14. Hukuk Dairesi 2021/251 E. , 2021/1403 K.
"İçtihat Metni" 14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Asıl davada davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 30.10.2006 tarihinde verilen dilekçeyle satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, birleştirilen davada davacı vekili tarafından davalı aleyhine 10.01.2007 tarihinde verilen dilekçeyle satış vaadi sözleşmesinin iptali talep edilmesi üzerine Dairemizin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; birleştirilen dava ile ilgili bozma hükmü olmadığından hükmün yeniden kurulmasına yer olmadığına, asıl davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair verilen 02.07.2019 tarihli hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı-birleştirilen dava davacısı ve bir kısım davalılar vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 17.11.2020 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı-birleştirilen dava davacısı ve bir kısım davalılar vekili Av. ... ve Av. ... ile karşı taraftan davacı-birleştirilen davada davalı vekili Av. ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlenildi. Duruşmanın bittiği bildirildi. Tayin olunan 17.11.2020 günü mürafaa icrasından sonra dosyada görülen eksiklik nedeniyle evrak mahalline aide edilmiş olup anılan eksikliğin giderilmesinden sonra dosya tekrar Dairemize gönderilmiş olmakla içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, birleştirilen dava sözleşmenin iptali isteğine ilişkindir.
Bir kısım davalılar, satış vaadi sözleşmesinin muvazaalı olduğunu, teminat amaçlı düzenlendiğini, bedelinin ödenmediğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Davalı-davacı ... vekili birleştirilen dava ile, Adana 1. Noterliğinin 17.08.1998 tarihli 16660 yevmiye No"lu satış vaadi sözleşmesinin iptalini istemiştir.
Mahkemece ilk olarak, asıl davanın kısmen kabul ve kısmen reddine, birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir. Davalı-davacı ... ile davalılar ..., ..., .... vekili temyizi üzerine, Dairemizin 27.10.2015 tarihli, 2015/8956-9538 Esas-Karar sayılı ilamıyla hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Davacı vekilinin karar düzeltme talebi ise, Dairemizin 01.11.2016 tarihli, 2016/1005-9058 Esas-Karar sayılı ilamıyla reddedilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılamanın sonucunda, birleştirilen davayla ilgili bozma hükmü olmadığından hükmün yeniden kurulmasına yer olmadığına, asıl davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı-birleştirilen dava davacısı ve bir kısım davalıları vekili temyiz etmiştir.
Hükmün hangi hususları kapsayacağı 6100 sayılı HMK’nun 297. maddesinde belirtilmiştir. Ayrıca hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır, hükmün hedefine ulaşmasını engeller, kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz. Bozma kararı ile ilk hüküm hayatiyetini ve ifa kabiliyetini yitirir.
Bozma kararından sonra bozmaya uyularak verilen hüküm yeni bir hükümdür. Bozmaya uyularak tesis edilen hükmün, tüm istekleri karşılar şekilde yeniden yazılması gerekir. Mahkemece bu husus gözetilmeden, “birleştirilen davayla ilgili bozma hükmü olmadığından hükmün yeniden kurulmasına yer olmadığına” şeklinde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Ayrıca, dava konusu taşınmazlarda imar uygulaması yapılmış olup mahkemece kapalı tapu kayıtları üzerinden karar verilmesi de yerinde değildir.
Kabule göre de, mahkemece 12.06.2014’te yapılan keşif sonrasında bilirkişilerce dava konusu 16 adet taşınmazın dava tarihindeki değeri 35.753.062,2 TL olarak belirlenmiş, davacı tarafından bilirkişi raporuna itiraz edilmemiş ve bu miktar üzerinden 30.10.2014’te tamamlama harcı yatırılmıştır. Dairemizin 27.10.2015 tarihli, 2015/8956-9538 Esas-Karar sayılı bozma ilamında satış bedelinin ödenmediği belirtilerek hüküm bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyulmakla taraflar açısından dava konusu 16 adet taşınmazın dava tarihindeki değerinin 35.753.062,2 TL olduğunun kabulüyle bu bedelin depo edilmesine karar verilmesi gerekirken sonraki tarihlerde yapılan keşifler sonrasında verilen bilirkişi raporları esas alınarak düşük miktarda satış bedelinin depo edilmesine karar verilmesi doğru değildir.
Dava konusu edilen 4632 ada 1 parsel ve 4626 ada 1 parsel sayılı taşınmazlarda davalılar ... ve Turgay Şükrü Yılmaztürk ½’şer olan miras hisselerini 26.09.2003’te ....’a devretmiştir. Sonrasında ...’dan 4632 ada 1 parsel sayılı taşınmazı 12.07.2005’te davalılardan ...’ün, 4626 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 3483/7470 hissesini davalılardan ...’ün, 1330/7470’er hissesini ise davalı ..., ... ve ...’ün 12.07.2005’te satın aldığı görülmektedir. Bu temlik işlemlerinin muvazaalı olduğu kanıtlanamamış olduğundan adı geçen taşınmazlardaki davalılara ait payların da iptaliyle davacı adına tesciline karar verilmesi yerinde değildir.
Davalılardan ...’e ait 4660 ada 1 parsel sayılı taşınmazda 1637/2400 hissesi murisinden intikalen gelmektedir. 643/2400 hissesinin 23.09.2009’da, 1/20 hissesinin ise 02.05.2014’te tapuda yapılan satış işlemiyle adına tescil edildiği gözetilmeden hükümde nasıl hesaplandığı anlaşılamayan nispetteki payın iptaliyle davacı adına tesciline karar verilmesi de doğru görülmemiş, hükmün bu sebeplerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 2.540.00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacı-birleştirilen davada davalısı ...’ten alınarak davalı-birleştirilen davada davacı ... ile davalılar ..., ....ile ...’e verilmesine, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02.03.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.