19. Hukuk Dairesi 2016/2500 E. , 2016/10140 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul,kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davalı banka ile dava dışı ... arasında 20/12/2010 tarihinde düzenlenen 300.000 TL lık genel kredi sözleşmesini , müvekkilinin müşterek ve müteselsil kefil olarak imzaladığını, yine bu kredi sözleşmesi ekinde kredi teminatı olarak alınan 10/12/2010 keşide tarihli ödeme günü belirli olmayan 400.000 TL lik bonoyu müşterek ve müteselsil kefil olarak imzaladığını , bu kredi sözleşmesi ile ilgili herhangi bir borcun kalmadığını, daha sonra belirtilen dava dışı asıl kredi borçlusu şirketin davalı bankadan 19/03/2013 tarihli 300.000 TL lik genel kredi sözleşmesi ve kredi sözleşmesi ekinde kredi teminatı olarak 19.03.2013 tarihli 300.000 TL genel kredi sözleşmesi kullandırıldığını, bu krediye şirket müdürü ve bir şirket ortağını müşterek ve müteselsil kefil olarak imza attıklarını, ancak sözleşme ve kredinin teminatı olarak alının bonoda müvekkili davacının imzasının bulunmadığını, kredi taksitlerinde aksam olması üzerine davalı bankaca davacı müvekkiline bildirim yapılıp, 18/05/2014 tarihli yazı ile borç miktarının 156.854,74 TL olarak bildirildiğini, bu bildirimden sonra müvekkilinin sehven 23/05/2014 tarihinde Nisan ayı taksiti olarak 6.606,84 TL , Mayıs ayı taksiti olarak 6.539,82 TL olmak üzere toplam 13.146,66TL ödeme yaptığını, müvekkilinin daha sonra şirket müdürü ..."e ulaştığını ve söz konusu yazıda belirtilen borcun kendisinin kefil olarak imzalamadığı krediden kaynakladığını öğrendiğini, davacının kefil olarak imzalamadığı 19/03/2013 tarihli genel kredi sözleşmesi ve kefil olarak imzaladığını, ancak karşılığında hiçbir borcu bulunmadığını iddia ettiği 10/12/2010 tarihli genel kredi sözleşmesi ve bu kredi sözleşmesi ekinde kredi teminatı olarak alınan 10/12/2010 keşide tarihli 400.000 TL lik bono sebebiyle davalı bankaya borçlu olmadığının tespitini ve müvekkilinin borçlu olmadığı halde sehven ödediğini ileri sürdüğü 13.146,66TL nin davalı bankadan ödeme gününden itibaren ticari faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, asıl kredi borçlusu şirket ile müvekkili arasında imzalanan ve davacının müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak yer aldığı 10/12/2010 tarihli 300.000,0-TL bedelli Genel Kredi Sözleşmesi"nden doğan kredi borcunun yapılandırılması için 19/03/2013 tarihli 300.000 TL lik genel kredi sözleşmesi yapıldığını,dolayısıyla yeni bir krediden doğan borcun söz konusu olmadığını,kredi borcunun kaynağının ilk genel kredi sözleşmesi olduğunu ve davacının müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak borçtan sorumlu belirterek, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, 19/03/2013 tarihinde imzalanan genel kredi sözleşmesinde ve bu sözleşmenin teminatı olarak alınan bonoda davacının kefil olarak imzasının bulunmadığı, 19/03/2013 tarihinde imzalanan kredi sözleşmesi kapsamında davacıya 195.000,00TL lik aylık eşit taksitli kullandırılan ticari kredinin yeni bir kredi kullandırımı olduğu, 10/12/2010 tarihli kredinin yapılandırılmasına ilişkin olmadığı, davalı vekilinin bu iddiasını doğrulayacak sözleşmelerde herhangi bir hüküm bulunmadığı, her bir kredi sözleşmesinin ayrı ayrı değerlendirilerek hangi kredi sözleşmesinden dolayı kredi verilmiş ise ödemelerin de ilgili kredi sözleşmesini imzalayan asıl borçlu ve kefillerden talep edilebileceği, davalı bankanın bildirimi üzerine davacının yapmak zorunda kaldığı ödemelerin 1903/2013 tarihli kredi sözleşmesinden kaynaklanmakta olup davacının bu sözleşmede ve bu sözleşmenin teminatı olarak verilen bonoda imzasının olmaması nedeniyle bu kredi sözleşmesine istinaden yapılmak zorunda kalınan ödemelerin davalıdan istirdadına, kalan borç yönünden ise davacının borçlu olmadığı, dava konusunun davacının imzası olmayan 19/03/2013 tarihli kredi sözleşmesinden ve bu sözleşmeye istinaden dava dışı şirkete kullandırılan krediden kaynaklandığı sonucuna varıldığı davacıya gönderilen "bireysel kredi ödeme planı"nda taksit miktarları Nisan ayından itibaren 6.532,81TL olup, davacının ödeme gününü geçirmesi nedeniyle taksit ödemelerinde gecikme faizinin alındığı, oysa ki sadece ödenen asıl taksit miktarlarının davalıdan istenebileceği, taksitlerin geç yatırılması nedeniyle ödemek zorunda kaldığı gecikme faizlerinin talep edilemeyeceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince tarafından temyiz edilmiştir.
Dava menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir.Davacı,davalı banka tarafından ihtarname yolu ile istenenen 156.868,74 TL"den ve verilen 400.000 TL tutarlı bonodan dolayı borçlu bulunmadığının tespitine ilişkindir.Toplam dava değeri de buna göre 556.868,70 TL"dir.Davacı ise dava değerini 156.868,70 TL olarak göstermiş, harcı da bu miktar üzerinden yatırmıştır.Mahkemece eksik yatırılan harç tamamlattırılmadan yargılamaya devam edilerek karar verilmesi doğru olmamıştır.Harçlar Kanunu"nun 32.maddesi uyarınca eksik harç tamamlanmadıkça yargılamaya devam edilemez.Bu durumda Mahkemece ,davacıya eksik harcı tamamlatmak üzere kesin süre verilip,harcın tamamlanması halinde yargılamaya devam edilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış,bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,istek halinde peşin harcın iadesine, 06/06/2016 günü oy birliği ile karar verildi.