3. Hukuk Dairesi 2013/16513 E. , 2014/277 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/07/2013
NUMARASI : 2012/301-2013/185
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dilekçesi ile; davalı şirketin farklı tarihlerde imzaladıkları abonelik sözleşmeleri ile birden fazla GSM şirket hattı aldığını, ancak son ödeme tarihi 22.11.2011, 22.12.2011 ve 23.01.2012 olan üç adet faturayı ödemediğini iddia ederek, fatura bedellerinin tahsili amacıyla başlattıkları takibe vaki itirazın iptali ile inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesi ve duruşmadaki beyanları ile; sözleşme gereği aylık abonelik bedeli 1000 TL olmasına rağmen son 5-6 aydır faturaların ortalama 1.500 TL olarak geldiğini, davaya konu 1.486,50 TL ve 1.634 TL"lik faturalara ilişkin bir ödeme yapmadıklarını, fakat taahhütnamede 1.000 TL ödeme yapacakları yazılı olduğundan 1.000 TL"lik tutarları ödeyeceklerini ancak; davacının GSM hatlarının tam çekim gücüne sahip olduğunu söylemelerine rağmen kullanım süresince sinyal sorunu yaşandığını, bunun davacıya bildirilmesi üzerine davacı tarafından sinyal yükseltici alınmasının söylendiğini, bu sinyal yükselticinin alınmasına rağmen davacı taraftan bir ödeme yapılmadığını, bunun yanında iletişim ile ilgili sorunların da giderilmediğini, davacı tarafa ile bu sorunlar nedeniyle GSM şirketinin değiştirildiğini, 4.636,16 TL"lik faturanın ise GSM şirketinin değiştirilmesi nedeniyle taahhütname iptal cezası olduğunu oysa şirketin değiştirilmesinin davacının kusuru olduğunu, bu nedenle bu faturayı kabul etmediklerini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davalı vekilinin her ne kadar telefonları kullanmakta sinyal sorunu nedeniyle zorluk çektiklerini bu nedenle davacı tarafından iletişim hizmetinin yerine getirilemediğini, bu nedenle kusurlu bulunduğunu iddia ederek sözleşmenin sona erme nedeni olarak da yeterince iletişim yapamadığını savunmakta ise de, mobil telefonların kapsama alanının yurt çapında çok geniş alanlara yayıldığı herkes tarafından bilinen bir husus olup, son 2 aylık fatura bedellerini de ödemeyen davalının bu savunması yerinde bulunmadığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından, davacı şirketin kusurunun araştırılmaması ve icra-inkar tazminatına hükmedilmesi yönlerinden temyiz edilmiştir.
Somut olayda, dava dosyasına bakıldığında; 23.01.2012 son ödeme tarihli faturanın davalının taahhüt süresi bitmeden GSM operatörünü değiştirmesi nedeniyle, taahhüdü iptal cezasına yönelik olduğu, her iki tarafın da kabulünde bulunduğundan ihtilaf konusu değildir.
Uyuşmazlık; davalının, GSM operatörünün değiştirilmesinin davacı şirketin sözleşmeye aykırı olarak iletişimin sağlıklı yapılmasını sağlayamadığı, böylece davacının kusurundan kaynaklandığı iddiası üzerinde toplanmaktadır. Mahkeme ise, mobil telefonların kapsama alanının yurt çapında çok geniş alanlara yayıldığı herkes tarafından bilinen bir husus olduğu gerekçesi ile davalının savunmasının yerinde olmadığı yönünde karar vermiştir.
Oysa davalı şirketin iddia ettiği, davaya konu GSM hatları ile sağlıklı iletişim yapılamadığı, sinyal gücünün zayıf olduğu, sinyal yükseltici alınmasına rağmen iletişimde sıkıntı yaşanması hususu teknik bir konu olması nedeniyle uzmanlık gerektirmektedir.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 266/1.maddesine göre; ""Mahkeme, çözümü hukuk dısında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hâkimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz.""
O halde, mahkemece, davalının yukarıda bahsedilen savunmalarına ilişkin olarak HUMK.nun 266. madde hükümleri uyarınca uzman bilirkişi yada kuruluna inceleme yaptırılarak, sonuca göre bir karar vermek gerekirken, bu yönden eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 15.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.