11. Hukuk Dairesi 2016/1574 E. , 2017/781 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 09/03/2015 tarih ve 2014/409-2015/141 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi asıl ve birleşen davada davacılar vekilleri tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 14/02/2017 günü hazır bulunan asıl davada davacılar vekili Av. ..., bir davada davacı vekili Av. ..., asıl ve birleşen davada davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Asıl dava davacılar vekili, müvekkillerinin 10/11/2012 tariinde vefat eden davalı şirket ortaklarından..."in mirasçılarından olduğunu, davalı şirketin 05/09/1986 tarihli sermaye arttırımı kararı alınan genel kurulda..."in de mirasçısı olduğu ..."in terekesine ait hisselerin muvazalı ve kötü niyetli olarak sermaye arttırımı dışında bırakıldığını, ..."in terekesine ait hisselerin sermaye artışı dışında bırakılmamış olması durumunda..."e isabet eden miras hisselerinin de dahil olması ile birlikte..."in davalı şirketteki hisse miktarının daha fazla olacağını, sonraki genel kurullarda da hukuka aykırı ve muvazalı işlemlerle..."in sermaye miktarı ve hisse oranının bilinçli bir şekilde düşürüldüğünü ileri sürerek, müvekkillerinin murisi..."e ait hisselerin hukuka aykırı, hileli ve muvazalı biçimde azaltılması sonucunu doğuran işlemlerin geçersizliği ile..."in terekesine dair hisselerin mevcut şirket hisselerinin %30"u oranında olduğunun tespitini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkette kurucu ortak olduğunu, şirket yönetim kurulu başkanı olan ..."in şirketteki hissesini arttırmaya yönelik işlemler yaptığını, bu işlemler sonucu müvekkilinin hisse oranının düştüğünü, 05/09/1986 yılında yapılan genel kurulda şirket sermayesinin arttırıldığını ve arttırım için gerekli olan sermayenin şirketin özkaynaklarından karşılandığını, bu kararın usulüne uygun şekilde uygulanması halinde müvekkilinin 1.500 olan hissesinin 7.500 olması gerektiğini, ancak bir sonraki genel kurul olan 07/11/1986 tarihli genel kurula müvekkilinin 3.500 adet hisseyi temsilen katıldığını, şirket yönetimini uzun yıllar elinde tutan ... ve onun vefatından sonra karısı ve çocuklarının şirketin yönetim ve temsil gücünün tamamını kendi kişisel menfaatleri doğrultusunda kullandığını, yıllar içerisinde yapılan sermaye arttırımları ile diğer şirket ortaklarını mağdur ederek aile şirketinin tüm hakimiyetini ele geçirdiklerini ileri sürerek, davacının davalı şirket hisselerinin 600 hisseye ve 15.000 TL sermayeye tekabül ettiğinin tescili ve tespitini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili,asıl ve birleşen davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, asıl davada, davacılar 05/09/1986 tarihli genel kurulda sermaye arttırımına ..."e ait 40.000 hissenin dahil edilmesi durumunda..."in daha fazla sermaye ve hisseye sahip olacağını iddia etmişler ise de, ... 13. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2007/828 E.sayılı ilamı ile muris ..."e ait hisselerin sermaye arttırımı dışında bırakılması nedeniyle anılı genel kurulda alınan sermaye arttırımı kararının ve buna bağlı işlemlerin geçersizliğinin tespiti istemi ile davacılar tarafından açılan davanın reddine dair kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmesi karşısında, davacıların bu yöndeki iddialarına itibar edilemeyeceği, ayrıca davacıların murisleri..."in hisselerinin müteakip yıllarda ve diğer genel kurullarda muvazalı ve hileli işlemler ile azaltıldığı yönündeki iddialarını somutlaştırıp ispat edemedikleri, davalı şirketin ana sözleşmesinin 6 .maddesine göre davalı şirket hisselerinin hamiline yazılı olduğu, bu suretle muris... tarafından hisselerinin her zaman devredilme ihtimalinin bulunduğu; birleşen davada ise, 05/09/1986 tarihli genel kurulda sermaye arttırımının dış kaynaklarla gerçekleştirildiği, bu kapsamda davacının iddia ettiği gibi 7.500 adet hisseye sahip olması için öncelikle ödeme yaptığını ispatlaması gerektiği, ayrıca sermaye karşılığında verilecek senetlerin hamile yazılı olacağı belirtildiğinden ve davacının sonraki genel kurullara kadar sahip olduğu hamile yazılı senetleri devretmesi olası bulunduğu ve sonraki dönemlerdeki işlemlerin usulsüz ve muvazalı olduğunu iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle, asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, asıl ve birleşen davada davacılar vekilleri temyiz etmiştir.
