19. Hukuk Dairesi 2018/1185 E. , 2019/1251 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki birleştirilen itirazın iptali - alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davaların reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde asıl ve birleşen davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Asıl davada davacı vekili, davacı ile davalıların murisi arasında akaryakıt bayilik sözleşmesi imzalandığını, davalıların sözleşmeye aykırı davrandıklarını ileri sürerek, sözleşmeden kaynaklanan cezai şart alacağının tahsili amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalılar vekilleri, muris ... mirasçılarının ... Tatil Köyü AŞ. isimli şirket kurduklarını, tüm hak ve borçların bu şirkete devredildiğini öncelikle davanın usulden bu mümkün olmaz ise reddine karar verilmesini istemişlerdir.
Birleşen davada davacı vekili, davalıların taraflar arasındaki sözleşmeyi ihlal ettiğini ileri sürerek, davalılardan cezai şart alacağı ile uğranılan kâr mahrumiyetinin tespiti ve tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekilleri, husumet ve esas bakımından davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.
Mahkemece, asıl davada, petrol istasyonunda başka şirketlere ait ürünlerin satıldığının tespit edildiği, davacının bu gerekçeyle akdi haklı nedenle feshettiği, bu nedenle cezai şart talebinin yerinde olduğu, ancak sözleşmede kararlaştırılan cezai şartın aynen uygulanması halinde davalıların iktisaden mahvolacakları değerlendirilerek, cezai şarttan indirim yapıldığı, birleşen İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2007/694 Esas sayılı dosyasında talep edilen cezai şartın mükerrer olduğu, bu nedenle tekrar cezai şart konusunda karar verilmesine yer olmadığı, sözleşmenin 8/b maddesi uyarınca kâr mahrumiyetinin gerçekleştiği belirtilerek, asıl dosyada cezai şarttan takdiren %30 indirim yapılarak itirazın 350,000 USD üzerinden iptaline, icra inkar tazminatı talebinin reddine, birleşen dosyada cezai şarta ilişkin asıl dosyada hüküm kurulmuş olduğundan tekrar hüküm kurulmasına yer olmadığına, davacının kâr mahrumiyetine ilişkin talebinin kabulü ile 500,000 USD"nin davalılardan tahsiline karar verilmiş karar Dairemizin 01.04.2014 tarih 2013/3969 E. 2014/6195 K. sayılı ilamı ile “Asgari alım taahhüdüne aykırı davranılmasından kaynaklanan kâr mahrumiyeti 1.1.1993-31.12.2004 yıllarına ilişkin olarak hesaplanmışsa da öncelikle kar mahrumiyetine ilişkin sözleşme hükümlerine göre bu türdeki alacağın tahsili koşullarının mevcut olup olmadığının araştırılması gerekir. Davaya konu uyuşmazlığın çözümünde, cezai şarta ilişkin hükümlerin tartışılıp değerlendirilmesi gerekmektedir...her yıl sonunda bir önceki yıla dair ceza koşulunun istenebilmesi, takip eden yılda henüz ifaya başlanmadan önce çekince (ihtirazi kayıt) bildirilmesi veya ihtar çekilmesine bağlıdır. Bunlar yapılmadan müteakip yılın ifası gerçekleşmişse artık bir önceki yıla ait ceza koşulu istenemez. Çekince konmuş veya ihtar çekilmiş olan yıllarla ilgili ceza koşulunun istenebileceği ise kuşkusuzdur. TBK"nun 179/II. maddesinde öngörülen hüküm, emredici nitelikte olmadığından taraflar, sözleşme serbestisi ilkesi gereğince aralarında farklı bir düzenleme yapabilirler. Örneğin, sözleşmenin feshi halinde hem cezai şart hem de kar mahrumiyeti ödeneceğini kararlaştırabilirler. Ancak sözleşmenin feshi halinde cezai şart ödeneceğinin kararlaştırılmış olduğu hallerde, Yargıtay HGK"nun 20.01.2013 T. 2012/19-670 E. 2013/171 K. sayılı kararında da açıklandığı üzere, sözleşme süresi içinde çekince konmadan uzun süre ifaya devam edilmesi üzerine borçluda, "ceza koşulu istenmeyeceği" ne dair haklı bir güven oluşmuş ise oluşan bu haklı güven ve dürüstlük ilkesi nedeniyle önceki yıla veya yıllara ait ceza koşullarının talep edilemeyeceğinin kabulü gerekir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, taraflar arasında akdedilen bayilik sözleşmesi, protokol ve taahhütname kapsamı değerlendirildiğinde davalılar tarafından sözleşmenin ihlaline sebebiyet verildiği, ihlalin gerçekleşmesini takiben cezai şart ödenmesinin talep edilmediği, ihlal sebebiyle cezai şart talep edilemeyeceği yönünde davalılar üzerinde haklı bir güven oluşturulmasına sebebiyet verildiği, davalıların başka bir şirkete ait akaryakıt ürününü sattığı hususunun ispatlanamadığı gibi bu ihlale yönelik düzenlenmiş bulunan cezai şartın da uzun süre davalılardan talep edilmediği gerekçesiyle, asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiş, hüküm asıl ve birleşen davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, asıl ve birleşen davacı vekilinin yerinde olmayan aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Taraflar arasında dönemsel ifayı içeren sözleşme gereği taahhüt edilen ürünlerin eksik alındığı hususunun sabit olmasına rağmen yeni dönemde cezai şarttan kaynaklanan haklarını saklı tutmayan davacının, önceki yıllara ilişkin cezai şart talebi yerinde olmasa bile sözleşmenin sona ermesinden önceki yıla dair cezai şart alacağının istenmesi mümkündür. Dairemizin istikrar kazanmış uygulaması da bu yöndedir. Mahkemece davacının son yıla ilişkin cezai şart alacağının hesaplatılarak varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken davanın tamamen reddine karar verilmesi isabetsiz olup hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle asıl ve birleşen davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde temyiz eden asıl ve birleşen davacıya iadesine, 28/02/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.