14. Hukuk Dairesi 2015/15664 E. , 2017/6189 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 28.08.2008 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 24.03.2009 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, ortaklığın giderilmesi talebine ilişkindir.
Davacı vekili, veraseten iştirak halinde bulunan 173 ada 38 ve 40 parsel sayılı taşınmazların mümkünse aynen taksimini, mümkün değilse dava konusu taşınmazlar üzerindeki ortaklığın satış süretiyle giderilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulüyle dava konusu taşınmazların aynen taksiminin mümkün olmaması sebebiyle ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmiş, temyiz talebi bulunmadığından 31.10.2014 tarihinde hüküm kesinleştirilmiştir.Hükmü davalılardan ..., 18.03.2015 tarihli dilekçesi ile gerekçeli kararın kendisine usulsüz tebliğ edildiği, tebligat adresinin okul olmasına rağmen tebligatın üzerine Tebligat Kanunun 21. maddesine göre tebliğ edildiğine dair şerhin bulunduğunu, taşınmazların taksiminin mümkün olduğu, 173 ada 40 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki muhdesatların dikkate alınmadığını, "A" harfiyle gösterilen evin tüm hissedarlara, "B" harfiyle gösterilen evin ..."a, "C" harfiyle gösterilen evin kendisine ait olduğundan bahisle temyiz etmiştir.Mahkemece, 30.03.2015 tarihli ek karar ile 06.11.2014 tarihinde tasdik olunan kesinleşme şerhinin kaldırılarak dosyanın Yargıtay ilgili hukuk dairesine gönderilmesine karar verilmiştir.Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçalar (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği yüzdelik (%...) oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesi de bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır.Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir.Somut olaya gelince; 173 ada 40 parsel sayılı taşınmaz üzerinde muhdesat iddiası temyiz dilekçesiyle dile getirilmiş olup dosya içerisindeki bilirkişi raporlarıyla 173 ada 40 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 3 adet bina bulunduğu tespit edilmiş ise de muhdesat-arz oranlaması, dava konusu 173 ada 38 ve 40 parsel sayılı taşınmazlarda aynen taksimin mümkün olmadığı belirtilmiştir.
Yıkarıdaki ilkeler ışığında mahkemece, dava konusu taşınmazların aynen taksiminin mümkün olup olmadığının tekrar araştırılması, konusunda uzman bilirkişiler refakatiyle yeniden keşif yapılıp muhdesat iddiasının da dikkate alındığı, muhdesat-arza yönelik %"lik oran kurulan, denetime ve infaza elverişli bilirkişi raporlarının dosyaya sunulmasından sonra sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik incelemeyle karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.09.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.