22. Hukuk Dairesi 2015/28724 E. , 2018/7926 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılar vekilince istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davalı şirketin müvekkili ve bir kısım işçilerin maaş alacaklarını 2 ayı aşkın süre içinde ödemediğini; işverenin maaşları hiçbir zaman düzenli ödemediğini; bunun üzerine işçilerin iş yasasının kendilerine tanıdığı iş görme borcunun yerine getirmekten kaçınma hakkını kullandıklarını; belirtilen nedenle davalı işveren tarafından haksız olarak iş akdinin feshedildiğini ve kendisine kıdem ve ihbar tazminatı ödenmediğini öne sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla mesai ücreti alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalılar vekili, davacının ücretinin 20 günü geçmeyecek şekilde ödenmiş olmasına rağmen davacı işçinin diğer işçilerle birlikte 03.08.2012-04.08.2012 tarihleri arasında işlerini görmediklerini ve işyerine yakın bir yerde beklediklerini; işveren vekillerinin yazılı ve sözlü ikazlarına karşın davacının da içerisinde bulunduğu bazı işçilerin iş görme edimini yerine getirmekten kaçtıklarını; çalışmak isteyen işçilere engel olduklarını ve işveren vekillerini dövdüklerini; işletmeye zarar verdiklerini; bu tarihten sonra devamsızlık gösterdiklerini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, dosya içerisinde bulunan bilgi ve belgelerden ve özellikle İş Teftiş Kurulu Başkanlığının 12.11.2012 tarih 21 sayılı inceleme raporundan davacının ücretini alamadığı için iş görme borcunu yerine getirmekten kaçınma hakkını kullandığı, davacının iş akdinin haklı bir sebep olmaksızın sona erdirildiği gerekçesiyle bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulü ile hüküm altına alınan alacakların davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Kararı, davalılar vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalılar vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında davacının iş akdinin kıdem ve ihbar tazminatı ödenmesini gerektirecek şekilde son bulup bulmadığı uyuşmazlık konusudur.
İş akdi, davalı işverence 4857 sayılı Yasanın 25/II-h ve 25/I-g maddeleri gerekçe gösterilerek tek taraflı olarak feshedilmiştir.
Davacı vekili, işçinin ücretinin düzenli ödenmediğini, iki aylık ücretinin ise hiç ödenmediğini, bu nedenle iş görme edimini görmekten kaçınan işçinin iş akdine işverence son verildiğini, bu feshin haksız olduğunu öne sürmüştür. Davalı vekili, işçilerin topluca iş yerine gelmemeleri ve gelmeyeceklerini bildirmeleri, devamsızlık yapmaları, iş yeri güvenliğini tehlikeye düşürmeleri ve işverene zarar vermeleri nedeniyle iş akdine haklı olarak son verildiğini savunmuştur. Dinlenen davacı tanıkları ücretlerini düzenli alamadıklarını; davalı tanıkları ise işçilerin ücretlerini alamadıkları gerekçesi ile işi bıraktıklarını beyan etmişlerdir.
Dosya içerisinde bulunan Elazığ Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğünün 24.02.2014 tarih 990 sayılı yazısı ve eklerinin incelenmesinde, 28.08.2012 ve 31.10.2012 tarihlerinde yapılan teftiş sonucu düzenlenen tutanak ve raporların dosyaya sunulduğu; İş Teftiş Kurulu Başkanlığının 12.11.2012 tarih 21 sayılı inceleme raporunun sonuç kısmında Eti Gümüş Maden Bakır işletmesindeki işçi çıkışlarının fesih gerekçesinin 4857 sayılı Yasanın 32. maddesi gereğinde ücretlerin zamanında ödenmemesi olduğunun, 24/2-e maddesine dayanılarak haklı nedenle fesih söz konusu olduğunun, hizmet akdinin haklı nedenle feshinin mevcut olduğundan işbaşı yaptırılmayan işçiler için kıdem tazminatı talep etme hakkının doğduğunun, işyerinde sendika ve toplu iş sözleşmesi bulunmadığından yasa dışı grev ve lokavttan bahsedilemeyeceğinin bildirildiği görülmüştür.
Mahkemece, İş Teftiş Kurulu Başkanlığının 12.11.2012 tarih 21 sayılı inceleme raporu nedeniyle davacının ücretini alamadığı için iş görme borcunu yerine getirmekten kaçınma hakkını kullandığı davalı işverence de iş akdinin haksız olarak feshedildiği kabul edilmiştir. Ne var ki, Mahkemece varılan sonuç dosya içeriği ve somut olay ile örtüşmemektedir. İş sözleşmesi ile ücretin, çalışılan her ayı takip eden ayın son haftasında ödeneceği kararlaştırılmıştır. Davacının Mayıs ayı ücreti 02.07.2012 ve Haziran ayı ücreti 03.08.2012 tarihinde ödenmiştir. Her ne kadar eylemin başladığı gün Haziran ayı ücreti için iş bırakma şartları oluşmuş ise de bu ayın ücreti 03.08.2012 de ödendiğinden davacının söz konusu aya ilişkin iş görmekten kaçınması haksızdır. Temmuz ayı ücreti ise Ağustos ayı sonunda ödenmesi gerektiğine göre işçinin eylem yaptığı 03.08.2012 tarihinde henüz muaccel hale gelmemiştir. Şu halde davacının eylem tarihi olan 03.08.2012 tarihi itibariyle işçinin iş görme borcunu yerine getirmekten kaçınma hakkının bulunduğundan söz edilemeyeceği anlaşıldığından işverence yapılan fesih haklı nedene dayalı olup davacının kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde taleplerin hüküm altına alınması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Taraflar arasında bir diğer uyuşmazlık davacının fazla mesai yapıp yapmadığı konusundadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Somut olayda, mahkemece, davacı tanıklarının beyanlarına itibar edilerek fazla çalışma alacağı hüküm altına alınmıştır. Ne var ki, dinlenen davacı tanıklarından birinin işverenle husumetinin bulunduğu, diğer tanığın beyanı ise hesaplamaya elverişli nitelikte olmadığı anlaşılmakta olup, salt husumetli tanık beyanıyla söz konusu çalışmaların kanıtlandığının kabul edilerek hüküm tesis edilmesi hatalıdır. Dosya kapsamında, husumetli tanık beyanları haricinde, davacının fazla mesai yaptığını ispatlamaya elverişli delil bulunmadığı nazara alınarak, söz konusu alacak talebinin reddine karar verilmelidir. Bu husus dikkate alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozma nedenidir.
4-Karar başlığında davanın "İş Mahkemesi Sıfatıyla" görüldüğünün belirtilmemiş olması da doğru bulunmamıştır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 27.03.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.