Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/4807
Karar No: 2019/8027

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2017/4807 Esas 2019/8027 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2017/4807 E.  ,  2019/8027 K.

    "İçtihat Metni"

    Bölge Adliye
    Mahkemesi : .... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi

    Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı işveren ve fer"i müdahil ... vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    ...Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı işveren ve fer"i müdahil Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM:
    01.09.1990-01.07.2003 arasında davalı yanındaki hizmetinin tüm sigorta kollarına tabi geçtiğinin tesbiti istemine ilişkindir
    II-CEVAP:
    Davalı işveren vekili, davacının Amerikan vatandaşı olarak 01.09.1990 da öğretim üyesi olarak çalışmaya başladığını, halen yardımcı doçent olarak görevini sürdürdüğünü, ilk işe giriş bildirgesinin 01.09.1990 tarihinde kuruma kayıtlarına girdiğini ve davacının sigortalı olduğunu işe giriş tarihinde yürürlükte bulunan 506 sayılı Yasa"nın 3/ll-A hükmü gereği kısa vadeli sigorta kollarından, daha sonra Yasa değişikliği üzerine 01.07.2003 den itibaren tüm sigorta kollan üzerinden kuruma bildiriminin yapıldığını, 2914 sayılı Yasa"nın 16.maddesi gereği çıkartılan Bakanlar Kurulu Kararına göre yabancı uyruklu öğretim elemanlarından hastalık primi kesileceğini, emsal olarak sunulan 2.İş mahkemesi kararının gerekçesiz olarak onandığını anılan davanın davacısının Türk vatandaşlığını da kazandığını, 21.Hukuk Dairesinin 26.10.2010 tarihli kararında ise, aksine bir görüş belirtildiğini ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
    Fer"i müdahil konumundaki ... vekili ise davanın reddini talep etmiştir.
    III-MAHKEME KARARI:
    A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
    Davanın kabulü ile davacının 02/09/1990-30/06/2003 arasında davalı işyerinde çalıştığının tespiti ile kısa vadeli sigrota kolundan yatırılan primin uzun vadeli sigorta kolundan yatırılması gerektiğinin tespitine, karar verilmiştir.
    B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI:
    506 sayılı Yasa"nın 3/II-A maddesini değiştiren 4958 sayılı Yasa"nın yürürlüğe girdiği 06/08/2003 tarihine kadar olan dönemde, yabancıların uzun vadeli sigorta kollarına tabi olmaları için yazılı istek arandığı, davacının 01/09/1990 tarihinde işe girdiğini belirten işe giriş bildirgesinin süresinde Kuruma intikal ettirildiği ve bildirgede kısa vadeli sigorta kollarına tabi olmayı içeren bir kayıt bulunmadığı, bu şekilde verilen işe giriş bildirgesinin 01/07/2003 tarihinden önceki dönem bakımından yabancı uyruklu sigortalılar için 506 sayılı Yasa"nın 3/II-A maddesinde öngörülen yazılı istek yerine geçeceği kabul edilerek, davacı adına kısa vadeli sigorta kollardan prim yatırılan 01/09/1990 – 30/06/2003 tarihleri arasında, davacının 506 sayılı Yasa kapsamında uzun vadeli sigorta kollarına tabi çalışmış sayılmasına ilişkin Mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık yoktur. Gerekçesiyle;
    1-Feri müdahil Kurum vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
    2-Davalı işveren vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.2 maddesi gereğince KABULÜNE,
    ... İş Mahkemesinin 2015/256 E., 2016/475 K. sayılı kararına ilişkin hükmün, “davalı üniversiteyi harçtan sorumlu tutan 2. ve 3. bentlerinin tamamen silinerek, yerine; “ 2-Davalı üniversite 2547 sayılı Yasa’nın 56/b maddesi gereğince harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,” “3-Davacı tarafından yatırılan harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,” bentlerinin yazılmasına, karar verilmiştir.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davalı ve Fer"i müdahil Kurum avukatı, davaya konu kararın bozulmasını talep etmiştir.
    V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 3.maddesinin II-A fıkrasının 4958 sayılı Yasa’nın 57. maddesi ile yürürlükten kaldırılmadan önceki halinde; malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları bir işveren emrinde çalışan ve Türk uyruklu olmayan kimselerden Kurumdan yazılı istekte bulunanlar hakkında ve istek tarihinden sonraki aybaşından başlanarak uygulanacağı belirtilmiştir.
    Dosyadaki kayıt ve belgelerden somut olayda, davacının dava konusu edilen dönemde yürürlükte bulunan 506 sayılı Yasanın 3/II-a maddesi gereğince Kuruma yapılmış yazılı bir isteği olmadığı gibi işveren tarafından bildirimi olmadığı için kurumdan yazılı istekte bulunduğu da kabul edilemeyeceğinden, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile karar verilmesi isabetsiz olmuştur.

    Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O hâlde, davalı ve feri müdahil Kurum vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, Üye ..."ün muhalefetine karşı, Başkan ... ile Üyeler ..., ... ve ..."ın oylarıyla ve oyçokluğuyla, 04/11/2019 gününde karar verildi.

    KARŞI OY
    Davacı, davalı işveren nezdinde 01.09.1990 - 01.07.2003 tarihleri arası dönemde geçen çalışma sürelerinin tüm sigorta kollarına tabi olduğunun tespitini istemiş olup, iddiaya konu hizmetin geçtiği dönemlerde yürürlükte olan yasal düzenlemenin uygulanması gerektiği dikkate alındığında, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 79/10 maddesidir. Bu maddedeki “Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıl içerisinde iş mahkemesine başvurarak, alacakları ilâm ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları dikkate alınır.” düzenlemesi uyarınca sözü edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları hususu kurumca tespit edilemeyen sigortalılara mahkemeye başvurarak hizmetlerini ispatlama olanağı getirilmiştir. Çalışılan sürenin belirlenmesi anılan maddeler kapsamında açılacak bir hizmet tespiti davası sonucunda mümkün olabilmektedir.
    Anayasa’nın 12. ve 60. maddelerinde belirlenen sosyal güvenlik hakkının, sosyal hukuk devletinin bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alması yükümlülüğü ile birlikte değerlendirildiğinde, kişiye sıkı sıkıya bağlı dokunulmaz ve vazgeçilemez bir hak olduğu hususu 5510 sayılı Yasanın 92. maddesinde de benzer şekilde tekrar edilmiştir.
    “Sigortalılığın zorunlu oluşu, sona ermesi ve sosyal güvenlik sicil numarası” başlıklı maddede; “Kısa ve uzun vadeli sigorta kapsamındaki kişilerin sigortalı ve genel sağlık sigortalısı olması, genel sağlık sigortası kapsamındaki kişilerin ise genel sağlık sigortalısı olması zorunludur. Bu Kanunda yer alan sigorta hak ve yükümlülüklerini ortadan kaldırmak, azaltmak, vazgeçmek veya başkasına devretmek için sözleşmelere konulan hükümler geçersizdir.
    Sigortalılık, bu Kanunda sayılan sigortalı sayılma şartlarının kaybedilmesi veya ölüm halinde sona erer...”
    Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur.Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
    Yabancı uyruklu kişilerin sigortalı sayılıp sayılmayacakları hususunda ise; yasadaki ve sosyal güvenlik hukuku anlayışındaki değişim süreci de dikkate alınarak daha önceki yasal mevzuat çerçevesinde konu incelenecek olursa;
    4958 sayılı Yasa"nın 57 maddesiyle 06.08.2003 tarihinde yürürlükten kaldırılan Mülga 506 sayılı Yasanın 3. maddesinin II-A fıkrasında; Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olarak bir işveren emrinde çalışan ve Türk uyruklu olmayan kimselerden Kurumdan yazılı istekte bulunanlar hakkında ve istek tarihinden sonraki aybaşından başlanarak 506 sayılı Yasa"ya tabi çalışabilmeleri söz konusu iken, bu yasanın yürürlükten kalktığı tarihten sonra yabancı uyruklu olanların istekleri olup olmadığına bakılmaksızın tüm sigorta kolları kapsamında sigortalı olarak çalışmaları mümkün hale gelmiştir.
    506 sayılı Yasa bakımından; 06.08.2003 tarihinden önce, yabancıların Türkiye’de herhangi bir işveren nezdinde çalışmaları durumunda, kısa vadeli sigorta kollarına tabi tutulmaları esas, uzun vadeli sigorta kollarına tabi olmaları ise istisna olarak öngörülmüş olup, çalışanların kuruma başvuruları ve talepleri halinde uzun vadeli sigorta kollarına tabi olmaları mümkün olabiliyor iken, 06.08.2003 tarihi sonrasında, yabancıların istek veya başvurusu aranmaksızın artık tüm sigorta kollarına tabi olmaları esası getirilmiştir.
    5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun yürürlüğe girdiği 01.10.2008 tarihinden sonraki bir dönem bakımından ise ;Yasanın “sigortalı sayılanlar” başlıklı 4/2-(c) bendinde; “Mütekabiliyet esasına dayalı olarak uluslararası sosyal güvenlik sözleşmesi yapılmış ülke uyruğunda olanlar hariç olmak üzere, yabancı uyruklu kişilerden hizmet akdi ile çalışanlar..” hükmü öngörülmüş olup, yabancı ülke vatandaşı olmak, esasen sosyal sigortalardan yararlanmaya engel bir neden değildir.
    Madde hükmünü, karşılıklılık esasına dayalı uluslararası sosyal güvenlik sözleşmesi yapılmış yabancı ülke vatandaşlarına, hiçbir şekilde Türk sosyal güvenlik sisteminin uygulanamayacağı şeklinde değil, bunlara öncelikle ilgili sosyal güvenlik sözleşmesi hükümlerinin uygulanacağı, burada hüküm yoksa 5510 sayılı Yasa hükümlerinin uygulanacağı şeklinde anlamak gerekir.(Prof. Dr. A. Can Tuncay,/ Prof Dr. Ömer Ekmekçi, Sosyal Güvenlik Hukuku Dersleri,15. Bası, Beta Yayınevi, sh.243; Prof. Dr. Ali Güzel, Prof. Dr. Ali Rıza Okur / Doç. Dr. Nurşen Caniklioğlu, Sosyal Güvenlik Hukuku Dersleri,13. Bası, Beta Yayınevi, sh:107 )
    Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde; açıkça ve münhasıran uzun vadeli sigorta kollarına ilişkin olarak verildiği anlaşılan (kısa vadeli sigorta kollarına tabi olmayı içeren bir kayıt da bulunmayan) 01.09.1990 günlü işe giriş bildirgesinin davacı sigortalı tarafından imza edilmesiyle başvuru şartının gerçekleşmiş olması karşısında Daire çoğunluk görüşüne katılmak mümkün değeldir.
    Belirtilen nedenlerle çoğunluğun aksi yöndeki bozma kararına katılmayıp, anılan değerlendirmelere uygun yaklaşım gösteren Bölge Adliye Mahkemesi Kararının onanması gerektiğini düşünüyorum.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi