14. Hukuk Dairesi 2015/15865 E. , 2017/6067 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 09/09/2014 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 08/07/2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi bir kısım davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR
Dava, ortaklığın giderilmesi isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin davalılar ile birlikte ... İli, ... İlçesi, ... Mahallesi, ... Mevkii 123 ada 9 parsel sayılı taşınmazda müştereken malik olduğunu, aynen taksim mümkün olmadığından ortaklığın satış suretiyle giderilmesini talep etmiştir. Bir kısım davalılar vekili tarafından verilen cevap dilekçesinde; taşınmazın üzerinde 2 katlı 3 adet evin bulunduğunu, müvekkili ...’in taşınmazın sol kısmındaki 2 katlı evle ilgili mülkiyet iddiasının bulunduğunu, taşınmazın orta kısmındaki 2 katlı evin 1. katının ...’e, 2. katının ise oğlu ...’e ait olduğunu; taşınmazdaki diğer evin ise ...’e ait olduğunu, yıllardır kimse kimseye müdahale etmeden ve itirazsız olarak kullanıldığını, öncelikle davanın reddini, karşı tarafın mülkiyet iddiası olursa dava açmak için süre verilmesini, ortaklığın aynen taksim mümkün değilse satış yoluyla giderilmesini talep etmiştir.Mahkemece, davanın kabulü ile satış suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verilmiştir.Hükmü, bir kısım davalılar vekili temyiz etmiştir.Paydaşlığın (ortaklığın) satış suretiyle giderilmesine ilişkin davalarda taşınmaz üzerinde bulunan bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçaların (muhdesat) kime ait olduğu konusunda uyuşmazlık olup da bunlar üzerinde bazı paydaşların (ortaklar) hak iddia etmeleri ve öncelikle bu uyuşmazlığın giderilmesini istemeleri halinde o paydaşa görevli mahkemede dava açmak üzere HMK"nın 165. maddesi uyarınca uygun bir süre verilmelidir. Mahkemece verilen süre içerisinde dava açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi, açılmadığı takdirde o konuda uyuşmazlık yokmuş gibi davaya devam edilmesi gerekir.
Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçalar (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği yüzdelik (%...) oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesi de bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır.Somut olaya gelince; taşınmaz üzerindeki 3 adet eve ilişkin davalı ..., ... ve ...’in muhdesat iddialarının bulunduğu, ilk duruşmada davalı ..., ... ve ...’un bu muhdesat iddiasını kabul ettiği; ancak, diğer davalıların bu muhdesat iddiasını kabul ettiklerine dair beyanlarının bulunmadığı, muhdesatın aidiyeti hususunda tüm paydaşlar arasında mutabakat bulunmadığından muhdesat iddiasında bulunan ..., ... ve ...’e mahkemece muhdesatın aidiyetinin tespiti davası açmak üzere süre verildiği ancak dava açılmayarak bir kısım davalılar arasında yapılan taksime ilişkin sözleşmenin sunulduğu, mahkemece daha sonra keşif yapılarak işin esasına girildiği görülmüştür. Mahkemece muhdesat iddiasında bulunan ..., ... ve ...’e muhdesatın aidiyetinin tespiti davası açmak için kesin süre verilmesi, dava açılmazsa mevcut duruma göre karar verilmesi gerekirken muhdesat iddiaları kabul edilerek kararda genel değerlendirmeyle “Taşınmaz üzerindeki inşai yapıların ... ... ... ve ...’e ait olacak şekilde oranlama suretiyle payın ödenmesine” şeklinde yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.
Ayrıca, kabule göre de; satış bedelinin dağıtılmasında "satış bedeli" ifadesine yer verilmeden ve infaza elverişli olmayacak biçimde hüküm kurulması doğru olmadığı gibi, harcın tahsil şeklinin de hükümde gösterilmemesi isabetsizdir.Mahkemece, belirtilen hususlar gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenler ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 12.09.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.