Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/4667
Karar No: 2019/10740
Karar Tarihi: 18.11.2019

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018/4667 Esas 2019/10740 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2018/4667 E.  ,  2019/10740 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi


    Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan istinaf incelemesi sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen kararın süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    -K A R A R-
    Davacı vekili, davacının taşınmazını 08.06.2011 tarihli sözleşme ile davalı şirkete sattığını, davalı şirket tarafından bakiye borcun ödenmediğini ve hakkında icra takibi başlatıldığını, şirketin dava konusu taşınmazı 24.06.2011 tarihinde davalı ...’e, bu davalı tarafından da 22.07.2011 tarihinde yanında çalışan davalı ...’ya satıldığını, davalı şirketin gayrı resmi sahibi ...’in bu şekilde bir çok kişiyi mağdur ettiğini, davalı ... ve ...’in gayrı resmi ortak ve arkadaş olduklarını belirterek, davalı şirket tarafından mal kaçırma kastı ile yapılan muvazaalı tasarrufların iptalini talep etmiştir.
    Davalı ... vekili, davacının borçluda gerçek bir alacağının bulunmadığını, davacının taşınmazı sattıktan sonra tahliye edeceğine dair tahliye taahhütnamesi imzaladığını, tasarrufu bilen davacının daha sonra tasarrufun iptalini talep edemeyeceğini, takibe dayanak icra dosyasında davalı şirketin aciz halinde olduğunu gösteren bir belgenin bulunmadığını, taşınmaz bedelinin davalı tarafından şirketin gayrı resmi ortağı ...’e ödendiğini ve davaya konu taşınmazın alım satımına ilişkin olarak ... Otomotiv Tur.Nak.İnş.Gıda Sosyal Hiz. Eğitim Güv. Sis. San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından davalı ... adına fatura düzenlendiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
    Diğer davalılar davaya cevap vermemişlerdir.
    ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 09/03/2017 tarih ve 2013/49 e-2017/46 K sayılı davanın reddine dair kararı aleyhine, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuş, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, bu karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre TBK 19. maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davasıdır.
    Muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3. kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. 3. kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesinin önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerekir. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Muvazaaya dayalı iptal davasında ise davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir.
    Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince; “İlk derece mahkemesince, dava ile ilgili tüm delillerin toplandığı, deliller değerlendirilmek suretiyle davacı tarafından ispat edilemeyen davanın reddine karar verildiği, verilen kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu" belirtilerek, davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, ancak tarafların iddia ve savunmaları üzerinde durulmamış, herhangi bir açıklama yapılmamış, deliller tartışılmamış, davacının ileri sürdüğü istinaf sebepleri karşılanmamıştır.
    Anayasa"nın 141. maddesi uyarınca, mahkeme kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerekir. Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. maddesinde de hüküm altına alınmıştır. Sözü edilen anayasal ve kanuni düzenlemeler gereğince, hakimin, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılarak değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kararda göstermesi zorunludur. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır.
    Somut olayda, davalıya ait taşınmazın 09/06/2011 tarihinde davalı ... Otomotiv Tur.Nak.İnş.Gıda Sosyal Hiz. Eğitim Güv. Sis. San. ve Tic. Ltd. Şti."ne 235.000,00 TL bedelle satıldığı, davacı ile taşınmazı satın alan şirket arasında 08/06/2011 tarihli harici taşınmaz satış sözleşmesi yapıldığı ve bu sözleşmenin şirket müdürü ... ile davacı tarafından imzalandığı, sözleşmede taşınmaz değerinin 359.000,00 TL olarak belirlendiği, davacının bu taşınmazda 15/06/2011 tarihinden itibaren 18 ay kiracı olarak oturacağının, kalan 350.000,00 TL satış bedelinin taksitler halinde ödeneceğinin kararlaştırıldığı, davalı şirketin sözleşme gereğince taksitler halinde ödeyeceği satış bedelinden kalan 278.000,00 TL"yi (davacı tanığı eş ...’in; davacı eşim 359.000,00 TL bedelle satmıştı, 9.000,00 TL"si satış tarihinden itibaren 18 aylık bu evde oturma kira bedeli olarak düşüldü, geri kalan 350.000,00 TL satış bedelinden 50.000,00 TL bankaya ipoteğin kaldırılması için ödenip ayrıca eşime 22.000,00 TL elden para ödendi, 278.000,00 TL alacağımız kaldı şeklindeki beyanından) ödemediği gerekçesiyle ... 1. İcra Dairesi"nin 2012/8715 nolu dosyası üzerinden icra takibi yapıldığı, davalı şirket yetkilisi ..."ün ödeme emrini icra kaleminde tebliğ alıp takibin kesinleşmesine muvafakat ettiği, bu beyandan sonra icra dosyasında herhangi bir işlem yapılmadığı, yargılama aşamasında davacı ve davalı tanıklarının dinlenildiği anlaşılmıştır.
    Davacı vekilince, delil olarak, davalı şirket hesapları ve banka kayıtlarına dayanılmış olmasına karşın, davalı şirketin defter ve kayıtları ile banka hesapları üzerinde inceleme (davacı tanığının satış bedelinden 50.000,00 TL"nin ipoteğin kaldırılması için bankaya ödendiği belirtilmekle) ve araştırma da yapılmadığı, yine delil olarak davalılar ve dava dışı ... aleyhine açılan benzer dava dosyalarına dayanıldığı, bu davalardan birine ilişkin Yargıtay 1. Hukuk Dairesi Başkanlığına ait onama ilamının dosyaya sunulduğu, davalı şirketin gayrı resmi ortağı ...’in ceza mahkemesinde zimmet suçundan yargılandığının da belirtildiği anlaşılmaktadır.
    Davalı ..., talimat mahkemesi aracılığıyla alınan beyanında, yerel mahkemenin de kabulünde olan ... Otomotiv Tur.Nak.İnş.Gıda Sosyal Hiz. Eğitim Güv. Sis. San. ve Tic. Ltd. Şti."nin gayrı resmi ortağı ...’den alacağı olduğunu, buna karşılık kendisine dava konusu taşınmaz ile bu taşınmaz dışında ...’in eşi ... adına kayıtlı 2 adet dükkanın devredildiğini belirtmiştir. Bu halde, davalı ... tarafından dava konusu taşınmazın satış bedelinin ödendiğinin kabulü dosya kapsamı ile çelişmektedir.
    Mahkemece yapılacak iş, yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, muvazaa iddiasının her türlü delille ispatının mümkün bulunmasına göre, tanık beyanları da değerlendirilmek, yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgulara göre gerekli inceleme ve araştırmalar da yapılmak suretiyle, muvazaaya dayalı iptal davasının koşullarının oluşup oluşmadığının ayrı ayrı irdelenerek, ortaya çıkacak duruma göre gerekçeli olarak bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu gibi gerekçesiz olarak hüküm tesisi doğru değildir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 6100 sayılı HMK 373/2 maddesi uyarınca dosyanın karar veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 18/11/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi