Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2011/10-804
Karar No: 2012/152
Karar Tarihi: 14.03.2012

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2011/10-804 Esas 2012/152 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2011/10-804 E.  ,  2012/152 K.
  • SİGORTALILIK SÜRESİNİN TESPİTİ
  • YAŞLILIK AYLIĞINA HAK KAZANILDIĞININ TESPİTİ
  • TARIMDA KENDİ ADINA VE HESABINA ÇALIŞANLAR SOSYAL SİGORTALAR KANUNU(MÜLGA) (2926) Madde 2
  • TARIMDA KENDİ ADINA VE HESABINA ÇALIŞANLAR SOSYAL SİGORTALAR KANUNU(MÜLGA) (2926) Madde 3
  • TARIMDA KENDİ ADINA VE HESABINA ÇALIŞANLAR SOSYAL SİGORTALAR KANUNU(MÜLGA) (2926) Madde 6
  • TARIMDA KENDİ ADINA VE HESABINA ÇALIŞANLAR SOSYAL SİGORTALAR KANUNU(MÜLGA) (2926) Madde 9
  • TARIMDA KENDİ ADINA VE HESABINA ÇALIŞANLAR SOSYAL SİGORTALAR KANUNU(MÜLGA) (2926) Madde 10
  • SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNU (5510) Geçici Madde 7

"İçtihat Metni"

Taraflar arasındaki “sigortalık süresinin tespiti” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Aydın 1.İş Mahkemesi’nce davanın kabulüne dair verilen 20.05.2010 gün ve 2009/478 E. 2010/95 K. sayılı kararın incelenmesi davalı SGK vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10.Hukuk Dairesi’nin 23.09.2010 gün ve 2010/10197 E. 2010/12123 K. sayılı ilamıyla; 

(“…Davacının kendi adına ve hesabına bağımsız sürdürdüğü tarımsal faaliyete dayalı olarak 16.09.1988–11.11.1988, 20.01.1989 – 20.04.1993 tarihleri arasında 2926 sayılı Kanuna tabi tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun ve 01.05.2007 gününden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti istemlerine ilişkin davanın kabulüne ilişkin ilk hükmün Dairemizce gerçekleştirilen temyiz denetimi sonrasında 28.10.2009 gün ve 12430/16451 sayılı ilam ile bozulması üzerine bu kez mahkemece bozma ilamına uyulduktan ve söz konusu ilamda öngörülen araştırma yapıldıktan sonra istemin aynen hüküm altına alındığı anlaşılmaktadır.

    Dairemizin bozma ilamında, “…Anılan düzenlemeler kapsamında öncelikle çözümlenmesi gereken; tescile (re"sen veya istem üzerine) veya prim kesintisine (tevkifata) dayalı olarak başlayan 2926 sayılı Kanun kapsamındaki zorunlu sigortalılığın devamı sürecinde devreye giren ve kabul edilebilir (makul) süreden fazla devam eden farklı sosyal güvenlik kanunlarına tabi zorunlu sigortalılık nedeniyle kesintiye uğrayan tarım Bağ-Kur sigortalılığının hangi koşullarda yeniden başlayacağına ilişkin hukuksal sorundur. Söz konusu Kanun kapsamındaki zorunlu sigortalılığı devam eden kişinin 506, 1479 veya 5434 sayılı Kanunlar kapsamında zorunlu sigortalı veya iştirakçi olması ve bu statünün kabul edilebilirliği aşacak nitelikte uzun bir süre devam etmesi durumunda, tarımsal faaliyet aralıksız sürdürülse dahi tarım Bağ–Kur sigortalılığının yeniden başlayabilmesi için, tescil başvurusu veya prim ödeme ya da ürün teslimatına dayalı prim tevkifatı olgularının gerçekleşmesi zorunlu olup, bu takdirde sigortalılık, başvuru veya prim ödeme ya da kesinti tarihini izleyen ay başından itibaren geçerli olmak üzere yeniden başlatılabilecektir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 14.02.2007 gün ve 2007/21-73 Esas, 2007/71 Karar numaralı ilamı ile 03.10.2007 gün ve 2007/10-658 Esas, 2007/718 Karar sayılı ilamında da aynı yaklaşım benimsenmiştir.

    İnceleme konusu davada; 28.01.1987 günü itibarıyla başlayan 1479 sayılı Kanun kapsamındaki zorunlu sigortalılık olgusu nedeniyle davacının tarım Bağ–Kur sigortalılığı tescilinin geçersizliği belirgin bulunmakla,  buna dayalı tesis edilen Kurum iptal işlemi yerinde olduğu gibi, diğer taraftan, 15.09.1988 tarihine kadar süregelen farklı sosyal güvenlik kanunları kapsamındaki çalışmaların kabul edilebilir süreyi aştığı da açıktır. Bu bakımdan yöntemince araştırma yapılmalı; öncelikle, 15.09.1988 gününden itibaren yukarıda belirtilen nitelikte üç olgudan herhangi birinin gerçekleşip gerçekleşmediği saptanmalı, gerçekleştiği belirlendiği takdirde, tarımsal faaliyet olgusunun kanıtlanmış olması gözetilerek, özellikle, yukarıda açıklanan ilke ve esaslar dikkate alınmak suretiyle sigortalılık süresi ile birlikte, tahsis istemine ilişkin tüm koşullar irdelenip, sigorta prim borcunun varlığı yönündeki çelişkiler de giderilerek, bu konuda denetlenebilir açıklık sağlanmalı ve elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır…” denilmiş olup, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan araştırma sonunda söz konusu üç olgudan herhangi birinin davacı yönünden gerçekleşmediği saptanmasına karşın, üstelik bozma ilamına uyulmakla davalı Kurum yararına oluşan usulü kazanılmış hak olgusu da göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu istemin aynen hüküm altına alınması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

