Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2012/19-72
Karar No: 2012/214
Karar Tarihi: 16.03.2012

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2012/19-72 Esas 2012/214 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2012/19-72 E.  ,  2012/214 K.
  • SIRA CETVELİNE İTİRAZ DAVASI
  • BOZMAYA UYULUP UYULMADIĞININ AÇIKÇA KARARA BAĞLANMASI ZORUNLULUĞU
  • DİRENME KARARI
  • HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU (HMK) (6100) Geçici Madde 3
  • HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU (HMK) (6100) Madde 298
  • HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU (HMK) (6100) Madde 297
  • HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU (HMK) (6100) Madde 294
  • HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) (1086) Madde 434
  • HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) (1086) Madde 398
  • HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) (1086) Madde 388
  • HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) (1086) Madde 381

"İçtihat Metni"

Taraflar arasındaki "sıra cetveline itiraz" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Denizli 3.İcra Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair verilen 26.02.2010 gün ve 2009/487 E-2010/166 K. sayılı kararın incelenmesi davacılardan Fikret ile davalılardan F. Ltd.Şti., Arı Ambalaj Ltd. Şti. ve Ahmet vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 06.10.2010 gün ve 2010/6266-10853 sayılı ilamı ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece temyize konu karar verilmiş; Özel Dairece eylemli direnme kararının varlığından bahisle dosya Hukuk Genel Kuruluna gönderilmiştir. 

TEMYİZ EDEN : Davacı vekili                                                      

                                            HUKUK GENEL KURULU KARARI 

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429/2.maddesinde bozma sonrası mahkemece yapılacak işlemler açıklanmıştır.

Buna göre mahkeme, temyiz edenden 434.madde uyarınca peşin alınmış olan gideri kullanmak suretiyle, kendiliğinden tarafları duruşmaya davet edip, dinledikten sonra Yargıtay’ın bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verecektir. Kanunlarda gösterilen bazı istisnai durumlar (Örn.İşe iade) dışında tüm bozma ilamlarına karşı mahkemelerce direnilmesi olanaklıdır.

Görülmektedir ki, mahkemece bozma sonrası yapılacak işlemler bellidir. Tarafların beyanları alındıktan sonra bozma ilamına uyulup uyulmadığının, direnilmişse bozma ilamının tamamına mı yoksa bir kısmına mı direnildiğinin karara bağlanması ve bu karara uygun gerekçeli karar oluşturulması gerekmektedir.

Mahkemece tarafların beyanlarının alınıp bozmaya uyulmasına karar verilmişse, bundan sonra yapılacak iş; bozma gereklerinin yerine getirilmesi olmalıdır. Zira, mahkemece bozmaya uyulması yönünde oluşturulan karar bozma lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hakkın gerçekleşmesine neden olur. Bu ilke Kamu düzeni ile ilgili olup Yargıtay’ca kendiliğinden dikkate alınması gerekir (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı R.G. 28.04.1959 gün sayı:10193).

Mahkeme, tarafların beyanlarını aldıktan sonra önceki kararında direnecekse mutlaka bunu belirtmeli, açıkça direnme kararının bozma ilamının hangi yönlerine ilişkin bulunduğunu açıklamalı ve buna uygun gerekçesine kararında yer vermelidir.

Direnme kararları, yapıları gereği, Yasa’nın hukuka uygunluk denetimi yapmakla görevli kıldığı bir Yargıtay dairesinin bu denetimi sonucunda hukuka aykırı bularak, gerekçesini açıklamak suretiyle bozduğu bir yerel mahkeme kararının aslında hukuka uygun bulunduğuna, dolayısıyla bozmanın yerinde olmadığına ilişkin iddiaları içerdiklerinden, o iddiayı yasal ve mantıksal gerekçeleriyle birlikte ortaya koymak zorunda olduğu gibi, direnilen ve uyulan kısımları da kalem kalem net ve birbirine uygun bir biçimde göstermelidir.

Diğer taraftan, mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 388. (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 297) maddesinde belirtilmiştir. Buna göre, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait her hangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.

