
Esas No: 2011/10-769
Karar No: 2012/107
Karar Tarihi: 29.02.2012
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2011/10-769 Esas 2012/107 Karar Sayılı İlamı
- TARIM BAĞ-KUR SİGORTALILIĞININ TESPİTİ
- TARIMDA KENDİ ADINA VE HESABINA ÇALIŞANLAR SOSYAL SİGORTALAR KANUNU(MÜLGA) (2926) Madde 2
- TARIMDA KENDİ ADINA VE HESABINA ÇALIŞANLAR SOSYAL SİGORTALAR KANUNU(MÜLGA) (2926) Madde 3
- TARIMDA KENDİ ADINA VE HESABINA ÇALIŞANLAR SOSYAL SİGORTALAR KANUNU(MÜLGA) (2926) Madde 5
- TARIMDA KENDİ ADINA VE HESABINA ÇALIŞANLAR SOSYAL SİGORTALAR KANUNU(MÜLGA) (2926) Madde 6
- TARIMDA KENDİ ADINA VE HESABINA ÇALIŞANLAR SOSYAL SİGORTALAR KANUNU(MÜLGA) (2926) Madde 9
- TARIMDA KENDİ ADINA VE HESABINA ÇALIŞANLAR SOSYAL SİGORTALAR KANUNU(MÜLGA) (2926) Madde 10
- TARIMDA KENDİ ADINA VE HESABINA ÇALIŞANLAR SOSYAL SİGORTALAR KANUNU(MÜLGA) (2926) Madde 36
- SOSYAL SİGORTALAR KANUNU(MÜLGA) (506) Madde 79
- GELİR VERGİSİ KANUNU (193) Madde 52
- GELİR VERGİSİ KANUNU (193) Madde 53
- GELİR VERGİSİ KANUNU (193) Madde 94
- VERGİ USUL KANUNU (213) Madde 11
- SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNU (5510) Madde 86
- SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNU (5510) Geçici Madde 7
"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki “tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Samsun 2. İş Mahkemesince davanın kısmen kabul ve reddine dair verilen 15.04.2010 gün ve 2009/733 E., 2010/223 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 11.10.2010 gün ve 7252/13145 E., K. sayılı ilamı ile,
(“...Mahkemenin uyma kararı verdiği Dairemizin bozma ilamında ayrıntıları açıklandığı üzere; 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 7. maddesi uyarınca davanın yasal dayanağı olan 2926 sayılı Kanunun; 2. maddesine göre, Kanunla veya kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdiyle bağlı olmaksızın 3. maddenin (b) bendinde tanımlanan tarımsal faaliyetlerde bulunanlar, bu Kanuna göre sigortalı sayılırlar. 3. maddenin (b) bendinde, Kendi mülkünde, ortaklık veya kiralamak suretiyle başkalarının mülkünde, kamuya mahsus mahallerde ekim dikim, bakım, üretim, yetiştirme ve ıslah yollarıyla veya doğrudan doğruya tabiattan istifade etmek suretiyle bitki, orman, hayvan ve su ürünlerinin üretimini, avlanmasını, avcılar ve yetiştiriciler tarafından muhafazasını, taşınmasını sağlayanları veya bu ürünlerden sair bir şekilde faydalanmak suretiyle kendi adına ve hesabına faaliyette bulunanların, tarımsal faaliyette bulundukları düzenlemesine yer verilmiştir. 5. maddesinde, Kanunda öngörülen süre içinde kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren başlayacağı; 9. maddesinde, bu Kanun kapsamında sigortalı sayılanların sigortalılıklarının başladığı tarihten itibaren üç ay içinde Kuruma kayıt ve tescillerini yaptırmayanların tescil işlemlerinin Kurumca resen yapılacağı düzenlenmiştir. Bu çerçevede, anılan Kanunun 36. maddesi gereği olarak da, Kurumun prim alacaklarını Bakanlar Kurulu kararıyla ürün bedellerinden tevkif suretiyle tahsili olanaklı kılınmıştır. İşte bu bağlamda, sigorta primlerinin ürün bedellerinden Bağ-Kur adına tevkif suretiyle tahsili halinde, kişinin, yukarıda izah edilen 5. maddede yer alan anlamda tescil işleminin bu tevkifat tarihinde gerçekleştiğinin ve 3. maddede belirtilen tarımsal faaliyetin sürdürüldüğü sürede sigortalı olarak kabul edilmesi, anılan yasal düzenlemelerin lafzına ve ruhuna uygun olacaktır. 3. madde hükmünde belirtilen tarımsal faaliyetin sürdürüldüğü süre hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak şekilde araştırılıp belirlenmelidir. Bu bağlamda, 2926 sayılı Kanun kapsamında kendi adına ve hesabına tarımsal faaliyetin sürdüğünün karinesi, valilik, kaymakamlık, özel idare, belediye, muhtarlık ve nüfus idareleri kayıtlarıyla, diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, kanunla kurulu meslek kuruluşlarının, 1581 sayılı Kanuna göre kurulan tarım satış kooperatifleri ve birliklerinin, 1163 sayılı Kooperatifler Kanununa göre kurulan Pancar ve Ekicileri İstihsal Kooperatifleri ile Birliği, Türkiye Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi ve tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan millî bankaların kayıtlarıdır.