    O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır…”)

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. 

TEMYİZ EDEN  : Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili  

HUKUK GENEL KURULU KARARI               

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, sigortalılık süresinin ve yaşlılık aylığına hak kazanıldığının tespiti istemine ilişkindir.

Davacı vekili, 2926 sayılı Kanuna tabi sigortalılık sürelerinin iptaline yönelik Kurum işleminin hatalı olduğunu belirterek 16.09.1988-20.04.1993 tarihleri arasında 2926 sayılı Kanuna tabi tarım Bağ-Kur sigortalılık sürelerinin geçerli olduğunun ve askerlik borçlanması ile 506 ve 1479 sayılı Kanunlara tabi sigortalılık süreleri dikkate alınmak suretiyle yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı (SGK) vekili, davacının tescil tarihinde 1479 sayılı Kanuna tabi sigortalı olduğunun tespiti üzerine 2926 sayılı Kanun uyarınca düzenlenen giriş bildirgesinin ve tarım Bağ-Kur sigortalılığının baştan itibaren iptal edildiğini, mevcut sigortalılık süresinin ise yaşlılık aylığına hak kazanmaya yeterli olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.

Yerel Mahkemece, davacının 2926 sayılı Kanuna tabi sigortalılık süresi primlerini af kanunundan yararlanmak suretiyle ödediği ve tarımsal faaliyetinin devam ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne dair verilen karar, davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı (SGK) vekilinin temyizi üzerine Özel Daire’ce yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle oyçokluğuyla bozulmuştur.

Yerel Mahkemece, önceki gerekçeler yanında, primleri ihtirazi kayıtsız tahsil eden Kurumun iptal işleminin iyiniyete aykırı olduğu gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir.

Direnme kararı davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı (SGK) vekili tarafından temyiz edilmektedir.

Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, davacının 2926 sayılı Kanuna tabi sigortalılık süresinin tespiti noktasında toplanmaktadır.

Davanın yasal dayanağı, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 7.maddesinde yer alan “Bu Kanunun yürürlük tarihine kadar 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı, 2/9/1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17/10/1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17/10/1983 tarihli ve 2926 sayılı, 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanunlar ile 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesine göre sandıklara tabi sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri, fiilî hizmet süresi zammı, itibarî hizmet süreleri, borçlandırılan ve ihya edilen süreler ve sigortalılık süreleri tabi oldukları kanun hükümlerine göre değerlendirilir.” hükmü uyarınca, mülga 2926 sayılı Kanunun 2, 6, 9 ve 10. maddeleridir.

2926 sayılı Kanunun 2.maddesinde, diğer sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdiyle bağlı olmaksızın, 3.maddenin b bendinde tanımlanan tarımsal faaliyette bulunanların, tarım Bağ-Kur sigortalısı sayılacakları belirtilmiştir.

Kanunun 3.maddesinin b bendinde “Tarımsal faaliyette bulunanlar: Kendi mülkünde, ortaklık veya kiralamak suretiyle başkalarının mülkünde, kamuya mahsus mahallerde ekim dikim, bakım, üretim, yetiştirme ve ıslah yollarıyla veya doğrudan doğruya tabiattan istifade etmek suretiyle bitki, orman, hayvan ve su ürünlerinin üretimini, avlanmasını, avcılar ve yetiştiriciler tarafından muhafazasını, taşınmasını sağlayanlar veya bu ürünlerden sair bir şekilde faydalanmak suretiyle kendi adına ve hesabına faaliyette bulunanlar” olarak tanımlanmıştır.

2926 sayılı Yasa’nın 2. ve 3.maddeleri kapsamında, kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunanlar yönünden tarım Bağ-Kur sigortalılığı zorunlu sigortalılık niteliğinde bulunmaktadır. Başka bir ifade ile sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçip kaçınmak mümkün değildir.

Yukarıda açıklanan mevzuat hükümleri doğrultusunda somut uyuşmazlığın incelenmesinde:

Davacının 01.03.1987 tarihinde Kurumca re’sen 2926 sayılı Kanun uyarınca kayıt ve tescilinin yapıldığı, ancak 28.01.1987 tarihinde başlayan ve 01.03.1987 tarihi itibariyle devam eden 1479 sayılı Kanuna tabi zorunlu sigortalılığı bulunduğu hususu uyuşmazlık konusu değildir.

