20. Hukuk Dairesi Esas No: 2017/1762 Karar No: 2017/3242
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2017/1762 Esas 2017/3242 Karar Sayılı İlamı
20. Hukuk Dairesi 2017/1762 E. , 2017/3242 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki ödenmeyen site yönetim alacaklarının tahsili amacıyla başlatılan icraya itirazı iptali ve % 20"den az olmamak üzere icra inkar tazminatı davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili dava dilekçesinde; ödenmeyen site yönetim alacaklarının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine borçlunun itirazı sonucu itirazın iptaline, takibin devamına ve % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Dava dilekçesi tebliğ edilmesine rağmen davalı davaya cevap vermemiştir. Mahkemece; itiraz üzerine takibin 02.08.2013 tarihinde durduğu, itirazın iptali davasının 08.04.2015 tarihinde açıldığı, icra dosyasında itirazın tebliğ edilmediği ancak davalının itirazından sonra davacı alacaklı vekilinin dosyada çok sayıda işlem yaptığı ve davalının itirazından bilgisi olduğunun kabulü gerekeceği gerekçesi ile hak düşürücü süreden sonra davanın açılması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. İcra ve İflas Kanununun 67. maddesinin birinci fıkrasında; "Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içerisinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir" hükmü yer almaktadır. Anılan yasa maddesinde de açıkça belirtildiği gibi; itirazın iptali davası açmak için öngörülen bir yıllık hak düşürücü süre borçlunun itirazının alacaklıya tebliğ tarihinden itibaren başlar. Bunun dışında bir yol (harici öğrenme v.s) öngörülmemiştir. Nitekim, aynı Kanun"un 62/2. madde ve fıkra hükmünde de, itirazın alacaklıya tebliği zorunluluğu getirilmiştir. Somut olayda; itirazın alacaklıya tebliğ edilmediği anlaşılmış olup mahkemece davacı alacaklıya tebliğ yapılmadığından 1 yıllık hak düşürücü sürenin başlamadığı gözetilip, itirazın iptali davasının süresinde açıldığı kabul edilerek, işin esası hakkında yapılacak yargılama sonucunda, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanlış gerekçeler ile davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 17/04/2017 günü oy birliğiyle karar verildi.