Öte yandan, sigortalılığın sona ermesini düzenleyen 6. maddede, bu kanuna göre sigortalı sayılanlardan, diğer sosyal güvenlik kuruluşları kapsamına tabi bir işte çalışanların, çalışmaya başladıkları tarihten bir gün önce sigortalılıklarının sona ereceği düzenlenmiştir. Ancak, 5. maddede yerini bulduğu üzere sigortalılığın zorunlu oluşu ve kapsama dahil bulunmak koşuluyla sigortalı olmak hak ve yükümünden vazgeçilemeyeceği gibi kaçınılamayacağı olgusu ile 9. maddede yer alan Kurumun resen tescil yükümü birlikte gözetildiğinde; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 14.02.2007 gün ve 2007/21-73-71 sayılı kararında ayrıntıları açıklandığı üzere; diğer sosyal güvenlik kuruluşları kapsamına tabi zorunlu sigortalılığın makul kabul edilebilecek süreden daha az olması halinde; anılan sigortalılığın bitiminde 2926 sayılı Kanun çerçevesinde tarımsal faaliyete yeniden başlanarak devam edilmesi durumunda, davalı Kurumun sonradan gerçekleşen bu tarımsal faaliyete değer vermesi zorunlu olup; diğer sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi zorunlu sigortalılığın makul kabul edilebilecek süreyi aşmış olması halinde ise, yeniden 2926 sayılı Kanun kapsamında sigortalılığın kabulü için; bu sigortalılık kapsamında tescil talebi, prim ödenmesi ya da ürün teslimatında prim tevkifatı yapılması halinde; talep, prim ödeme veya (özel kuruluş yapmışsa primin Kuruma intikal etmesi şartıyla) tevkifat tarihini takip eden ay başından geçerli olmak üzere yeniden 2926 sayılı Kanun kapsamında sigortalılığın başlatılması mümkün olabilecektir.
Dosyadaki bilgi ve belgelere göre somut olayda; Tekel"e teslim ettiği tütün ürünü bedelinden 18.05.1994 tarihinde yapılan prim tevkifatı nedeniyle 01.06.1994 – 31.12.1994 tarihleri arasında 2926 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olarak kabul edilen davacının, 20.11.1995 – 29.02.1996 tarihleri arasında 50 gün 506 sayılı Kanun kapsamındaki sigortalılığı gözetildiğinde; 2926 sayılı Kanunun 3/b, 6, 10 ve 36. maddeleri çerçevesinde dava konusu döneme ilişkin olarak kesintisiz olarak devam etmesi gereken kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyetinin varlığının kanıtlanamadığının belirgin olması karşısında, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir....)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, tarım Bağ- Kur sigortalılığının tespiti istemine ilişkindir.
Davacı vekili, 506 sayılı Kanun kapsamındaki çalışmaları dışında ürün bedelinden yapılan tevkifat nedeniyle 01.01.1995- 31.12.2001 tarihleri arasında 2926 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davacının 2926 sayılı Yasaya tabi olarak mecburi tarım sigortalısı olma yönünde bir başvurusu ve prim ödemesi bulunmadığından dolayı davanın reddini savunmuştur.
