14. Hukuk Dairesi 2015/15346 E. , 2017/6118 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 19.11.2013 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 16.06.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir.
Davacı, 2517 parsel sayılı taşınmazda ortaklığın giderilmesini talep ve dava etmiştir.
Bir kısım davalılar muhdesat iddiasında bulunarak davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın kabulüne, 2517 parsel sayılı taşınmazdaki ortaklığın tüm muhdesatlar ve şerhlerle birlikte satış yoluyla giderilmesine, satış sonunda elde edilecek bedelin 26.01.2015 havale tarihli inşaat bilirkişi raporunda belirtildiği üzere; toplam satış bedelinin Kargir ev (%10.84), Ahır (%4.90), Samanlık (%2.27) ve Su kuyusu (%0.95) toplamı %18.96"inin muhdesat sahibi davalılara mirasçılık belgesi ve tapu kaydındaki payları oranında ödenmesine, çeşitli yaş ve cinste ağaçlar (%7.42), Tarla (%73.61) toplamı %81.03"unun tapu kaydındaki ve mirasçılık belgesindeki payları oranında tüm paydaşlara dağıtılmasına karar verilmiştir.
Hükmü davalı ... temyiz etmiştir.
Paydaşlığın giderilmesi davaları paylı veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan iki taraflı taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalardır.
Paydaşlığın giderilmesi davasını paydaşlardan biri veya bir kaçı diğer paydaşlara karşı açar. HMUK.nun 569. maddesi hükmü uyarınca davada bütün paydaşların yer alması zorunludur. Paydaşlardan veya ortaklardan birisinin ölmesi halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir.
Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçalar (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği yüzdelik (%...) oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesi de bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır.
Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir.
Somut olayda; davalı ... 2007 doğumlu olup dava dilekçesi ve gerekçeli karar annesi ..."e kendi adına asaleten 2007 doğumlu oğlu ..."e velayeten şerhi ile tebliğ edilmiştir. Çocukları ilgilendiren davalarda çocuk ile, velayet sorumluluğuna sahip kişiler arasında çıkar çatışmasının söz konusu olması halinde, çocuğa bir temsilci atanması gerekir (Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 4. maddesi). Bu durumda, davalı anne ve küçük 2007 doğumlu ... arasında menfaat çatışması bulunduğu nazara alınarak, küçükleri davada temsil etmek üzere kayyım atanması için (TMK m. 426/2) yetkili vesayet makamına ihbarda bulunulması, atanacak temsil kayyımının duruşmaya çağrılması ve taraf teşkili sağlandıktan sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, taraf teşkili sağlanmadan hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
Ayrıca hüküm sonucunun 3. bendinde satış bedelinin hangi oranlarla, hangi davalılara verileceğinin hüküm sonucunda açıkça gösterilmesi gerekirken bilirkişi raporuna atıf yapılarak toplam satış bedelinin Kargir ev (%10.84), Ahır (%4.90), Samanlık (%2.27) ve Su kuyusu (%0.95) toplamı %18.96"inin muhdesat sahibi davalılara veraset ilamı ve tapu kaydındaki payları oranında ödenmesine şeklinde hüküm kurulması da doğru görülmemiş, bu sebeplerle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ..."in temyiz itirazlarının kabulü ile ile hükmün BOZULMASINA, bozma kararının niteliğine göre sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 12.09.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.