14. Hukuk Dairesi 2015/4820 E. , 2017/6080 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı tarafından, davalılar aleyhine 06.02.2008 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı kurulması talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 25.12.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, geçit hakkı kurulması istemine ilişkindir.
Davacı vekili,... İli,... İlçesi,... Köyü 1572 parsel sayılı bağın maliki olduğunu, şimdiye kadar 1568 parsel ve 116 parsel sayılı taşınmazları kullanarak bağına girip çıktığını ancak artık bu tarla komşularının geçişine izin vermediklerini ileri sürerek mahkemece belirlenecek tazminat karşılığında bu parsellerden geçit hakkı tesis edilmesini talep etmiştir.
Davalı ... ve ... vekili; davacının taşınmazının kuzeydoğu yönünde taşlık olarak görünen arazi üzerinde halen kullanılan yolun mevcut olup davacının buraya masraf yapmak istemediğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile 3660 ve 1569 sayılı parsellerden geçit hakkı tesisine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ... temyiz etmiştir.
Ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine "mutlak geçit ihtiyacı" veya "geçit yoksunluğu", ikincisine de "nispi geçit ihtiyacı" ya da "geçit yetersizliği" denilmektedir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Bu bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin belirlenmesinden sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
Somut olayda; davacı tarafın 27.10.2014 tarihinde 03.07.2008 tarihli ziraat bilirkişisi raporunda belirtilen 804 TL bedeli depo ettiği görülmekle, yukarıda açıklandığı üzere bedelin belirlenmesi ile karar tarihi arasında uzun bir sürenin geçtiği, mahkemece karar tarihine yakın bir zamanda değer tespiti yapılması gerekirken eski rapordaki bedel depo ettirilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenler ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 12.09.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.