1- Asıl dava, davacıların murisi..."in davalı anonim şirketteki hisselerinin hukuka aykırı ve muvazalı işlemlerle azaltıldığı iddiasıyla murisin davalı anonim şirketteki hisse oranının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, muris..."in mirasçısı olan davacıların TMK 640 maddesi gereğince terekenin korunmasına ilişkin olarak işbu davayı açabilecekleri kabul edilerek yukarıda yazılı grekçelerle davanın esastan reddine karar verilmiş ise de; davacıların talebi sadece terekenin korunmasına ilişkin olmayıp mülkiyetin kapsamını etkileyecek nitelikte olduğundan tüm mirasçıların birlikte dava açması gerekmektedir. Davacıların murisinin, davacılar dışında beş mirasçısının daha bulunduğu dosya içerisinde bulunan 11.12.2012 tarihli veraset ilamından anlaşılmaktadır. Murisin mirasçılarının bir kısmının davacı olduğu ve davanın murisin terekesi adına açıldığı anlaşılmaktadır. 4721 sayılı TMK"nın 640. maddesi uyarınca birden çok mirasçı bulunması halinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir. Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler. Anılan Yasa hükmünde de belirtildiği üzere mirasçıların birden fazla olması halinde terekenin taksimine kadar ki durumuna miras ortaklığı denir. Miras ortaklığının tüzel kişiliği ve taraf ehliyeti yoktur.Bu itibarla, elbirliği halindeki mülkiyet kuralları gereğince miras ortaklığının tümüne ilişkin davaların bütün mirasçılar tarafından açılması gerektiğinden, mahkemece diğer mirasçıların da davaya katılımının sağlanması ve bu doğrultuda muvafakatının alınması veya terekeye temsilci tayin ettirilmesi için davacılara uygun bir süre verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın esastan incelenmek suretiyle karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
2-Asıl ve birleşen dava, muvazalı ve hileli işlemlerle hisselerin azaltıldığı iddiasına dayalı olarak asıl davada davacıların murisinin ve birleşen davada davacının, anonim şirketteki hisselerinin tespiti istemine ilişkindir. Bu davalarda verilecek karar ile dava dışı şirket ortaklarının hukuku etkilenecek olup, anılan şirket ortaklarının taraf olarak yer almadığı bir davada uyuşmazlığın çözülüp, sonuçlandırılması mümkün değildir.
Bu itibarla, mahkemece davacı tarafa dava dışı şirket ortakları hakkında dava açmak üzere mehil verilerek, dava açıldıktan sonra işbu dava dosyası ile birleştirilerek, neticesine göre bir karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle asıl ve birleşen davada davacılar yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
3-Bozma sebep ve şekline göre, asıl ve birleşen davada davacılar vekillerinin diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle asıl davada davacılar vekilinin, temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle asıl davada ve birleşen davada davacılar vekillerinin, temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl davada ve birleşen davada davacılar vekillerinin, temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, takdir olunan 1.480,00 TL duruşma vekalet ücretinin asıl ve birleşen davada davalıdan alınıp her iki davada davacılara ayrı ayrı verilmesine, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 14/02/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.