11. Hukuk Dairesi 2016/1656 E. , 2017/872 K.
"İçtihat Metni"
Taraflar arasında görülen davada verilen 27/10/2015 tarih ve 2014/192-2015/500 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 14.02.2017 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili tarafından nakliyat rizikolarına karşı sigortalanan emtianın, davalıların işleteni ve sürücüsü olduğu araçla taşındığı sırada meydana gelen tek taraflı trafik kazası sonucunda hasara uğradığını, hasar bedelinin müvekkilince sigorta ettirene ödendiğini, ödediği bedelin rücuen tahsili için davalılar aleyhine başlattığı icra takibine davalılar tarafından haksız olarak itiraz edildiğini ileri sürerek, davalıların itirazlarının iptaline, %40 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmelerine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili, kazaya neden olan araç müvekkili adına kayıtlı ise de bu aracın müvekkilince davacının sigorta ettirenine bir yıllığına kiralandığını, bu nedenle müvekkilinin işleten olmadığını, diğer davalının da sigorta ettirenin işçisi olduğunu, davacının dayandığı poliçedeki özel şart uyarınca müvekkiline rücu edemeyeceğini savunarak, davanın reddini ve davacının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini istemiştir.
Diğer davalı vekili, davanın reddi ile davacının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini istemiştir.
./..
Mahkemece, Dairemiz bozma ilamına uyularak, dosya kapsamına göre, dosyaya sunulan kira sözleşmesinden ve davalı ..."in dava dışı i faturalardan bahse konu aracın davalı ... tarafından dava dışı sigorta ettirene bir çok kez nakliye için fatura kesilmesi nedeniyle kiralandığı, buna göre işleten sıfatının dava dışı ye yani sigorta ettiren şirkete geçtiği, nitekim davacının meydana çıkan zararı ödemesinin de bu kabulün bir sonucu olduğu, bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere, davalı ... ile şirketinin 2006 ve 2007 yıllarına ait defter ve belgeleri incelendiğinde kira ilişkisinin olduğunun belirlendiği, 29.06.2007 tanzim tarihli yurt içi sorumluluk sigorta poliçesinde özel şart yolu ile ancak sigortacının herhangi bir hasar halinde sigorta ettirenin daha önceden plaka numaraları bildirilen kendisine ait veya senelik kiraladığı araçların haricindeki araç sahip ve şoförlerine rücu etme hakkının saklı olduğu bildirildiğinden bu kapsama dahil olmadığı anlaşılan davalıların maliki ve sürücüsü olduğu araç dolayısıyla davacının rücu hakkının bulunmadığı gerekçesiyle; davanın reddine, davalıların %40 icra inkar tazminatı taleplerinin şartları oluşmaması nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, yurt içi taşıyıcı sorumluluk sigorta poliçesine dayalı olarak ödenen bedelin rücuen tazmini için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Dava konusu yurt içi taşıyıcı sorumluluk sigorta poliçesinin özel şartlarının sigortalının/sigorta ettirenin yükümlülüklerinin belirlendiği kısmın d bendinde “Sigortacının herhangi bir hasar halinde sigortalı/ sigorta ettirenin daha önceden plaka numaraları bildirilen kendisine ve/veya senelik kiraladığı araçların haricindeki araç sahip ve şoförlerine rücu etme hakkı saklıdır.” hükmü düzenlenmiş olup, mahkemece kazaya karışan aracın, davacının sigorta ettireni tarafından uzun süreli olarak kiralandığı, bu durumda aracı işletenin sigorta ettiren olduğu, sigorta poliçesinin özel şartlar bölümündeki düzenleme nazara alındığında davacının davalılara rücu imkanının bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine dair verilen karar, Dairemizce davacı tarafça sigorta ettiren ile davalı malik arasındaki kira ilişkisinin usulünce kanıtlanmadığı ve taşıma işinin davalı malik tarafından gerçekleştirildiği ileri sürülerek buna ilişkin 21.04.2008 tarihli taşıma irsaliyesi dosyaya ibraz edildiğine göre mahkemece gerekirse üçüncü kişi konumunda bulunan gönderici ve alıcı şirketlerin kayıtları da incelenmek suretiyle iddianın açıklığa kavuşturulması gerektiği belirtilerek bozulmuştur. Mahkemece Dairemiz bozma ilamı uyarınca inceleme yapılmış; sigorta ettiren şirket ile davalı ...’e defter ve kayıtları ile faturalarını ibraz etmeleri ihtar edilmiş, adı geçen davalı tarafından 2006-2007 yılı ticari defterleri ile faturaları ibraz edilmiş, ancak 2008 yılına ait belgelerin aradan uzun zaman geçmiş olması nedeniyle temin edilemediği bildirilmiş; zayi iptal kararı da sunulmamıştır. 6100 Sayılı HMK’nın 222/son maddesi gereğince “Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.” Davalı ...’in 2006 ve 2007 yılı defter ve belgelerinin incelenmesi neticesinde sigorta ettiren 2006 ve 2007 yıllarında nakliye bedeli açıklamasıyla fatura kesildiği ve ödendiği belirlenmiş olup, mahkemenin kabulünün aksine söz konusu faturalar aracın kiralandığını değil herbir taşıma için navlun bedelinin ödendiğini göstermektedir. Dolayısıyla dava konusu kaza 21.04.2008 tarihinde gerçekleşmiş olmasına rağmen, davalı ...’in ihtara rağmen 2008 yılı defter ve kayıtlarını ibraz etmediği, zayi belgesi sunmadığı, 2006 ve 2007 yılı defter ve kayıtlarından, yine Dairemiz bozma ilamı uyarınca yapılan incelemelerden sigorta ettiren ile davalı malik arasındaki kira ilişkisinin kanıtlanmadığı kabul edilerek, bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.