Yerel Mahkemece, davacının 01.01.1995- 31.12.2001 tarihleri arasında 506 sayılı Kanun kapsamındaki 1995 yılı 3. dönemde 25 gün ve 1996 yılı 1. dönemde 25 gün SSK"lı hizmetleri haricinde zorunlu tarım Bağ- Kur sigortalısı olduğunun tespitine, karar verilmiştir. Hükmün davalı taraf vekilinin temyizi üzerine, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde yazılı gerekçeyle bozulmuştur.
Yerel mahkemece davacının tarımsal faaliyetinin daha önce ve SSK"lı hizmetleri sonrasında kesintiye uğramadan ihtilafa konu dönem içinde devam ettiği, 50 günlük SSK’da geçen hizmetin tarımsal faaliyeti kesintiye uğratmadığı kabul edilerek direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararını, davalı vekili temyize getirmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacının dava konusu dönem içerisinde 20.11.1995- 29.02.1996 tarihleri arasında 50 gün 506 sayılı Kanun kapsamında sigortalılığının bulunması karşısında kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyetinin kesintisiz olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davanın yasal dayanağı, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun geçici 7. maddesi delaletiyle mülga 2926 sayılı Kanunun 2, 3, 6, 9 ve 10. maddeleridir.
2926 sayılı Kanunun 2. maddesinde, Kanunla veya kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdiyle bağlı olmaksızın, 3. maddenin (b) bendinde tanımlanan tarımsal faaliyette bulunanların Tarım Bağ-Kur sigortalısı sayılacakları belirtilmiştir.
Anılan Kanunun 3. maddesinin (b) bendinde "Tarımsal faaliyette bulunanlar; kendi mülkünde, ortaklık veya kiralamak suretiyle başkalarının mülkünde, kamuya mahsus mahallerde ekim dikim, bakım, üretim, yetiştirme ve ıslah yollarıyla veya doğrudan doğruya tabiattan istifade etmek suretiyle bitki, orman, hayvan ve su ürünlerinin üretimini, avlanmasını, avcılar ve yetiştiriciler tarafından muhafazasını, taşınmasını sağlayanlar veya bu ürünlerden sair bir şekilde faydalanmak suretiyle kendi adına ve hesabına faaliyette bulunanlar" olarak tanımlanmış, 5. maddesinde, sigortalı olmanın zorunlu olduğu, sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçilemeyeceği ve kaçınılamayacağı, 6. maddesinde ise, diğer sosyal güvenlik kuruluşları kapsamına tabi bir işte çalışanların, çalışmaya başladıkları tarihten bir gün önce, sigortalılıklarının sona ereceği hüküm altına alınmıştır. Ayrıca aynı Kanunun 9. maddesi Kuruma re"sen tescil yükümlülüğü yüklemiştir.
Anılan Kanunun 10. maddesine göre ise, kayıt ve tescil işlemlerinde valilik, kaymakamlık, özel idare, belediye, muhtarlık ve nüfus idareleri kayıtları ile, diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, kanunla kurulu meslek kuruluşlarının, tarım satış kooperatifleri ve birliklerinin T. Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi ve tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan milli bankaların kayıtlarının esas alınacağı bildirilmiştir. Bu kayıtların tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmanın yasal karinesi olduğunun kabulü gerekir.