2926 sayılı Kanunun 2.maddesi kapsamında tarım Bağ-Kur sigortalılığının başlayabilmesi için diğer sosyal güvenlik kuruluşları kapsamında sigortalılığın bulunmaması gerekmektedir.

Davacının devam eden 1479 sayılı Kanuna tabi sigortalılığı nedeniyle, başka bir sosyal güvenlik kuruluşu kapsamında sigortalılığı bulunması nedeniyle 2926 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olarak tescil edilmesi mümkün bulunmadığından davalı Kurumun 2926 sayılı Kanun uyarınca düzenlenen giriş bildirgesinin ve 2926 sayılı Kanuna tabi tarım Bağ-Kur sigortalılığının baştan itibaren iptal edilmesine yönelik işleminde isabetsizlik bulunmamaktadır.

Öte yandan, uyuşmazlığın çözümünde davacının 1479 ve 506 sayılı Kanuna tabi zorunlu sigortalılık süreleri dışında boşta kalan dava konusu süreler yönünden 2926 sayılı Kanuna tabi tarım sigortalılığının hangi koşullarda yeniden başlayacağı hususu da açıklığa kavuşturulmalıdır.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 14.02.2007 gün ve 2007/21-73 E., 2007/71 K. ile 03.10.2007 gün ve 2007/10-658 E., 2007/718 K. sayılı kararlarında da açıkça belirtildiği üzere; 2926 sayılı Kanun kapsamındaki zorunlu sigortalılığın başlayabilmesi veya sigortalılığı devam eden kişinin 506, 1479 veya 5434 sayılı Kanunlar kapsamında zorunlu sigortalı veya iştirakçi olması ve bu statünün kabul edilebilirliği aşacak nitelikte uzun bir süre devam etmesi durumunda, tarımsal faaliyet aralıksız sürdürülse dahi tarım Bağ–Kur sigortalılığının yeniden başlayabilmesi için, tescil başvurusu veya prim ödeme ya da ürün teslimatına dayalı prim tevkifatı olgularının gerçekleşmesi zorunlu olup, bu takdirde sigortalılık, başvuru veya prim ödeme ya da kesinti tarihini izleyen ay başından itibaren geçerli olmak üzere yeniden başlatılabilecektir.

Belirtilmelidir ki, 2926 sayılı Yasa"nın 36.maddesi kapsamında Kurumun prim alacaklarını Bakanlar Kurulu Kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi mümkündür. Bu bağlamda 2.madde kapsamına girenlerin belirtilen şekilde prim borçlarının ürün bedellerinden tevkifat suretiyle kesilerek Bağ-Kur’a ödenmesi halinde kayıt ve tescil için Kurum‘a başvuru olmasa dahi bahse konu biçimde prim ödenmesi suretiyle kayıt ve tescil konusundaki iradelerini ortaya koydukları tartışmasızdır.

Öte yandan, tevkifat dışındaki prim ödemeleri ise ancak sigortalı olarak hak ve mükellefiyetleri başlamış kişi için ve yapıldığı tarih ve sonrasına yönelik olarak tescil irade beyanı olarak kabul edilebilir, geçmişe yönelik prim ödemelerinin geçmişe yönelik olarak kayıt ve tescili gerektirici irade beyanı olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Diğer bir ifade ile hak ve mükellefiyeti başlamayan kişinin ödemeleri nedeniyle geçmişe dayalı olarak sigortalılığına geçerlilik tanınamaz.

Somut uyuşmazlıkta, davacının 506 ve 1479 sayılı Kanunlara tabi zorunlu sigortalılık süreleri dışında 2926 sayılı Kanuna tabi tarım Bağ-Kur sigortalılığının yeniden başlayabilmesi için tescil başvurusu veya prim tevkifatı bulunmadığı görülmektedir.

Davacının 26.06.1997 ve sonrasında prim ödemeleri mevcut ise de davacının talebine konu 16.09.1988-11.11.1988 ve 20.01.1989-20.04.1993 tarihleri arası süreler yönünden bu ödemelerin geçmişe dönük olarak kayıt ve tescili gerektirici tescil irade beyanı olarak kabulü de mümkün değildir.

Açıklanan nedenlerle, davacının 15.09.1988 tarihinden sonra 2926 sayılı yasaya tabi sigortalılığını sürdürmek konusundaki iradesini ortaya koyacak herhangi bir başvuru veya ürün bedelinden kesinti ya da prim ödemesi eylemi gerçekleşmediği halde geçmişe yönelik tarım Bağ-Kur sigortalılığı tespitine yol açacak şekilde hüküm kurulması ile davacının 506 ve 1479 sayılı Kanunlara tabi geçerli sigortalılık süreleri ve askerlik borçlanma süresi de dikkate alınmak suretiyle yaşlılık aylığına hak kazanıp kazanmadığı hususunun değerlendirilmemiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

O halde, yukarıda açıklanan ilave gerekçelerle Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına, uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

S O N U Ç : Davalı SGK. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen ilave nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, 14.03.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi