11. Hukuk Dairesi 2016/3364 E. , 2017/715 K.
"İçtihat Metni"
Taraflar arasında görülen davada verilen 30/06/2015 tarih ve 2012/359-2015/298 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 07.02.2017 günü hazır bulunan asil ..., davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacının 2002 yılında davalı bankadan kredi kullanan kefil olduğunu, aynı tarihlerde davacının taşınmazı üzerine ipotek konulduğunu, ancak kredi hesabında yapılan usulsüzlüklerin fark edilmesi üzerine düzenlenen ihtarname ile davacının kredilerden sorumlu olmayacağını bildirdiğini, 30/03/2005 tarihinde 100.000,00 TL limitli kredi sözleşmesi düzenlendiğini, bu sözleşmede ve sonrasında düzenlenen ipotek evrakı ile bonoda yer alan davacının imzalarının sahte olduğunu, davalı banka tarafından davacının kardeşi ... tarafından para çekilmiş gibi gösterilerek müvekkilinin borçlandırılmaya çalışıldığını, ipotekli taşınmazın davacının kardeşi ..."a devredildiğini, ipoteğin kaldırılması için 70.000,00 TL ödendiğini, 02/03/2012 tarihinde ipoteğin fek edildiğini ileri sürerek, davacı adına kardeşi ... tarafından davalı bankaya davacının taşınmaz hissesi üzerindeki ipoteğin kaldırılması amacıyla ödenmek durumunda kalınan miktarın ne kadarının haksız ve hukuka aykırı tahsil edildiğinin tespiti ile ödeme tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, kredi sözleşmesinin borçlusunun dava dışı lduğunu, davacının müşterek ve müteselsil borçlu sıfatı ile sözleşmeyi imzaladığını, bankaya ödemeyi yapan kişinin dava dışı ... olduğunu ve ödemey adına yaptığını, taşınmazın ipotekli olarak ..."a davacı tarafından devredildiğini, dolayısıyla davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığını, davacı hakkında başlatılan takibin davacının itirazı üzerine durduğunu, yasal süresi içerisinde itirazın kaldırılması veya iptali için herhangi bir dava açılmadığını, takibin davacı açısından yok sayıldığını, yine ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile bir takip de yapılmadığını, davacının müvekkili banka ile bir çok kez müteselsil kefil olarak kredi sözleşmesi imzaladığını, 3 sözleşme için aynı taşınmazı ipotek verdiğini, her defasında resmi memur huzurunda ipotek alındığını, çekilen cari hesap şeklindeki kredide her defasında limitin yükseltildiğini, davacının zarar görmediğini, davacının taşınmazı ipotekli olarak kardeşi ..."a 29/08/2005 tarihinde satıldığını, kredi borcunun 24/02/2012 tarihinde kapanması nedeniyle taşınmaz üzerindeki ipoteğin 05/03/2012 tarihinde kaldırıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
../...
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, geçerli bir kefalet sözleşmesi kurulmasından sonra kefilin alacaklının onayı olmaksızın kefaletini geri alamayacağı, davacının kefaletten caymış olsa bile dava dışı Şirketi"nin borçlarından sorumlu bulunduğu gibi asıl kredi borçlusunun borcuna karşılık dava dışı kardeşinin yapmış olduğu 70.000,00 TL lik ödeme için adı geçen şirkete ve kredinin diğer kefillerine başvurma hakkının bulunduğu, bankadan bir alacağının tespit edilemediği gerekçesiyle sübut bulmayan davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Davacı vekili, yukarıdaki özetten de anlaşılacağı üzere davacının kefaletten dönme ihtarından sonra oluşan borçlardan davacının sorumlu olmadığı ve buna dayalı olarak davacının asıl borcu temin için üzerine ipotek tesis ettirdiği anlaşılan taşınmazı satın alan davacının kardeşi ...’ın borcu kapatmak için davacı adına bankaya fazla ödeme yaptığından bahisle yapılan fazla ödemenin istirdadını istemektedir. Dosya kapsamı ve bilirkişi raporlarından anlaşılacağı üzere davalı bankanın davacının kefaletine binaen herhangi bir tahsilat yaptığına ilişkin bir delil olmadığından, taşınmaz üzerindeki ipoteğin de davacının kefaletinden kaynaklanan borcun temini için değil asıl borcun temini için tesis edildiği nazara alındığında, davacı tarafından davalıya bizzat kefalet borcu çerçevesinde yapılmış fazla ödemenin varlığından ve taşınmazın satış hasılatından bankanın alacağının düşülmesinde zararından söz edilemez. Bu itibarla yazılı gerekçeyle davanın reddi doğru değilse de, sonucu itibari ile doğru olan kararın açıklanan bu gerekçe ile onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddi ile sonucu itibariyle doğru olan hükmün gerekçesi değiştirilerek ONANMASINA, takdir olunan 1.480,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 3,70 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 09/02/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.