22. Hukuk Dairesi 2015/29349 E. , 2018/8089 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkilinin iş sözleşmesinin davalı tarafından haklı sebep olmadan feshedildiğini belirterek kıdem ve ihbar tazminatı ile birkısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalılar vekili, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, ..."a karşı açılan davanın husumet yokluğu nedeni ile reddine, davalı şirket yönünden toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, süresi içerisinde taraflar vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasındaki ilk uyuşmazlık işçinin iş sözleşmesinin işveren tarafından, haklı veya zorlayıcı sebeplerle feshedilip feshedilmediği noktasındadır.
4857 Sayılı İş Kanununun 25/2-d maddesinde;" İşçinin işverene yahut onun ailesi üyelerinden birine yahut işverenin başka işçisine sataşması, işyerine sarhoş yahut uyuşturucu madde almış olarak gelmesi ya da işyerinde bu maddeleri kullanması" işveren açısından haklı fesih sebebi olarak düzenlenmiştir.
Anılan Kanun"un 25. maddesinin IV. bendinde, işçinin gözaltına alınması veya tutuklanması halinde devamsızlığın aynı Kanunun 17. maddesinde sözü edilen bildirim süresini aşması durumunda işverenin derhal fesih hakkının olduğu hükme bağlanmıştır.
4857 sayılı Kanun"da işverenin derhal fesih hallerinin düzenlendiği 25. maddeye IV. bent eklenmek suretiyle işçinin göz altına alınması veya tutuklanması durumu özel olarak ele alınmıştır. Konu, 1475 sayılı İş Kanunu döneminde anılan kanunun 17/III. maddesi kapsamında zorlayıcı neden sayılmakta ve bir haftadan sonra işverenin derhal fesih hakkı doğmaktaydı. 4857 sayılı Kanun"un 25/IV. maddesinde ise bu gibi haller ayrıca düzenlenmiş ve işverenin fesih hakkının 17. maddede yazılı olan bildirim sürelerinin bitiminde ortaya çıkacağı kurala bağlanmıştır. Buna göre, tutuklanan bir işçinin tutukluluk süresi bildirim önellerini aşmadıkça, iş sözleşmesi işverence derhal feshedilemez.
Bildirim önellerinin sözleşme hükmü ile arttırılmış olması halinde, 4857 sayılı Kanun"un 25/IV. maddesi uygulaması yönünden arttırılmış sürelerin dikkate alınması gerekir. Başka bir anlatımla, işverenin derhal fesih hakkı ancak, tutukluluk süresinin arttırılmış ihbar önellerini aşması halinde ortaya çıkar.
4857 sayılı Kanun"un 25/ IV. bendine uyan fesihlerin geçerli nedene dayandığı açıktır. Şu halde göre geçerli fesih imkanı bildirim süresinin aşılması halinde ortaya çıkar.
İşçinin göz altına kaldığı veya tutuklu olduğu sürenin ihbar önelini aşması halinde 4857 sayılı Kanun"un 25/IV. maddesi uyarınca fesheden işverenin bildirim şartına uyma, ihbar tazminatı yükümlülükleri bulunmamakla birlikte, kıdem tazminatı ödemesi gerekir.
Somut olayda, davalıya ait işyerinde vinç operatörü olarak çalışan davacının iş sözleşmesi işverenin başka işçisine sataşması ve tutukluluk sebebi ile 27.09.2012 tarihinde feshedilmiştir. Davacı, ticaret sicil kayıtlarına göre davalı şirket ile aralarında hukuki bağlantı bulunduğu anlaşılan dava dışı ... 2 Nakliyat Ltd Şti. çalışanı ..."ı kız arkadaş meselesi nedeni ile aralarında çıkan tartışmada, 25.09.2012 tarihinde kendi evi önünde yaralamıştır. Asliye Ceza mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda mahkumiyetine karar verilmiş ve karar Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiştir. Suça konu olay sebebi ile 27.09.2012-21.12.2012 tarihleri arasında tutuklu kalmıştır.
İşle ilgisi olmayan ve işyeri dışında gerçekleşen bu olay sebebi ile davacının, işverenin başka işçisine sataştığından söz edilemeyecektir. Davacı bu suçtan dolayı 27.09.2012-21.12.2012 tarihleri arasında tutuklu kalmış ve fesih hakkı 27.09.2012 tarihinde, 17. maddede yazılı bildirim sürelerinin bitimi beklenmeden kullanılmıştır. Bu durumda, iş sözleşmesi davalı işverence haklı veya zorlayıcı nedenlerle feshedilmediğinden, ihbar ve kıdem tazminatı isteminin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddedilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Davacı ve davalı arasındaki diğer uyuşmazlık davacının aylık ücretinin miktarı konusundadır.
4857 sayılı İş Kanununda 32 nci maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.
Dosya içeriğine göre davacı, vinç operatörü olarak en son 1.250,00 TL ücretle çalıştığını iddia ederken davalı asgari ücret ödendiğini savunmuştur. Mahkemece davacının asgari ücretle çalıştığı kabul edilerek karar verilmiştir. Yaptığı iş ve davalı işyerinde on yıla yakın kıdemi bulunduğu değerlendirildiğinde asgari ücretle çalışması hayatın olağan akışına uygun düşmemektedir. Bu durumda, davacının meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve dosya kapsamındaki tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir karar verilmelidir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.
4- Davacı işçinin hafta tatili ücretine hak kazanıp kazanmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
4857 sayılı İş Kanununun 46 ncı maddesinde, işçinin tatil gününden önce aynı Yasanın 63 üncü maddesine göre belirlenmiş olan iş günlerinde çalışmış olması koşuluyla, yedi günlük zaman dilimi içinde yirmidört saat dinlenme hakkının bulunduğu belirtilmiş, işçinin hafta tatili gününde çalışma karşılığı olmaksızın bir günlük ücrete hak kazanacağı da 46 ncı maddenin ikinci fıkrasında hüküm altına alınmıştır.
Somut olayda davacı tanığı ..."ın beyanlarına göre davacının iki haftada bir, pazar günü dahil haftanın tüm günlerinde çalıştığı anlaşılmaktadır. Bu durumda anılan alacağının ayda iki hafta tatili için hesaplanarak hüküm altına alınması dosya içeriğine uygun düşecektir. Yazılı gerekçe ile reddedilmesi isabetli olmamıştır.
5-Taraflar arasındaki diğer uyuşmazlık ıslaha karşı ileri sürülen zamanaşımı definin değerlendirilmesi konusundadır.
Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu "eksik bir borç" haline dönüştürür ve "alacağın dava edilebilme özelliği"ni ortadan kaldırır.
Bu itibarla zamanaşımı savunması ileri sürüldüğünde, eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu incelemesi mümkün değildir
Dosya içeriğine göre, dava kısmi alacak davası olarak açılmış ve bu şekilde sonuçlandırılmıştır. Davalılar vekili 24.07.2015 harç tarihli ıslah dilekçesine karşı süresi içerisinde zamanaşımı definde bulunmuştur. Bu durumda hüküm altına alınan fazla çalışma ve ulusal bayram genel tatil ücreti alacakları yönünden ıslaha karşı ileri sürülen zamanaşımı defi değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 28/03/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.