13. Hukuk Dairesi 2014/8469 E. , 2015/608 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı .... vekili avukat ... geldi. Karşı taraftan gelen olmadığından onların yokluğunda duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı şirket, taraflar arasında imzalanan avukatlık ücret sözleşmesi gereğince, şirkete ait arsaların kamulaştırılması ve kamulaştırma bedellerinin alınması işleminin davalı avukat tarafından üstlenildiğini, kamulaştırma bedelinin %10"unun avukatlık ücreti olarak ödenmesi kararlaştırılarak, bu bedelin 30.000,00 TL"lik kısmının peşin ödendiğini, 60 iş günü olarak belirlenen sözleşme süresinin, 26.07.2010 tarihi itibari ile sona erdiğini, davalı avukatın sözleşme ile üstlendiği edimleri yerine getirmediğini, buna rağmen peşin ödenen 30.000,00 TL’yi iade etmediği gibi, tahsili için başlatılan icra takibine de itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptaline, takibin devamına ve %40 icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, danışmanlık ücreti olarak peşin ödeme yapıldığını, sözleşmenin 9.maddesi gereğince, söz konusu ödemenin iadesinin talep edilemeyeceğini savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, sözleşmenin 9.maddesinde, “60 iş günü içinde sözleşme şartlarının yerine getirilmemesi halinde tarafların hiçbir hak ve alacağı kalmadığı, birbirlerini karşılıklı olarak ibra etmiş sayılacakları” koşulu karşısında, davacının 60 iş günü geçtikten sonra peşin ödediği bedeli isteyemeyeceği kabul edilerek, davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Kamulaştırma Kanununun 31. maddesinin (e) bendinde, kamulaştırma bedelinin tamamının veya bir kısmının avukat veya dava vekili veya onlar adına hareket edenlere ait olacağının kararlaştırılmasının yasak ve suç sayılan bir eylem olduğu, aynı Kanunun 33. maddesinde de, 31. maddenin (e) bendine aykırı hareket edenler hakkında bir yıldan aşağı olmamak üzere hapis ve ağır para cezası öngörüldüğü açıkça yazılıdır. Bu durumda Kamulaştırma davaları ile ilgili olarak avukatlık ücretinin nispi (%10, %20, %30 2014/8469-2015/608
vb.) olarak kararlaştırılmasının, anılan yasa hükümleri gereğince yasak ve suç teşkil etmesi itibariyle geçersiz olduğunun kabulü gerekir. Kamulaştırma davaları yönünden, avukatla müvekkili arasında yazılı bir sözleşme bulunmaması, ya da geçersiz olması durumunda, avukata ödenmesi gereken vekalet ücreti ise, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde öngörülen maktu ücret kadardır.
Dava konusu olayda, taraflar arasındaki “Avukatlık Ücret Sözleşmesi”nde işin konusu, sözleşmede belirtilen arsaların “kamulaştırılması ve kamulaştırma bedellerinin alınması” olarak açıklanmış, ücret olarak da, “kamulaştırma bedelinin %10’nun ödeneceği” belirtilmiştir. Söz konusu ücretin 30.000,00 TL’lik kısmının peşin olarak davalıya ödendiği ihtilafsız olup davacı, davalı avukatın sözleşme ile üstlendiği edimlerini yerine getirmediğini ileri sürerek, peşin olarak ödenen ücretin iadesi istemiyle eldeki davayı açmıştır. Hemen belirtmek gerekir ki, taraflar arasındaki sözleşme, Kamulaştırma Kanunu’nun az yukarda belirtilen hükümleri gereğince geçersizdir. Davalı avukat, söz konusu ücreti, danışmanlık ücreti olarak aldığını savunmuşsa da, bu savunma davacı tarafından kabul edilmediği gibi, sözleşmede de böyle bir ücretten bahsedilmemiştir. Ayrıca davalı, davacı şirkete bir hukuki yardımda bulunduğunu da ispat edememiştir. Bu itibarla davalı avukat, geçersiz sözleşme ile öngörülen ücreti talep edemeyeceği gibi, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince maktu ücrete de hak kazanamamıştır. Her ne kadar mahkemece, sözleşmenin 9. maddesinde düzenlenen, “60 iş günü içinde sözleşme şartlarının yerine getirilmemesi halinde tarafların birbirlerini karşılıklı olarak ibra etmiş sayılacakları” koşulu karşısında, davacının 60 iş günü geçtikten sonra peşin ödediği bedeli isteyemeyeceği kabul edilmişse de, söz konusu maddenin, geçersiz bir sözleşmeye geçerlilik izafe edecek şekilde yorumlanması mümkün olmadığı gibi, esasen taraflar bu amaçla da sözleşme hükmü düzenleyemezler. Dolayısıyla sözleşmenin 9. maddesindeki hüküm de, mahkemenin kabulünün aksine, geçersiz sözleşmeye göre yapılan kısmi ücret ödemesinin iadesine engel değildir. O halde mahkemece, davacı tarafın 30.000,00 TL’nin iadesi için yaptığı takibe vaki itirazın iptaline karar verilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle davanın reddedilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Yukarda açıklanan nedenlerle, temyiz edilen hükmün, davacı yararına BOZULMASINA 1100,00 TL duruşma avukatlık parasının dalıdan alınarak davacıya ödenmesine, peşin alınan 24,30 TL harcın istek halinde iadesine, 20.01.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.