./..
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, takdir olunan 1.480,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine, 16/02/2017 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
2918 sayıl, motorlu araçların sebep oldukları trafik kazalarından doğan zararların tazmini borcunu araç işletenine yüklemiştir. Gerçekten de 2918 sayılı Yasa"nın 85. maddesi bir motorlu aracın verdiği zarardan işleteni sorumlu tutmuştur. İşleten kavramının tanımı ise Yasa"nın 3. Maddesinde "araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydı, satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen, veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişi olduğu, ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufunun bulunduğunun ispatı halinde bu kimsenin işleten sayılacağı" şeklinde yapılmıştır.
Görüldüğü üzere yasa, aracı uzun süreli kira akdi ile kiralayan kişiyi işleten olarak kabul etmektedir.
Somut uyuşmazlıkta,
İhbar olunan olup davacı tarafından yurtiçi taşıyıcı sorumluluk sigorta poliçesi ile sigorta koruması altına alınan emtianın, davalı ..."nun sürücüsü diğer davalının da trafik kaydı maliki olduğu plakalı çekiciye takılı bulunan sigortalının işleteni olduğu plakalı yarı römorkta taşınmakta iken 21.04.2008 tarihinde gerçekleşen kazada hasar görmüş, davacı tarafından sigortalısına 04.07.2008 tarihinde hasar bedeli ödenerek, çekicinin sürücüsü ile işleteni olduğu iddiasıyla trafik kaydı maliki aleyhine eldeki dava açılmıştır.
kaydı maliki olan davalı ..., çekiciyi ihbar olunan sigortalıya kiraladığını, işleten sıfatının bulunmadığını bildirerek davanın reddini savunmuştur.
Yerel Mahkemece 28.12.2011 tarihli kararla, "çekicinin, davalı ... tarafından dava dışı sigortalıya kiralandığı, işleten sıfatının sigortalıya geçtiği sigorta poliçesi özel şartı gereğince rizikonun teminat dışında bulunduğu" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekilince temyizi üzerine, Dairenin 10.01.2014 günlü kararı ile davacının sair diğer tüm temyiz itirazları reddedilerek "gönderici ve alıcı şirketlerin kayıtlarının da incelenmesi suretiyle iddianın açıklığa kavuşturulması ve sonucuna göre karar verilmesi" gerektiği gerekçesiyle yerel mahkeme kararı bozulmuştur.
Davacının sair temyiz itirazlarının Dairece reddedilmiş bulunmasına göre, olay tarihinde lakalı çekiciyi kullanan davalı ..."nun sigorta ettirenin işçisi olduğu çekicinin de 01.03.2008 tarihinden itibaren 1 yıl süre ile ... tarafından sigorta ettirene kiralandığı kesinleşmiştir.
Diğer taraftan, sigorta tazminatı sigortalıya henüz ödenmeden önce düzenlenen 13.06.2008 tarihli ekspertiz raporunda da, sigortalının "çekicinin kiralandığını, şoförün kendisine bağlı olduğunu, hasar durumunda çekici sahibini sorumlu tutmadıklarını, belirli periyotlar sonunda çekici için toplu faturalar kestiklerini, kaza esnasında aracı kullanan ..."nun kendilerine bağlı şoför olduğunu" bildirdiği görülmüştür.
Keza, sigortalı 10.06.2008 tarihli, tazminatın ödenmesi istemi ile başvuruda da 21.04.2008 tarihli kazanın kendileri tarafından yapıldığını beyan etmiştir.
Davalı ... tarafından, davadışı sigortalıya 2006 yılında 59 adet, 2007 yılında 12 adet fatura kesilmiş olup, ekspertiz raporundaki sigortalının beyanı dikkate alındığında bu faturaların kira bedeli için düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Ticari defterlerin ibraz edilmemesi nedeniyle 2008 yılına ait faturalar tespit edilemememiş ise de bozma dışında kalmak suretiyle kesinleşen 01.03.2008 tarihli, adi yazılı kira sözleşmesi ile, ekspertiz raporu ve 10.06.2008 tarihli belgeye göre çekicinin 21.04.2008 tarihi itibari ile de davadışı sigortalıya kiralandığı sabittir.
Bozma ilamına uyularak toplanan deliller, bozmadan önce toplanan ve yukarıda açıklanan delilleri hukuki değerden düşürecek nitelikte değildir.
Dosya içeriğine göre, 21.04.2008 riziko tarihi itibariyle plakalı çekicinin, uzun süreli kira sözleşmesi ile 2918 sayılı Yasa"nın 3. maddesi anlamında işleteninin davadışı sigortalı . olduğu anlaşıldığından, gereğince davacının davalılara rücuu mümkün bulunmamaktadır.
Yerel Mahkemenin, davanın reddine ilişkin kararı usul ve yasaya uygun olmakla, davacının temyiz itirazlarının reddi ile yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmesi gerekirken, bozmanın kapsamı dışında kalan ve kesinleşen hususların gözardı edilmesi suretiyle yerel mahkeme kararının bozulmasına ilişkin sayın çoğunluk görüşüne karşıyım.