11. Hukuk Dairesi 2016/2095 E. , 2017/796 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 18/06/2015 tarih ve 2014/1167-2015/575 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin ortağı olduğunu, ... 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/95 E. sayılı dosyasında görülen sermaye artırımına ilişkin ortaklar genel kurul kararlarının hükümsüzlüğü, müvekkilinin hisse payının 12/40 olarak tespiti ile şirketin feshine karar verilmesi istemli davanın derdest olduğunu, bu kez şirket müdürler kurulunca alınan karara istinaden 20/06/2014 tarihinde genel kurul toplantısı yapıldığını ve müvekkilinin muhalefet şerhine rağmen TTK’nın aradığı nisaba uyulmadan alınan ve şirketin temel yapısını bozacak nitelikte olması nedeniyle yoklukla malul olan kararların iptali gerektiğini, şirket müdürler kurulunun 29/08/2014 tarihinde de genel kurul yapılacağını ilan ettiğini, gündemin daha önce ilan edilen gündemle aynı olduğunu, yapılan genel kurula rağmen yeniden icrası için çağrı yapıldığını, müvekkili tarafından 29/08/2014 tarihinde yapılan toplantıya katılınıp görüşülen maddelere çekinceler konulmuş ve itirazlar yapılmış ise de zapta geçilmediğini ve bu şekilde şirket müdürünün tek oyu ile kararlar alınıp ibralar gerçekleştirildiğini ileri sürerek, 20/06/2014 tarihli olağan genel kurulda gündem doğrultusunda alınan kararların iptali ile 29/08/2014 tarihinde yapılan genel kurulun sermayenin korunması hükümlerine aykırı alınan kararların butlanı ve iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece iddia, toplanılan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, genel kurul kararında davacı dışında ortak olan müdür ..."un faaliyet raporu, bilanço- kâr ve zarar hesapları hakkında oy kullandığı, kendi ibrası hakkında oy kullanarak kendisini ibraz ettiği, halbuki TTK"nın 619. maddesi uyarınca, şirket yönetimine katılan müdürlerin kendi ibralarına ilişkin kararlarda oy kullanamayacaklarının emredici hüküm olarak düzenlendiğinden genel kurul kararlarının 2, 3, 4. maddelerindeki kararların emredici kurallara aykırı olması nedeniyle TTK’nın 447. maddesi uyarınca batıl olduğu yine, genel kurul kararlarının 5, 6 ve 7. maddelerinin sermaye arttırımına dönük talepler olup, öncesinde şirket müdürü ..."un kendi lehine, kendini ibra etmesi neticesi onaylanmış ibra, bilanço ve de faaliyet raporlarının onayına dayalı olarak yapıldığı, sermaye arttırımına yönelik bu maddelerin öncesinde şirketin kâr ve zarar hesaplarının usulünce tasdik edilmesi gerektiği sabit olup, bu hususun yukarıda belirtildiği şekilde geçersiz oy verme işlemi yapılmış olması nedeniyle esasen yapılmasının mümkün bulunmadığı gibi, şirketin temel yapısını bozan ve sermayenin korunması hükümlerine aykırı nitelikte bulunduğu ve geçersiz olduğu ayrıca, genel kurul kararlarında şirketin 2004 yılından 2014 yılına kadar hiç bir şekilde kâr dağıtımı yapmadığı, bu hususun davacı açısından kanundan kaynaklanan vazgeçilmez nitelikteki haklarını ortadan kaldırıcı
nitelikte olduğu, belirtilen kâr payının sermayeye eklenmesi hususunun, davacı açısından adeta ek ödeme yükümlülüğü getiren düzenleme niteliğinde olduğu, TTK"nın 607. maddesi uyarınca, bu kararların ancak oy birliği ile alınmasının gerektiği, somut olayda yaklaşık 11 yıldır dağıtılmayan kâr paylarına ilişkin bu düzenlemenin yalnızca yetkili temsilci dava dışı müdür tarafından bu şekilde alınmış olmasının da Yasa"nın özüne aykırı ve batıl işlem teşkil ettiği, bu itibarla dava konusu genel kurulda alınan kararlardan 2, 3, 4, 5, 6 ve 7. maddelerin Kanun"un emredici düzenlemelerine ve ana sözleşmeye gerek şeklen gerekse öz olarak aykırı olması nedeniyle batıl olduğu tespit edilmiş olup, bu tespit uyarınca diğer maddelerin esasen uygulanabilir nitelikte kararlar olmaması nedeniyle geçersizlik açısından tek tek maddelerin belirtilmesinin bir anlamı kalmayacağı, bütün genel kurul kararları açısından batıl olduğunun tespitine karar vermek gerektiği, geçersizlik sabit olduğundan ayrıca iptal talebi açısından inceleme yapılmasına gerek olmadığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile 20/06/2014 tarih ve 29/08/2014 tarihli genel kurul kararlarının batıl olduğunun tespitine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve 6102 sayılı TTK"nın 619/1 madde ve fıkrası uyarınca herhangi bir şekilde şirket yönetimine katılmış bulunanlar müdürlerin ibralarına ilişkin kararlarda oy kullanamayacağından dava konusu genel kurul kararlarının faaliyet raporunun ibrasına ilişkin 2. ve müdürün ibrasına ilişkin 4. maddelerinin batıl olduğuna karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Ancak, davacı tarafça, davalı şirketin 20/06/2014 ve 29/08/2014 tarihli genel kurul kararlarının butlanı ve iptali istemi ile açılan işbu davada, davalı şirkette davacı dışındaki %90 oranında hisseye sahip ve müdür olan dava dışı ortağın dava konusu genel kurul kararlarını tek başına alamayacağı ve bu nedenle tüm bu kararların batıl olduğu yönündeki mahkeme gerekçesi yerinde değildir. Zira, 6102 sayılı TTK"nın 620. maddesi uyarınca Kanun veya şirket sözleşmesinde aksi öngörülmediği takdirde, seçim kararları dâhil, tüm genel kurul kararları toplantıda temsil edilen oyların salt çoğunluğu ile aynı Yasa"nın 621. maddesinde tadadi sayılan önemli kararlar ise genel kurulda temsil edilen oyların en az üçte ikisinin ve oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun bir arada bulunması hâlinde alınabilir. Bu durum karşısında, TTK"nın 622. maddesi yollaması ile 445. maddesi gereğince dava konusu genel kurul toplantılarında alınan 3, 5, 6 ve 7. maddelerdeki kararlar aleyhine iptal davası açılabileceği nazara alınıp, 20/06/2014 tarihli genel kurul kararları yönünden davacının muhalefetinin toplantı tutanağında yazılı bulunduğu, 29/08/2014 tarihli genel kurul kararları yönünden ise, davacının muhalefetinin bulunmadığı da göz önünde bulundurularak, her bir karar için TTK"nın 445. maddesi uyarınca iptal sebeplerinin gerçekleşip gerçekleşmediği ile önemli ve önemsiz kararlar yönünden nisapların oluşup oluşmadığı konusunda inceleme yapılarak, nisap oluşmadığı takdirde butlan, nisap oluştuğu takdirde ise iptal sebeplerinin bulunup bulunmadığı hususlarında ayrı ayrı değerlendirme yapılıp, hasıl olacak sonuca göre bir karar vermek gerekirken yanılgılı değerlendirmeye dayalı, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 14/02/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.