14. Hukuk Dairesi 2017/3067 E. , 2017/6052 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 02.02.2011 gününde verilen dilekçe ile tapu kaydındaki irtifak hakkı şerhinin terkini talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; Mahkemenin 06.12.2011 tarihli kararı gibi davalılardan ... ile... ... "un davanın açılmasınadan önce ölmüş oldukları, ölü kişi adına dava açılamayacağı anlaşılmakla bu davalılar yönünden bu gerekçe ile davanın reddine, bedel karşılığı irtifakın terkini davasının kabulüne dair verilen 07.03.2017 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılardan ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, irtifak hakkının bedelsiz ya da takdir edilecek tazminat karşılığında tapu kaydından terkini isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, 02.02.2011 tarihli dilekçesi ile müvekkilinin maliki olduğu 779 ada 49 parsel sayılı taşınmaz aleyhine, davalının maliki olduğu 48 parsel sayılı taşınmaz lehine olmak üzere 15.10.1951 tarihinde inşaat yapılmaması ve açık saha olarak bırakılması yönünde irtifak hakkı tesis edildiğini, lehine irtifak hakkı kurulan taşınmazın beklediği amacın etraftaki yoğun yapılaşma nedeni ile gerçek anlamını kaybettiğini, irtifak hakkının tesis edildiği 1951 yılı ile 2010 yılı arasında beklenen muhtemel menfaat ve ihlal edilen menfaat arasında telafisi mümkün olmayan maddi ve manevi uçurum bulunduğunu, hukuki dengenin kurulmasının zorunlu olduğunu ileri sürerek irtifak hakkının takdir edilecek bedel karşılığında ya da bedelsiz olarak kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili, müvekkilinin murisinin çok düşük bir bedelle ve irtifak hakkı kurararak dava konusu taşınmazı sattığını, davacı şirketin de irtifak hakkı ile yükümlü olarak değerinin altında bir bedelle satın aldığını, davacının maliki olduğu 779 ada 14, 15,16 parsel sayılı taşınmazları da inşaat yapmadan bahçe olarak kullandığını, tesis edilen irtifaktan elde edilen faydanın hala sürdüğünü belirterek davanın reddini savunmuş, 25/04/2011 tarihli dilekçesi ile de derdestlik itirazında bulunmuştur.
Mahkemece, 14.10.2011 tarihinde yapılan keşif sonucu düzenlenen rapor ve inceleme sonucunda davaya konu irtifak hakkının, yararlanan taşınmaza sağladığı katkı ile yüklü taşınmaza yüklenen yük arasındaki dengenin aşırı bozulduğu, bu durumun mülkiyet hakkının özüne dokunulması anlamına geldiği gibi irtifak hakkında ısrar etmenin de hakkın kötüye kullanılması niteliği taşıyacağı gerekçesiyle bedel karşılığı irtifakın terkini davasının kabulüne, davalılar ... ve... ... "un dava tarihinden önce öldüklerinden ve tek mirasçı davalı ... kalmış olduğundan bu davalılar yönünden davanın reddine, karar kesinleştiğinde irtifak bedelinin davalıya ödenmesine 06.12.2011 tarihinde karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ... vekili temyiz etmiştir.
Dairemizin 12.06.2012 tarihli ve 2012/3950E. 2012/8314K. sayılı ilamı ile hükmün oyçokluğu ile onanmasına karar verilmiştir.
Davalı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Dairemizin 24.05.2013 gün ve 2013/1408 Esas - 2013/7927 sayılı Kararı ile davalının karar düzeltme isteminin kabulüne "...irtifakın kuruluşundaki yararın devam ettiği anlaşıldığından davanın reddi gerektiği..." gerekçesiyle hükmün bozulmasına oyçokluğu ile karar verilmiştir.
Bozma kararı üzerine yerel mahkemece 12.11.2013 tarihli ve 2013/327 Esas - 2013/504 sayılı Karar ile direnme hükmü kurulmuştur.
Direnme kararının davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Hukuk Genel Kurulu 25.05.2016 tarih 2014/14-1528 Esas - 2016/629 Karar sayılı ilamı ile "...irtifak değeri üzerinden yargı harcının ödenmesi konusunda usulünce önel verilerek sonucuna göre bir karar verilmesi yönünden bozulmasına, bozma nedenine göre davalı vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına..." şeklinde gerekçeyle direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, Hukuk Genel Kurulu bozma ilamına uyulup yargı harcı ikmal edildikten sonra, yeniden bir değerlendirme yapılmayarak 06.12.2011 tarihli kararı gibi hüküm kurulmuştur.
Hükmü, davalı ... vekili temyiz etmiştir.
Mahkemece verilen kararın hüküm fıkrasının 06.12.2011 tarihli ilk hüküm ile aynı olmasına karşılık Hukuk Genel Kurulunun bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonunda verilen kararın yeni hüküm olduğu değerlendirilerek Dairemizce temyiz incelemesine geçilmiştir.
Öncelikle, davalı vekilinin derdestlik itirazı üzerinde durmak gerekir. Derdest olduğu ileri sürülen ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 30.07.2010 günlü ve 2010/281E.,2010/430 K. sayılı dosyası ile davacı şirket tarafından davalılar aleyhine açılan irtifak hakkının terkinine ilişkin dava takipsiz bırakıldığından HUMK"nun 409. maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Davalı vekilinin temyizi üzerine üzerine Dairemizin 29.09.2011 günlü ve 2011/9849 E.,11172 K. sayılı Kararı ile taraf teşkili sağlanmadan yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru görülmediğine işaretle hükmün bozulmasına karar verilmiş, 23.02.2012 günlü ve 2012/1323 E.,2516 K.sayılı Kararı ile karar düzeltme istemi reddedilmiştir. Mahkemece, 24.05.2012 günlü ve 2012/118 E., 2012/292K. sayılı Karar ile eski hükümde direnilmiş olup Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 03.04.2013 günlü ve 2012/14-1219 Esas 2013/422 sayılı Kararı ile direnme kararı onanmıştır.
Bu durumda, açılmamış sayılmasına karar verilen dava bütün sonuçları ile ortadan kalkmış olacağından derdestlik itirazı yerinde görülmemiştir.
İrtifak hakkının terkini istemine gelince; irtifak hakkı, bir taşınmaz üzerinde hak sahibine o taşınmazdan yararlanma ve kullanma hakkı veren ve herkese karşı ileri sürülebilen bir haktır.Hak sahibinin irtifak hakkından doğan bu yetkilerini kullanması yüklü taşınmaz malikinin menfaatları ile çelişse bile bütün irtifak haklarında olduğu gibi taşınmaza bağlı irtifak hakları da malike katlanma ya da kaçınma ödevi, hak sahibine de yüklü taşınmazı kullanma ya da ondan yararlanma yetkisi verir.
İrtifak hakkının sona ermesi kural olarak, irtifak hakkı sahibinin yapacağı yazılı terkin talebi üzerine veya yüklü ve yararlanan taşınmazın yok olması, yüklü taşınmazın kamulaştırılması, sürenin sona ermesi veya mahkeme kararı ile mümkündür. ( Eşya Hukuku Prof. Dr. M. Kemal Oğuzman, Prof. Dr. Özer Seliçi, Prof. Dr. Saibe Oktay Özdemir- 2006 Baskı sayfa: 603 ve devamı) Türk Medeni Kanununun 785. maddesi hükmü gereğince, lehine irtifak hakkı kurulan taşınmaz için bu hakkın sağladığı hiç bir yarar kalmamışsa, yüklü taşınmazın maliki bu hakkın terkinini isteyebileceği gibi yüküne oranla çok az yarar sağlayan bir irtifak hakkının bedel karşılığında kısmen veya tamamen terkini istenebilir. Bir başka anlatımla irtifak hakkı, zamanın akışı içinde hak sahibi için kesin ve sürekli bir biçimde faydasını yitirmiş ve böylece hakkın kuruluş amacı da ortadan kalkmış ise terkini istenebilir. Güdülen amaç, yüklü taşınmazın gereği gibi kullanılmasını ya da işletilmesini engelleyen, kısmen ya da tamamen gereksiz ve faydasız hale gelen irtifak hakkının ortadan kaldırılmasını sağlamaktır. O halde, irtifak hakkının kuruluşundaki yarar devam ettiği sürece bu hakkın korunması gerekir.
Öte yandan, yüküne oranla çok az yarar sağlayan bir irtifak hakkının bedel karşılığında kısmen veya tamamen terkini istenebilir. Bu durumda irtifak hakkı ancak bir mahkeme kararı ile ve hak sahibine ödenecek bir tazminat karşılığında ortadan kaldırılabilir. Ancak, irtifak hakkının sahibine sağladığı yararın kısmen ortadan kalkmış olması bu hakkın da ortadan kalkması için yeterli bir sebep değildir.
Yukarıda yapılan açıklamaların ışığı altında somut olaya gelince;... Mahallesi, 90 pafta, 779 ada 49 parsel sayılı 604,50 m2 yüzölçümlü arsa vasıflı taşınmaz... A.Ş. adına tam hisse olarak kayıtlı olup kütüğün hak ve mükellefiyetler hanesinde "Bu parsel aleyhine 48 parsel lehine haritasında B harfi ile gösterilen 635 m2 sahasındaki arsa üzerinde hiçbir surette inşaat ve duvar yapmamak kadimi surette açık saha halinde bırakmak" şeklinde 15.10.1951 tarihli 2332 yevmiye numaralı irtifak hakkı bulunmaktadır. Dava konusu irtifak şerhi 15.10.1951 tarihinde ... Tapu Sicil Müdürlüğünde düzenlenen resmi senetle yapılmıştır. Bu senede göre 779 ada 48 ve 49 parsellerin geldi kaydının 779 ada 13 parsel olduğu, söz konusu bu taşınmazdan 11.37 m2"lik kısmın yola terk edilmesinden sonra ikiye ifraz edildiği, ifrazen oluşan 635 m2"lik alanlı B harfini ihtiva eden kısım 49 parsel aleyhine ve yine ifrazen oluşan 1056 m2 miktarlı kısım 48 parsel lehine "hiçbir surette inşaat ve duvar ve bina yapmamak, daimi surette açık arsa ve saha halinde bırakmak" üzere irtifak hakkı tesis edildiği, 49 parselin tamamının irtifak hakkı tesisi ile aynı anda 3000 lira bedel mukabilinde... ye satıldığı, daha sonra bu yerin 21.07.1986 tarihinde ... A.Ş"ne satıldığı, davacı şirketin ise bu yeri 03.06.2009 tarihinde bankadan satın alarak malik olduğu görülmüştür.
Davalı, maliki olduğu 48 parsel sayılı taşınmazın bir bölümü ile bu taşınmaza bitişik 14, 15 ve 16 parsel sayılı taşınmazları halen bahçe olarak kullanmakta, davacıya ait 49 parsel sayılı taşınmaz da boş arsa olarak bulunmaktadır.Yerinde yapılan keşif sonucu alınan uzman bilirkişi kurulu raporunda özetle; davacı taşınmazına sekiz bağımsız bölümlü bina yapılabileceği, taşınmazın değerinin 24.000.000,00 TL olacağı, davalının binasının arka cephesindeki bahçelerden yararlanmaya devam edebileceği, çevrede yıllar içinde meydana gelen yoğun yapılaşma nedeniyle manzara yoksunluğu yaşanacağı ancak davacının da hiçbir zaman inşaat yapamayacak olması nedeniyle mülkiyet hakkının kısıtlanacağı, davalının değer kaybının giderilebileceği, manzarası eksilecek altı daire için değer kaybının 1.950.000,00 TL olacağı belirtilmiş, bu bedel davacı tarafça mahkeme veznesine depo edilmiştir.
Davacı, TMK"nun 785. maddesine dayanarak irtifak hakkının terkinini istemiştir. Uyuşmazlık, irtifak hakkından beklenen faydanın ortadan kalkıp kalkmadığı, yüküne oranla sağladığı yarar arasında aşırı bir oransızlık bulunup bulunmadığı ve davalının bu hakkı kötüye kullanıp kullanmadığı noktalarında toplanmaktadır.
15.10.1951 tarihinde tesis edilen ve hakim taşınmazın manzarasının kapanmamasını, komşu taşınmazda yapılacak bina ve yapılar nedeniyle hava ve ışıktan mahrum kalınmamasını amaçlayan irtifak hakkının, kurulduğu 1951 yılı ile birlikte daha ziyade ileriki yıllarda etrafta yoğun yapılaşmanın oluşacağı, buna göre etrafındaki boş arsa, bağ ve bahçelerin binaya dönüşeceği öngörülerek bu günler için kurulduğu, yani irtifak hakkının kurulduğu tarihteki faydadan hiçbir şey eksilmediği gibi bu hakka ihtiyacın ve beklenen faydanın artarak devam ettiğinin kabulü gerekir. Davalıya ait yararlanan taşınmazda yapılan apartmanın bu güne kadar aynı amaçla kullanıldığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı ... 11.no"lu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 12.09.2007 tarihli ve 1247 sayılı Kararı ile dava konusu 48 sayılı parselde yer alan taşınmaz "korunması gerekli kültür varlığı olarak" tescillenmiştir.
Dosyada mevcut kayıt ve belgelere göre; irtifak hakkı ile yükümlü 49 parsel sayılı taşınmazın maliki... tarafından ... 17. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1962/469 Esası üzerinden açılan irtifak hakkının terkini davasının retle sonuçlandığı ve bu kararın 04.07.1963 tarihinde Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, keza ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1998/471 Esas sayılı dosyasında ... A.Ş. tarafından açılan terkin davasının da retle sonuçlandığı ve Yargıtay denetiminden geçerek 18.04.2002 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. Ancak, 2002 yılından bu davanın açıldığı 2011 yılına kadarki dönemde irtifak hakkının terkinini gerektirir bir durum oluşmamıştır. Bu nedenlerle; irtifak hakkının kurulduğu tarihten bugüne kadar devam eden hak ve yükümlülükler arasındaki dengenin yüklü taşınmaz aleyhine bozulduğundan da söz edilemez. Kaldı ki davacı dava konusu taşınmazı irtifak hakkı şerhini bilerek ve basiretli bir tacir olarak satın almış olup davalının irtifak hakkının devamını istemesi de hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilemez.
Bu durumda mahkemece, irtifakın kuruluşundaki yararın devam ettiği anlaşıldığından davanın reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bu sebeplerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
12.09.2017 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
K A R Ş I O Y
Mahkemece yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA, karar verilmesi gerekir. Bu sebeplerle sayın çoğunluğun bozma kararına katılmıyoruz.