20. Hukuk Dairesi 2015/11070 E. , 2017/3323 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali tescil davasının yapılan yargılaması sonunda verilen kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi, dosya incelendi gereği düşünüldü;
K A R A R
Davacı vekili 12/05/2008 havale tarihli dava dilekçesi ile; ... ili, ... ilçesi, ... Köyü 102 ada 6 parsel sayılı 47415 m2 yüzölçümlü, tarla vasfındaki taşınmazın 2004 yılında hükmen ... adına tapuya tescil edildiğini, oysa babası..."ten kaldığını belirterek, taşınmazın tapu kaydının iptali ile tüm mirasçılar adına tesciline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, taşınmazın eylemli ... olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp 1949 yılında kesinleşen ... kadastrosu, 18/07/2001 tarihinde ilan edilip kesinleşen sınırlama dışı kalmış ormanların kadastrosu ve 6831 sayılı Kanunun 3302 sayılı Kanun ile değişik 2/B madde uygulaması, 2000 yılında yapılan arazi kadastrosu vardır.
Dava, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. maddesine dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir.
Şöyle ki; çekişmeli taşınmazın 2000 yılında yapılan kadastro sırasında tarla niteliğinde, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu açıklanmak suretiyle ... adına tespit edildiği, davacının babası ... tarafından açılan, ... de tescil talebinde bulunduğu, ... Yönetimi ve köy tüzel kişiliğinin taraf olduğu kadastro tespitine itiraz davası sonucunda Karamürsel Kadastro Mahkemesinin 2002/41-2006/61 sayılı kararıyla davacının davasından feragat ettiği ve aynı zamanda eylemli ... olduğu gerekçesiyle hükmen ... adına tapuya tescil edildiği anlaşılmaktadır.
Temyize konu tapu iptali ve tescil davasında yapılan keşif sonucu hükme esas alınan uzman bilirkişi raporunda, çekişmeli taşınmazın kesinleşen ... sınırı dışında kaldığı açıklanmış ise de; yörede 3116 sayılı Kanuna göre yapılıp kesinleşen ... kadastro çalışmalarına ait harita ve çalışma tutanakları dosyaya getirtilmediğinden, uzman bilirkişi raporunda da 3116 sayılı Kanuna göre yapılıp kesinleşen ... kadastro haritası ile irtibatlı kroki çizilmediğinden, taşınmazın ilk ... kadastro çalışmasında kesinleşen tahdit hattına göre konumu ve ayrıca davacının tutunduğu tapu kayıtları da getirtilip incelenmediğinden; niteliği, taşınmaza uyup uymadığı anlaşılamamaktadır.
Bu nedenlerle; mahkemece, yörede 3116 sayılı Kanuna göre yapılan çalışmaya ait tutanaklar ve çekişmeli taşınmazın yerinin işaretlendiği ... kadastro haritası dosyaya getirtildikten sonra; önceki keşiflerde görev almamış fen ve ... bilirkişilerden oluşturulacak kurul vasıtasıyla yeniden yapılacak keşifte; 3116 sayılı Kanuna göre yapılıp kesinleşen ilk
... kadastro haritası ile daha sonra 2001 yılında düzenlenen haritanın ölçeği kadastro paftası ölçeğine bilgisayar ortamında (... veya benzeri programlar kullanılarak) çevrildikten sonra, komşu ve yakın komşu parseller ile değişik açı ve uzaklıkta en az 10-12 ... noktası görülecek şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, taşınmazın konumunun her iki harita üzerinde ayrı ayrı renklerle işaretlendiği müşterek imzalı rapor alınmalı, taşınmazın her iki haritaya göre ... sınırları dışında kaldığının anlaşılması halinde, davacının tutunduğu Osmanlıca tapu kayıtlarının tercüme edilmiş hali, ilk oluşumundan itibaren tüm gittileriyle birlikte, olabildiğince yaşlı ve yansız yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları aracılığıyla uygulanmalı, kaydın niteliği, kadastro sırasında herhangi bir taşınmaza revizyon görüp görmediği, revizyon görmemişse nedeni araştırılmalı, çekişmeli taşınmaza uyup uymadığı belirlenmeli, yerel bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanaklarıyla denetlenmeli, tapu kaydı taşınmaza uymuyorsa, kadastro mahkemesinin 2002/41-2006/61 sayılı dosyasının, dava sebebinin farklı olması nedeniyle taraflar arasında kesin hüküm olmayacağı, ancak güçlü delil niteliğinde bulunduğu gözönünde bulundurulmalı sonucuna göre karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 18/04/2017 günü oybirliğiyle karar verildi.