22. Hukuk Dairesi 2015/30837 E. , 2018/7936 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının alacaklarının ödenmediğini öne sürerek, hafta tatili, fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti, ücret ve asgari geçim indirimi alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan delillere göre bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre davacının aşağıdaki bendin dışındaki temyiz itirazlarının reddine,
2- Taraflar arasında davacının aldığı ücret konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununda 32 nci maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.
İş sözleşmesinin tarafları, asgarî ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, Borçlar Kanunun 323 üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre tespit olunmalıdır. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, işçinin kişisel özellikleri, işyerindeki ya da meslekteki kıdemi, meslek unvanı, yapılan işin niteliği, iş sözleşmesinin türü, işyerinin özellikleri, emsal işçilere o işyerinde ya da başka işyerlerinde ödenen ücretler, örf ve adetler göz önünde tutularak belirlenir.
4857 sayılı Yasanın 8 inci maddesinde, işçi ile işveren arasında yazılı iş sözleşmesi yapılmayan hallerde en geç iki ay içinde işçiye çalışma koşullarını, temel ücret ve varsa eklerini, ücret ödeme zamanını belirten bir belgenin verilmesi zorunlu tutulmuştur. Aynı yasanın 37 nci maddesinde, işçi ücretlerinin işyerinde ödenmesi ya da banka hesabına yatırılması hallerinde, ücret hesap pusulası türünde bir belgenin işçiye verilmesinin zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır. Usulünce düzenlenmiş olan bu tür belgeler, işçinin ücreti noktasında işverenden sadır olan yazılı delil niteliğindedir. Kişi kendi muvazaasına dayanamayacağından, belgenin muvazaalı biçimde işçinin isteği üzerine verildiği iddiası işverence ileri sürülemez. Ancak böyle bir husus ileri sürülsün ya da sürülmesin, muvazaa olgusu mahkemece resen araştırılmalıdır.
Kural olarak ücretin miktarı ve ekleri gibi konularda ispat yükü işçidedir. Ancak bu noktada, 4857 sayılı Kanunun 8 inci ve 37 nci maddelerinin, bu konuda işveren açısından bazı yükümlülükler getirdiği de göz ardı edilmemelidir. Bahsi geçen kurallar, iş sözleşmesinin taraflarının ispat yükümlülüğüne yardımcı olduğu gibi, çalışma yaşamındaki kayıt dışılığı önlenmesi amacına da hizmet etmektedir. Bu yönde belgenin verilmiş olması ispat açısından işveren lehine olmakla birlikte, belgenin düzenlenerek işçiye verilmemiş oluşu, işçinin ücret, sigorta pirimi, çalışma koşulları ve benzeri konularda yasal güvencelerini zedeleyebilecek durumdadır. Çalışma belgesi ile ücret hesap pusulasının düzenlenerek işçiye verilmesi, iş yargısını ağırlıklı olarak meşgul eden, işe giriş tarihi, ücret, ücretin ekleri ve çalışma koşullarının belirlenmesi bakımından da önemli kolaylıklar sağlayacaktır. Bu bakımdan ücretin ispatı noktasında delillerin değerlendirilmesi sırasında, işverence bu konuda belge düzenlenmiş olup olmamasının da araştırılması gerekir.
Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.
Somut olayda; davalı işyerinde kamyon mikser operatörü olarak çalışan davacı, iş akdinin feshediği 31.5.2013 tarihinde aylık asgari geçim indirimi alacağı dahil 1.320,92 TL net ücret ile çalıştığını iddia etmiş; davalı, davacının bordrodaki ücret ile çalıştığını savunmuştur. Ücret bordrolarına göre davacının ücreti fesih tarihinde asgari geçim indirimi dahil net 1.099,95 TL"dir. Davacı tanıkları, davacının iddiasını doğrulamış, bordrodaki ücretin banka kanalıyla ödendiğini gerisinin elden ödendiğini beyan etmişlerdir. Emsal ücret, Eskişehir Sanayi Odası ve Yol-İş Sendikasına sorulmuş; Sanayi Odası, fesih tarihinde işçinin ücretinin brüt 1.567,00 TL, Sendika ise ise brüt 1.525,50 TL olabileceğini bildirmiştir. Mahkemece, davacının bordrodaki ücret ile çalıştığı kabul edilmiş ise de; davalı tanığı Nizamettin, davacının yaklaşık kendisi ile aynı ücreti aldığını, fazla çalışma yapılmadığından aldıkları ücretin 1.200,00 TL olduğunu; tanıklık ettiği 2014 yılı Ocak ayı itibariyle 1.300 TL ücret aldığını, her yıl Nisan ayında zam yapıldığını, zam oranının yaklaşık 100,00-150,00 TL olduğunu beyan etmiştir. Davalının bildirdiği bu tanığın beyanı tüm dosya kapsamı ile birlikte değerlendirildiğinde; davacının iddiasının doğrulandığının ve fesih tarihinde 1.220,92 TL ücret ile çalıştığı sonucuna varılmaktadır. Açıklanan nedenler ile, davacının fesih tarihinde asgari geçim indirimi hariç 1.220,92 TL net ücret ile çalıştığı kabul edilerek talep edilen alacaklarının hesaplanması gerekirken yazılı şekilde ücret kabulü ile sonuca gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3- Taraflar arasında davacının fazla çalışma süresi yönünden de uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir.
Somut uyuşmazlıkta, Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının tanık anlatımlarından hareketle, haftanın 6 günü 8.00-18.00 arası 1 saat ara dinlenme ile haftada 9 saat fazla çalışma yaptığı kabul edilerek hesaplama yapılmıştır. Ne var ki, davalı tanık anlatımlarından dahi davacının yazın (5. ay ile 10. ay arası) haftada ortalama 4 gün, 18.00"den sonra günde 4 saat daha çalıştığı sonucuna varılmaktadır.
Açıklanan nedenler ile Mahkemece, belirtilen çalışma şekline göre fazla çalışma ücret alacağının hesaplanması gerekirken fazla çalışmanın yazılı şekilde kabulü ile sonucuna gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 28.03.2018 gününde oybirliği ile karar verildi.