Abaküs Yazılım
12. Ceza Dairesi
Esas No: 2018/8594
Karar No: 2019/9181
Karar Tarihi: 23.09.2019

Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2018/8594 Esas 2019/9181 Karar Sayılı İlamı

12. Ceza Dairesi         2018/8594 E.  ,  2019/9181 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Sulh Ceza Hakimliği

    Taksirle ölüme neden olma suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda Keşan Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 18/01/2018 tarihli ve 2017/3262 soruşturma, 2018/163 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin mercii Edirne Sulh Ceza Hâkimliğinin 17/06/2018 tarihli ve 2018/2321 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
    Dosya kapsamına göre,
    55271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 160. maddesinde yer alan “Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” şeklindeki düzenleme karşısında, Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmak zorunda olduğu, somut olayda şüphelinin sevk ve idaresindeki aracıyla D-550/02 devlet karayolunda seyir halindeyken, yolun karşısına geçmek isteyen yaya Yılmaz Demir’e çarpması sonucu ölümüne neden olduğu, soruşturma kapsamında yapılan ölü muayenesi sonucunda kesin ölümün kafa travmasına bağlı olduğu, bilâ tarihli bilirkişi raporunda müteveffanın aslî kusurlu olduğu ve şüphelinin de kusurunun bulunmadığının belirtildiği, bu kapsamda müteveffanın ölümünde kendisi dışında bir kimsenin kusurunun bulunmadığından bahisle Keşan Cumhuriyet Başsavcılığınca kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği anlaşılmış ise de, Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 05/09/2013 tarihli ve 2012/19402, esas, 2013/19286 karar sayılı ilâmında da belirtildiği üzere taksirle işlenen suçlardan dolayı kusurluluk değerlendirmesinin ancak mahkeme hâkimi tarafından yapılabileceği, kusurun belirlenmesi normatif bir değerlendirmeyle mümkün olmakla birlikte, konunun teknik bilgiyi gerektirmesi, hâkimin hukuk bilgisiyle sorunu çözemeyeceği durumlarda, bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiğinde dahi, bilirkişinin inceleme yetkisi kusurlulukla ilgili olmayıp, işin tekniği ve norma aykırı davranışın belirlenmesi ile sınırlı olacağı, bilirkişi raporlarının mahkemeyi bağlayıcı değil, delilleri değerlendirme vasıtalarından biri olduğu, mahkemelerin gerekçelerini açıklamak suretiyle bilirkişi raporlarına itibar edip etmeme hususunda takdir ve değerlendirme hakkına haiz bulunduğu, bilirkişi tarafından münhasıran hâkimin yetkisinde bulunan kusurluluk konusunda herhangi bir değerlendirme yapılmaması gerekmekle birlikte, bu yöndeki bir değerlendirmenin de hâkimi bağlayıcı bir yönünün bulunmadığı, kaldı ki 31/07/2004 tarihli ve 25539 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanan Adlî Tıp Kurumu Kanunu Uygulama Yönetmeliği"nin 15. maddesi uyarınca, tahkikat dosyaları üzerinde incelemeler yaparak kusur oranı tespit etme yetkisinin sadece Trafik İhtisas Dairesine ait olduğu, somut olayda sadece trafik bilirkişi raporunun soruşturma dosyasında mevcut olduğu, Adlî Tıp Kurumundan tarafların kusur durumlarının belirlenmesi amacıyla rapor alınması gerektiği gözetilmeden, yapılan eksik soruşturma sonucu verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yapılan itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi gereğince Edirne Sulh Ceza Hakimliğinin 17/06/2018 tarihli ve 2018/2321 değişik iş sayılı kararının bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü"nün 03/12/2018 gün ve 94660652-105-22-11685-2019-kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak tebliğ kılınmakla;
    Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
    Somut olayda şüpheli ..."in idaresindeki araçla, gündüz vakti, meskun mahal içindeki, refüjle bölünmüş, iki şeritli, tek yönlü, asfalt kaplama, düz, kuru ve eğimsiz yolda, sol şeritte seyir halindeyken, solunda kalan ve orta refüj üzerindeki demir bariyerlerin üstünden geçerek karşıdan karşıya geçmek isteyen yaya Yılmaz Demir"e arasının sol ön kısmıyla, sol şerit üzerinde çarptığı ve Yılmaz Demir"in öldüğü olayda, çarpma noktasına yaklaşık 10 metre mesafede yayaların kullanımına tahsisli üst geçit bulunduğu ancak bu üst geçidin ölen ... Demir tarafından kullanılmadığı, kaza tespit tutanağındaki çizime göre şüphelinin idaresindeki aracı çarpma noktasından 72.2 metre sonra durduğu, yolun niteliği göz önünde bulundurulduğunda belirlenen durma mesafesnin normal olduğu, yine dosya kapsamında bulunan kaza tespit tutanağı ve trafik bilirkişisi İlyas Canki marifetiyle düzenlenen mahalli bilirkişi raporundaki oluşa uygun tespitlere göre meydana gelen neticede şüphelinin kusursuz olduğunun tespiti karşısında, tüm dosya kapsamının incelenmesinden yeniden uzman bilirkişi raporunun alınmasının sonuca etkili olmayacağı, şüphelinin üzerine atılı suçu işleyip işlemediklerine dair tüm araştırmaların soruşturma sürecinde yerine getirildiği anlaşılmakla, Edirne Sulh Ceza Hakimliğinin 17/06/2018 tarihli ve 2018/2321 değişik iş sayılı kararında dosya kapsamına göre bir isabetsizlik görülmemiş olup,
    Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına nazaran yerinde görülmediğinden, Edirne Sulh Ceza Hakimliğinin 17/06/2018 tarihli ve 2018/2321 değişik iş sayılı sayılı kararına yönelik kanun yararına bozma talebinin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca isteme aykırı olarak REDDİNE, dosyanın gereği için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 23/09/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi