Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2013/15724 Esas 2014/74 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/15724
Karar No: 2014/74
Karar Tarihi: 13.01.2014

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2013/15724 Esas 2014/74 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2013/15724 E.  ,  2014/74 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : YALVAÇ ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ
    TARİHİ : 04/06/2013
    NUMARASI : 2012/87-2013/299

    Taraflar arasında görülen ziynet alacağı davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
    Davacı dava dilekçesinde, düğünde takılan altınların davalı tarafından bir tartışmadan sonra alındığı ve dükkânın kasasında saklandığı sonrasında ise sattığı, boşanma davasının derdest olduğu 2 metre zincir, 18 ayar 80 gr=8.000,00 TL, 5 adet bilezik 22 ayar 25 gr= 12.500,00 TL, altın kolye çerçeve ve zincir=800 TL, büyük altın=650 TL, 1 adet saat= 100 TL, 1adet yüzük=250 TL, 1 adet gül küpe=250 TL şeklinde olan ziynet eşyalarının aynen veya bedeli olan 22.550 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı, tarafından 30 sene kadar önce evlendiklerinde düğün hediyesi olarak takılan ziynet eşyalarının davacı eşi tarafından muhafaza edildiğinden dolayı haksız, yersiz ve dayanaksız davanın reddine karar verilmesi savunulmuştur.
    Mahkemece, Yargıtay"ın Yerleşik İçtihatlarına göre olağan olanın ziynet eşyasının kadının üzerinde olması ya da evde saklanması olduğu, bu durumun aksini iddia edenin iddiasını ispatlaması gerektiği, davacı tanığı F.. K.. , bahse konu altınları ilkokula gittiği sıralarda davalı babasına ait işyerindeki kasada gördüğünü beyan etmiş ise de, bu tanığın beyanlarına bu hususa ilişkin birbiri ile çelişmeyen ve oluşa uygun görülen davalı tanıkları İ.. D.. , F.. K.. ve A.. Y.. "ın beyanları karşısında itibar edilmeyerek, davacı tarafından ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi hükmü uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir.
    Somut olayda, davacının altınlarının bir kavga sonrası davalı koca tarafından alındığı ve sonrasında satıldığı tarafların müşterek çocukları tarafından beyan edilmiştir. Davalı tanıkları ise davalının kasasında altınları görmediklerini beyan etmişler; altınların davalı tarafından satılmış bulunması sebebiyle kasada bulunmayacağı, yine, kasada altın bulunduğu takdirde kasanın herkesin görebileceği şekilde açık bırakılmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu bu durumda müşterek çocuk beyanına itibar edilmesi gerektiği gözetilmeksizin yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.