya yerlerin hükümde açıkça gösterilmesi gerekirken “internet kafeye gitmekten yasaklanmasına” demek suretiyle infazda duraksamaya neden olacak biçimde hüküm kurulması,
4-TC. Anayasa’sının 90. maddesinin son fıkrası ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6/3-c maddesi ışığında, 5271 sayılı CMK"nın 150, 234 ve 239. maddeleri ile 5320 sayılı Yasanın 13. maddesine dayanılarak hazırlanan, Ceza Muhakemesi Kanunu Gereğince Müdafi ve Vekillerin Görevlendirilmeleri ile Yapılacak Ödemelerin Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin 8. maddesi gereğince, sanık için baro tarafından görevlendirilen zorunlu savunman ücretlerinin sanıktan alınmasına hükmedilemeyeceği, bu ücretlerin Adalet Bakanlığı bütçesinde bu amaçla ayrılan ödenekten karşılanacağı gözetilmeden, yazılı şekilde zorunlu savunman ücretinin sanıktan alınmasına hükmedilmesi,
5-Uyap sisteminden alınan 22.01.2012 tarihli Nüfus Kayıt Örneğine göre, sanık ...."ın hükümden sonra 22.09.2012 tarihinde öldüğünün anlaşılması karşasında, 5237 sayılı TCK"nın 64/1. maddesinin uygulama olanağının değerlendirilmesi zorunluluğu,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar ... ve ... savunmanları ile o yer Cumhuryet Savcısının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle istem gibi BOZULMASINA, 22.01.2015 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.