Tarım Bağ-Kur sigortalılığının yasal dayanağını oluşturan 2926 sayılı Kanunda, bildirimsiz kalan sigortalılar için 506 sayılı Kanunun 79 ve 5510 sayılı Kanunun 86. maddesinde öngörülen "hizmet tespiti" davasına koşut bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Anılan düzenlemede, kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takiben başlayacağının hükme bağlanmış olması karşısında, kayıt ve tescil ya da tescil yerine geçen iradi prim ödemesi veya prim tevkifatı öncesine isabet eden tarımsal faaliyet ve buna dayalı "Tarım Bağ-Kur sigortalılığının tespiti" söz konusu olamayacaktır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.05.2011 gün ve 2011/10-230-319 E., K. sayılı kararında da açıkça belirtildiği üzere davacının tarımsal faaliyetinin kesintisiz sürüp sürmediğinin tespiti için mahkemece;çekişmeli dönemde davacının nerede oturduğu; Nüfus Müdürlüğü, İlçe Seçim Kurulu Başkanlığı ve Muhtarlık kayıtları esas alınarak belirlenmeli; dönem içinde Ziraat Bankası, Kooperatif veya Birlikler aracılığıyla "Tarımsal Amaçlı Kredi" kullanıp kullanmadığı araştırılmalı; dönem içinde ürün teslimatından dolayı prim kesintisi yapılıp yapılmadığı veya sigortalılık iradesini ortaya koyacak şekilde prim ödemesinin bulunup bulunmadığı araştırılmalı; 25.04.2006 gün 26149 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 5488 sayılı Tarım Kanunun 19. maddesi uyarınca Çiftçi Kayıt Sistemine dahil edilerek doğrudan gelir desteği alıp almadığı ve bu bağlamda davacının hangi ürünleri ekerek bunları nerelere sattığı, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunun "zirai kazanç, zirai faaliyet, zirai işletme, çiftçi ve mahsulün tarifi" başlıklı 52, "zirai kazançta vergileme" başlıklı 53, ve "vergi tevkifalı" başlıklı 94 vd. maddeleri ile 213 Vergi Usul Kanununun "vergi kesenlerin sorumluluğu" başlıklı 11. maddesi kapsamında zirai kazançlarından dolayı vergi ödeyip ödemedikleri araştırılmalıdır.
Konu ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.12.2010 gün ve 2010/10-580-647 E., K. sayılı kararında da açıkça belirtildiği üzere "Tevkifat yapma ve kurum hesaplarına aktarma yükümü, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunun 94/11. maddesinde öngörülen çiftçilerden satın alınan zirai mahsuller için yapılan ödemelerden gelir vergisine mahsuben tevkifat yapma yükümüne paralel olarak getirilmiştir. Bakanlar Kurulu Kararı kapsamındaki gerçek ve tüzel kişiler, tarımsal faaliyette bulunan bu kişilerden satın aldıkları ürün bedellerinden tevkifat yapmakla yükümlüdürler." Tevkifat suretiyle vergilendirilen çiftçiler yaptıkları satış ve hizmetleri dolayısıyla müstahsil makbuzu almak ve saklamak zorundadırlar.
Tarımsal faaliyeti kapsamında ilaç, gübre ve sulama parası ödeyip ödemediği, varsa bunların fatura ve belgelerinin nelerden ibaret olduğu, Ziraat Odası, Kooperatif veya Birliklere üyeliği varsa bu kuruluşlara düzenli bir şekilde aidat ödeyip ödemediği araştırılmalı, tarımsal faaliyete elverişli tapulu taşınmazının bulunup bulunmadığı, tarımsal faaliyetin taşınmaz kiralanması yoluyla gerçekleştirildiğinin savunulması halinde; taşınmazların, kimden hangi yıllar için kiralandığı, kiracının; kiralama yoluyla faaliyetini yürütmeye elverişli alet ve edavatının bulunup bulunmadığı araştırılmalı; traktörünün bulunduğunun ileri sürülmesi halinde, traktörün hangi tarihte salın alınıp ilgilisi adına trafiğe tescil edildiğini gösteren fatura ve trafik tescil belgesi celp edilmeli; hayvan yetiştiriciliği bulunduğunun ileri sürüldüğü hallerde, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 01.06.2011 gün ve 2011/10-306-365 E., K. sayılı kararında da belirtildiği üzere 16.05.1986 tarihinde yürürlüğe giren 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanununun 22. maddesi kapsamında hayvanlarına ilişkin menşe şehadetnamesinin bulunup bulunmadığı tespit edilerek, büyük ve küçükbaş hayvanlarına ilişkin istatistik bilgileri ve bu hayvanlara ilişkin yapılması zorunlu bulunan periyodik aşılara ilişkin bilgiler İlçe Tarım Müdürlüklerinden sorulmalı, köy muhtarı ve ihtiyar heyeti üyeleri gibi tarımsal faaliyetin varlığını yakından bilebilecek durumdaki tanıklar dinlenilerek sigortalılık olgusunun varlığı hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulduktan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Ayrıca 2926 sayılı Kanunun 6. maddesinde tarım sigortalılığını sona erdiren nedenlere yer verilmiştir. Buna göre; diğer sosyal güvenlik kuruluşları kapsamına tabi bir işte çalışanların çalışmaya başladıkları tarihten bir gün önce sigortalılıkları sona erecektir. Sigortalılık niteliğini yitirenlerin tarım sigortalılığının yeniden başlaması için tescil veya tescil yerine geçen iradi prim ödemesi ya da prim tevkifatı yapılması gerekmekte olup, belirtilen durumlar dışında, kendiliğinden Kanun kapsamına alınmayacakları, Tarım Bağ-Kur sigortalılığın –bir diğer sosyal güvenlik kuruluşu kapsamından çıkmaları ile- yeniden başlayıp devam etmeyeceği dikkate alınmalıdır.
Ne var ki, başka bir sosyal güvenlik kanunu kapsamında geçen ve tarım sigortalılık iradesini ortadan kaldırmayan “makul” bir süre çalışmanın Tarım Bağ-Kur sigortalılığını sona erdirmeyeceği, yeniden tescil koşulu aranmaksızın sigortalılığın devam edeceğinin kabulü sosyal güvenlik hukukunun amaçlarına uygun düşecektir (Hukuk Genel Kurulu’nun 14.02.2007 gün ve 2007/21-73-71 E., K.; 03.10.2007 gün ve 2007/10-658-718 E., K. sayılı ilamları).
Somut olayın açıklanan ilkeler çerçevesinde değerlendirilmesine gelince:
Davacı tarafından 506 sayılı Kanun kapsamındaki çalışmaları dışlanarak 01.01.1995- 31.12.2001 tarihleri arasında 2926 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Tespiti talep edilen dönem içerisinde iki dönem halinde 25’er gün 506 sayılı SSK kapsamında sigortalılığı bulunan davacının, yargılama sırasında 3049 m2 fındık bahçesi, 1452 m2 fındık bahçesi, 7086 m2 kargir ev ve fındık bahçesi niteliğindeki taşınmazlar kadastro sonucu tespit edilerek adına tapuya tescilinin yapıldığı; Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Tekkeköy İlçe Tarım Müdürlüğünce 24.06.1993 tarihinde davacı adına düzenlenmiş “fındık üretici belgesi”nin bulunduğu; yine tespiti istenilen dönem içerisinde davacı adına kayıtlı hayvanların bulunduğu ve bu hayvanlardan 1 adedinin geliş tarihinin 01.01.2000, 3 adedinin de geliş tarihinin 01.01.2001 tarihi olduğu; davacı adına T. Ziraat Odası tarafından 24.01.1996 tarihinde düzenlenmiş “çiftçilik belgesi”nin bulunduğu; 1993- 94 ürün yılında davacı tarafından TEKEL"e 18.05.1994 tarihinde ürün satışı yapılarak 83.269 TL Bağ-Kur prim kesintisi yapıldığı; davacının köylüsü ve muhtar olan tanıkların davacının köyde uzun yıllardır çiftçilik yaptığını, tütün, buğday, fındık gibi ürünler ektiğini beyan ettikleri belirgindir.
Diğer taraftan davacının tespiti istenilen dönemde tarımsal faaliyet için adına düzenlenmiş fatura ve ürün teslimi konusunda kesilmiş müstahsil makbuzu, kooperatif üyeliği, doğrudan gelir desteği ve T. Samsun Yaprak Tütün İşletme Müdürlüğü’nde kaydının bulunmadığı; hayvan yetiştiriciliği için düzenlenen “işletme tescil belgesi”nin 30.03.2010 tarihinde düzenlendiği, tarımsal amaçlı kredi kullanmadığı da anlaşılmaktadır.
Yukarıda belirtilen maddi ve yasal olgular gözetildiğinde; davacının Tarım Bağ-Kur sigortalılığı başka bir sosyal güvenlik kuruluşunda çalışmaya başlaması ile sona ermiştir.
Diğer sosyal güvenlik kuruluşunda geçen çalışma süresinin makul süreyi aşar nitelikte bulunması, yeniden tescil ya da iradi prim ödemesi veya prim tevkifatının bulunmadığı anlaşılmakla, davacının çekişmeli olan (01.01.1995- 31.12.2001) döneminde tarımsal faaliyeti kanıtlanamadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davacının tespiti istenilen bu dönemde Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmesi isabetsiz olup, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 29.02.2012 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.