Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı vekili tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus yol ile icra takibine başlandığı ve 14.06.2005 tarihinde borçluya örnek 163 nolu ödeme emri tebliğ edildiği anlaşılmıştır.Borçlu vekili yasal 7 günlük şikayet süresinden sonra 28.06.2005 tarihinde İcra Mahkemesine başvurarak,takip talebinde işlemiş faizin oranı ve işlemeye başladığı gün yazılı olmadığı nedeni ile İİK. nun 58/3.maddesine dayalı olarak takibin iptalini talep etmiştir.Takip talepnamesinde ve ödeme emrinde işlemiş faizin oranı ve işlemeye başladığı gün yazılı bulunmadığından bahisle yapılacak şikayet yasal yedi günlük süreye tabidir. O halde Mahkemece istemin süre aşımı nedeniyle reddi gerekirken, yazılı şekilde takibin iptaline karar verilmesi isabetsizdir. Kabule göre de; İİK.nun 58. maddesinin 2. fıkrasının 3 nolu bendinde (alacağın veya istenen teminatın Türk parası ile tutarı ve faizli alacaklarda faizin miktarı ile işlemeye başladığı gün) takip talepnamesinde gösterileceği hüküm altına alınmıştır. Somut olayda alacaklı, takip talepnamesinde borçludan tahsilini istediği “işlemiş faiz miktarını” madde hükmüne uygun olarak açıkça belirtmiştir. Adı geçen faizin başlangıç tarihini açıklamamış ise de, takip talepnamesinde dayanak bononun vade tarihini yazmış ve bono örneğini de talepname ekinde icra dairesine sunmuştur.Faizin bononun vade tarihinden başlayacağı tartışmasızdır.Basit bir hesaplama ile de faiz oranı bulunabileceği gibi, anılan eksiklik her zaman alacaklıya tamamlattırılabilir. Bundan sonra istemin yasaya uygun olup olmadığının mahkemece denetlenmesi mümkündür. Aksinin kabulü aşırı şekilcilik olup, hak kaybına neden olur. Dairemizin ve Hukuk Genel Kurulu’nun yerleşik uygulamaları bu yöndedir. O halde şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi bu nedenlede doğru görülmemiştir. SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 18.04.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.