20. Hukuk Dairesi 2015/10330 E. , 2017/3204 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili 18.01.2011 tarihli dilekçe ile; müvekkilinin maliki olduğu ... ilçesi, ... 298 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünün kıyıda kaldığı gerekçesiyle bedelsiz olarak hükmen tapusunun iptaline karar verildiğini, tapunun iptal edilmesi sebebiyle zararın oluştuğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutup şimdilik 10.000.-TL tazminatın terkin tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ... tahsiline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır. Daha sonra 11.01.2011 tarihli ıslah dilekçesiyle toplam 185.600.-TL tazminatın terkin tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsilini istemiştir.
Davalı ...; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davanın kabulüne yönelik verilen karar, ... temyizi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 21.05.2012 tarih ve 2012/2742 E. - 2012/5911 K. sayılı kararıyla bozulmuştur.
Bozma kararında özetle; “...... tarafından açılan tapu iptali ve tescil davasının 30.09.1994 tarihinde kesinleştiği, terkin işlemi yapılmadan önce taşınmazın 11.09.1996 tarihinde davacıya satıldığı, 25.03.2008 tarihinde terkin edildiği, davanın süresinde açıldığı, ancak taşınmazın niteliğinin ve değerinin yöntemine uygun şekilde belirlenmediği, bu sebeple yeniden oluşturulacak uzman bilirkişiler marifetiyle davacının gerçek zararının saptanması, sonucuna göre karar verilmesi..." gerektiği belirtilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra davanın kabulüne, 185.600.-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın, 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma hükme yeterli değildir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1969 yılında yapılan kadastro sırasında ... ilçesi, ... 298 parsel sayılı 113.000 m² yüzölçümündeki taşınmazın kumluk arsa niteliği ile dava dışı eski malik ... adına tespit ve tescil edildiği, ... tarafından açılan dava sonucu ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1988/250 E. - 1992/41 K. sayılı kararıyla 11.600 m² yüzölçümlü kesiminin kıyıda kaldığı gerekçesiyle tapu kaydının iptaline karar verildiği, kararın 30.09.1994 tarihinde kesinleştiği, taşınmazın 11.09.1996 tarihinde davacıya satış yoluyla geçtiği, kararın 25.03.2008 tarihinde infazı ile tapuda terkin işleminin yapıldığı, eldeki davanın ise 18.01.2011 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından Devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır (Yargıtay Hukuk
Genel Kurulunun 05.03.2003 gün ve 2003/19-152 E. - 2003/125 K.; 29.09.2010 gün ve 2010/14-386 E. - 2010/427 K.; 15.12.2010 gün ve 2010/13-618 E. - 2010/668 K. sayılı kararı). Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise, tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerledirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir. Dolayısıyla bu tür bir dava, taşınmazların mülkiyetlerinin yitirildiği tarihten sonra açılabileceğinden, mülkiyetin kaybedildiği tarih itibariyle taşınmazların niteliğinin ve değerinin tespit edilmesi gerektiği kuşkusuzdur. Taşınmazın niteliği arazi ise gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
Bakanlar Kurulunun Yargıtay tarafından benimsenen 28.02.1983 gün ve 1983/6122 sayılı kararı uyarınca, belediye veya mücavir alan sınırları içinde kalan taşınmazın arsa niteliğinde olduğunun kabulü için uygulamalı imar planı ile iskan sahası olarak ayrılmış olması esastır. Aynı karar uyarınca imar planında yer almayan bir taşınmazın, arsa sayılabilmesi için değerlendirme tarihi itibariyle, belediye veya mücavir alan sınırları içinde olmakla beraber, belediye hizmetlerinden (Belediyece meskun olduğu için veya meskun hale getirileceği için sunulan yol, su, elektrik, ulaşım, çöp toplama, kanalizasyon, aydınlatma vs.) yararlanması ve meskun yerler arasında yer alması gerekir.
Taşınmaz değerlendirme tarihi itibariyle belediye nazım imar planı içinde ise Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 17.04.1998 gün ve 1996/3-1998/1 sayılı kararı uyarınca, bu plan kapsamına alındığı tarih ve plandaki konumu, altyapı hizmetlerinden yararlanma ve ulaşım olanakları, belediye merkezine uzaklığı, kullanım biçimi itibariyle iskan amacına yönelik yapılaşma olasılıkları da değerlendirilmek üzere araştırılmalıdır.
Mahkemece tapusu iptal edilen taşınmazın arsa olarak belirlenmesi halinde, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak, taşınmazdan ... payının düşülmesinin gerekip gerekmediği belirtilmek, üzerinde bina var ise Bayındırlık Bakanlığı resmi birim fiyatları esas alınarak yıpranma payı düşülmek suretiyle gerçek zararın belirlenmesi gerektiğinden, taraflara, dava konusu taşınmaz ile aynı bölgeden bulunamaması halinde yakın bölgelerden ve değerlendirme tarihinden önce ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer nitelikli ve yüzölçümlü satışları bildirmeleri için olanak tanınması, gerekli görülürse re"sen emsal getirtme yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için konunun uzmanı bilirkişilerden oluşturulacak bilirkişi kurulu vasıtasıyla keşif yapılarak, denetlemeye olanak veren bilimsel verileri içeren rapor alınması, emsal alınan taşınmazlara ilişkin resmi satış akit tablolarının tapu müdürlüğünden getirtilmesi, emsal taşınmazlar ile çekişmeli taşınmaza ait Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerleri, ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden istenip, dava konusu taşınmazın, emsal taşınmazlara göre üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporununda denetlenmesi, dava konusu taşınmazın ve emsal alınan taşınmaz/taşınmazların değerlendirme tarihi itibariyle imar düzenlemesi sonucu oluşmuş imar parselleri olup olmadıkları, imar parseli iseler düzenleme ortaklık payının düşülüp düşülmediğinin, düşülmüş ise oranının belediye başkanlığı imar ve tapu müdürlüklerinden sorulup, emsalin İmar Kanunu uyarınca imar parseli, dava konusu taşınmazın ise imar uygulaması yapılmamış arsa parseli olduğunun belirlenmesi halinde çekişmeli taşınmazın emsalle karşılaştırma sonucu bulunan değerinden düzenleme ortaklık payına karşılık gelecek oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmesi, tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği arazi olarak belirlenir ise arazi niteliğinde bulunan dava konusu taşınmaza yönelik olarak, sulu olup olmadığı, yerleşim alanlarına uzaklığı iklim şartları, arazinin toprak ve topoğrafik yapısı ve bölgesindeki konumu gözetilerek oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla çevrede yetiştirilen ürünlerin münavebesi, dekar başına ortalama verim, toptan satış fiyatı ve üretim maliyeti resmî verileri ilçe tarım müdürlüğünden getirtilmek suretiyle, taşınmaz üzerinde meyve ağaçları varsa ağaçların cinsleri de dikkate alınmak
suretiyle elde edilen verilere uygun biçimde değerlendirme yapılarak tapu kapsamındaki taşınmazların değeri, mülkiyetin kaybedildiği değerlendirme tarihine göre hesaplanmalı, taşınmazın varsa mütemmim cüzleri, muhdesat ve sökülemeyen teferruatlarının değerleri bayındırlık birim fiyatları ve yıpranma oranları gözetilerek değerleme tarihine göre tespit ettirilmeli, bu şekilde tapusu iptal edilen taşınmazların zemin değeri, üzerindeki mütemmim cüz, muhdesat ve sökülemeyen teferruatları esas alınarak, tapu sahiplerinin oluşan gerçek zararlarının saptanması gerekmektedir.
Somut olaya gelince kıyılar özel mülkiyete konu olamayacak ise de genel arazi kadastrosu sırasında çekişmeli taşınmaz hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlenerek tapu kütüğünün gerçek kişi adına oluşturulduğu, ... tarafından açılan dava sonucu ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1988/250 E. - 1992/41 K. sayılı ilamıyla 11.600 m² yüzölçümlü kesiminin kıyıda kaldığı gerekçesiyle tapu kaydının iptaline karar verildiği, 30.09.1994 tarihinde kesinleştiği, 11.09.1996 tarihinde davacıya satış yoluyla geçtiği, 25.03.2008 tarihinde tapuda terkin işleminin yapıldığı, bu şekilde tapu sicilinin hatalı olarak tutulduğundan, TMK"nın 1007. maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacının gerçek zararının karşılanması gerektiği kuşkusuzdur. Taşınmazı tapu iptal kararının kesinleştiği tarihten sonra, ancak infaz edilmeden önce satın alan davacının zararı, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1988/250 E. - 1992/41 K. sayılı kararının infaz edildiği 25.03.2008 tarihinde oluşmuş olup, mahkemece bu tarih itibariyle taşınmazın niteliği ile değerinin belirlenmesi gerekmektedir.
Nevar ki; hükme dayanak yapılmayan 14.10.2013 tarihli bir emlak bilirkişi bir inşaat bilirkişi tarafından ortak düzenlenen 14.10.2013 raporda; çekişmeli taşınmazın tapuda kumluk arsa niteliği ile kayıtlı olduğu, ... Tatil Köyüne 610 metre mesafede bulunduğu, yazlık yapılaşmanın olduğu alan içinde meskun mahalde kaldığından arsa niteliğinde olduğu belirtilerek emsal incelemesi ve endeks uygulaması yapılmak suretiyle dava tarihindeki değeri belirlenmiş, hükme dayanak yapılan iki ziraat bilirkişi tarafından düzenlenen raporda ise çekişmeli taşınmazın Büyükşehir belediye sınırları içinde kalmakla birlikte yol, su, elektrik, kanalizasyon hizmetlerinden faydalanmadığı, meskun saha dışında kaldığı, tarla niteliğinde olduğu belirtilerek tarımsal gelir metodunu göre dava tarihindeki değeri tespit edilmiştir.
Bu durumda, davaya konu taşınmazın niteliğinin ve değerinin yöntemine uygun şekilde tespit edildiği söylenemez.
Hal böyle olunca, çekişmeli taşınmazın tapu iptali ve tescil davasında verilen kararın infazının yapıldığı ve terkinin gerçekleşmesi ile davacı zararının meydana geldiği 25.03.2008 tarihi itibariyle yukarıda açıklanan Bakanlar Kurulu kararı ve Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kurulu kararı çerçevesinde arsa vasfında olup olmadığı yeniden araştırılmalı, taşınmazın bu ilkelere göre arsa niteliğinde olduğunun belirlenmesi halinde emsal incelemesi ve kıyaslaması yöntemiyle, arazi niteliğinde olduğunun saptanması halinde ise tarımsal gelir metoduna göre 25.03.2008 tarihindeki gerçek değeri tespit edilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik araştırma, inceleme ve yetersiz bilirkişi raporlarına dayanılarak hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 13.04.2017 günü oy birliğiyle karar verildi.