Aynı kural, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 389. (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 298.)maddesinde de tekrarlanmış; HUMK.nun 381. ((6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 294.) maddesinde ise “Kararın tefhimi en az 388.maddede belirtilen hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçilerek okunması suretiyle olur” hükmüne yer verilmiştir.

Açıklanan hükümlerin ortaya koyduğu bu biçim, yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denebilir ki, dava içinden davalar doğar ve hükmün hedefine ulaşması engellenir. Kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz.

Ayrıca bozma kararı ile ilk hüküm hayatiyetini yitirdiğinden ona atıf suretiyle hüküm tesisi yukarıda açıklanan kurallara uygun düşmeyeceği gibi bozma kararı karşısında uyulup uyulmama yönünden varılacak sonucun ortaya konulması dolayısıyla direnme ve uymaya yönelik hüküm fıkralarının da aynı unsurları taşıması gerektiği aşikardır.

6100 sayılı HMK’nun yürürlüğünden sonraki dönemde de Hukuk Genel Kurulu’nun 05.10.2011 gün ve 2011/20-607 E.-604 K.sayılı kararıyla bu ilkeler aynen kabul edilmiştir.

Somut olaya gelince:

Dava, sıra cetveline itiraza ilişkindir.

Mahkemece ilk kararda B.Tekstil tarafından açılan asıl davanın kabulüne, Birleşen (davacı Fikret’in) davanın reddine karar vermiş; hükmü birleşen dosya davacısı Fikret ile davalılar temyiz etmiştir. Özel Dairece, her iki tarafın temyiz itirazları da kabul edilerek davalılar yararına olmak üzere asıl davanın reddi gerektiğine ve birleşen dosya davacısı Fikret yararına olmak üzere birleşen davaya ilişkin hükmün araştırmaya yönelik olmak üzere bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozma sonrası yargılamada 18.02.2011 tarihli celsede icra dosyası aslı getirilmiş; 18.03.2011 tarihli celsede de bozmaya açıkça uyulduğu ya da direnildiği ve yahut ta kısmen direnildiği yönünde herhangi bir karar verilmeksizin asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiştir. Hükmü birleşen dosya davacısı Fikret vekili temyize getirmiştir. Dosya özel dairece, eylemli direnme kararı bulunduğundan bahisle Hukuk Genel Kuruluna gönderilmiştir.

Esasen, usul hukuku kuralları çerçevesinde, bazı hallerde bozmaya eylemli olarak uyulduğu kabul edilebilirse de, eylemli direnmeden söz edilebilecek herhangi bir halin gerçekleşmesi mümkün değildir.

Zira; mahkemece yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve yerleşik ilkeler gereğince bozmaya karşı uyulduğu ya da direnildiğinin açıkça karara bağlanması gerekmektedir. Bu gereğe uyulmaması bozma nedenidir. 

Öte yandan, Yerel Mahkemenin -ister bozma gereklerini yerine getirmiş ve isterse bunun tam tersine bir tutum belirlemiş olsun- uyduğu bozmadan sonra vereceği her türlü karar, yeni bir hüküm niteliği taşır ve ortada bir direnme kararı bulunmadığı için, böylesi bir hükmün temyizen incelenmesi görevi, ilgili Özel Daireye ait olur.

Şu hale göre; Mahkemece 6100 sayılı HMK (mülga 1086 sayılı HUMK)’nun yukarıda açıklanan amir hükümleri gözetilmeksizin, bozmaya uyulup uyulmadığı konusunda usulünce bir karar verilmeksizin, sonuçta  yazılı biçimde karar verilmesi doğru değildir.

Mahkemece yapılacak iş; tarafların bozmaya karşı beyanlarının tespitinden sonra açıkça bozmaya uyulup uyulmadığı, kısmen uyma kısmen direnme halinde hangi nedene hangi gerekçeyle direnildiği ya da uyulduğunun gösterilmesi ve buna uygun gerekçeli karar oluşturulması gerekir. 

Direnme kararı bu usuli nedenle bozulmalıdır.

S O N U Ç : Direnme kararının yukarıda gösterilen usuli nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana iadesine, 16.03.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi