Abaküs Yazılım
12. Ceza Dairesi
Esas No: 2019/4157
Karar No: 2019/9162
Karar Tarihi: 19.09.2019

Taksirle Öldürme - Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2019/4157 Esas 2019/9162 Karar Sayılı İlamı

12. Ceza Dairesi         2019/4157 E.  ,  2019/9162 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Ceza Dairesi
    Suç : Taksirle Öldürme
    Hüküm : İlk derece mahkemesi hükmünün ortadan kaldırılarak; TCK"nın 85/1, 22/3, 62/1, 63, 54. maddeleri gereğince mahkumiyet

    Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda, Yalova Ağır Ceza Mahkemesinin 26/04/2018 tarih, 2017/547-2018/326 sayılı kararı ile sanık hakkında olası kastla öldürme suçundan tayin edilen hükmün ortadan kaldırılmasına karar verilerek, bilinçli taksirle öldürme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin kurulan hüküm, sanık müdafii ve Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısı tarafından sanık lehine temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
    Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafii ve Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısının olayda bilinçli taksir unsurlarının bulunmadığına, sanığın basit taksirle adam öldürmeden mahkum edilmesi gerektiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddine, ancak;
    Olası kast TCK’nın 21. maddesinin 2. fıkrasında; “Kişinin, suçun kanunî tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, fiili işlemesi hâli” biçiminde tanımlanmış, fıkra gerekçesinde ise; “Olası kast durumunda suçun kanuni tanımında yer alan unsurlardan birinin somut olayda gerçekleşebileceği öngörülmesine rağmen, kişi fiili işlemektedir. Diğer bir deyişle, fail unsurların meydana gelmesini kabullenmektedir.” şeklinde, olası kastın uygulanma şartları belirtilmiştir. Öğretide de, olası kast, suçun kanuni tanımındaki objektif unsurların gerçekleşebileceği, ciddi bir şekilde mümkün görülmesine rağmen, fiilin işlenmesi suretiyle tipikliğin gerçekleşmesi şeklinde tanımlanmıştır. (Koca/Üzülmez; Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler; 4. Baskı; sh. 152.)
    Fail, hareketinden doğacak sonuçları bilerek ve isteyerek hareket etmişse kast gerçekleşmiştir. Buna karşılık, fail belli bir sonucu gerçekleştirmek üzere hareket ederken, bunun yanında başka sonuçların meydana gelmesini de göze almış ve bu sonuçlar da gerçekleşmişse, failin bu sonuçlar açısından da kasten hareket ettiği kabul olunur. Çünkü fail, asıl kastettiğinden başka, hareketinden doğacak diğer sonuçları tahmin ettiği veya öngördüğü halde hareketini devam ettirmiştir. Dolaylı kast olarak adlandırılan bu kast türüne, belirli olmayan kast, gayrimuayyen kast, olursa olsun kastı veya dolus eventualis de denilmektedir. (Nur Centel, Türk Ceza Hukukuna Giriş, 2. Bası, s.349, Artuk-Gökcen -Yenidünya, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Cilt 1, s.597 vd.), (Ayhan Önder, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Cilt. 2, s. 293 vd, Uğur Alacakaptan, Suçun Unsurları, s.139 vd., Timur Demirbaş, Ceza Hukuku Genel Hükümler, s.312 vd.)
    İstisnai bir kusurluluk şekli olan taksir, 5237 sayılı TCK’nın 22/2. maddesinde “dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesi” şeklinde tanımlanmış olup, 5237 sayılı TCK’da, 765 sayılı TCK’da yer verilen, “tedbirsizlik”, “dikkatsizlik”, “meslek ve sanatta acemilik”, “nizamat, evamir ve talimata riayetsizlik”, “kayıtsızlık veya tedbirsizlik”, “hataen ve kayıtsızlıkla”, “müsamaha ve dikkatsizlik” şeklindeki taksir kalıplarına ilgili suç tiplerinde yer verilmemiş, ancak gerek öğretide, gerekse uygulamada, bu taksir kalıplarına yer verilmemiş olmanın, bir eksiklik veya farklılık oluşturmayacağı kabul edilmektedir.
    Toplumsal yaşamda belli faaliyetlerde bulunan kimselerin başkalarına zarar vermemek için bir takım önlemler alması ve bazı davranış kurallarına uyma zorunlulukları bulunmaktadır. Bu kurallar toplum olarak yaşama zorunluluğundan doğabileceği gibi, Devletin müdahalesiyle de ortaya çıkabilmektedir. Taksirli suç bu kuralların ihlal edilmesi sonucu belirir, fail tedbirli ve öngörülü davranmamış olduğu için cezalandırılır. Bu bakımdan sorumluluğun nedeni, öngörebilme imkân ve ödevinin varlığına rağmen sonuca iradi bir hareketle neden olmaktan kaynaklanmaktadır.
    Öğretide ve yargı kararlarında taksirin unsurları,
    a) Fiilin taksirle işlenebilen bir suç olması,
    b) Hareketin iradiliği,
    c) Neticenin iradi olmaması,
    d) Hareketle netice arasında nedensellik bağının bulunması,
    e)Neticenin öngörülebilmesi, ancak bu neticenin fail tarafından öngörülmemesi,
    Şeklinde belirtilmiştir.
    Bilinçli taksir kavramı mülga 765 sayılı TCK’nın 45. maddesine 8.1.2003 tarihli ve 4758 sayılı Kanun ile eklenen son fıkra ile hukukumuza girmiş olup, anılan fıkrada, “Failin öngördüğü neticeyi istememesine rağmen neticenin meydana gelmesi halinde bilinçli taksir vardır; bu halde ceza ... arttırılır.” hükmüne yer verilmiş, aynı hüküm, 5237 sayılı TCK’nın 22. maddenin 3. fıkrasında da korunmuştur.
    Taksirden söz edilebilmesi için neticenin öngörülebilir olması gerekli ve yeterli olmasına karşılık, bilinçli taksir halinde failin somut olayda ayrıca bu neticeyi öngörmüş olması da gereklidir.
    Bilinçli taksirde gerçekleşen sonuç, fail tarafından öngörüldüğü halde istenmemiştir. Gerçekten neticeyi öngördüğü halde, sırf şansına veya başka etkenlere, hatta kendi beceri veya bilgisine güvenerek hareket eden kimsenin tehlike hali, bunu öngörmemiş olan kimsenin tehlike hali ile bir tutulamaz; neticeyi öngören kimse, ne olursa olsun, bu neticeyi meydana getirecek harekette bulunmamakla yükümlüdür.
    Bilinçli taksirde netice somut olarak öngörüldüğü halde, istenmemiştir.
    Bilinçli taksiri, taksirden ayıran özellik, bilinçli taksirde istenmeyen netice fiilen öngörülürken, taksirde öngörülmemektedir.
    Yasada, taksirin bir türü olarak düzenlenmiş bulunan bilinçli taksir esas itibariyle olası kastın sınırlarını daraltıcı bir işlev görmektedir. Bu nedenle, olası kastın anlamı ve sınırları belirlenmeden, bilinçli taksirin kapsamının tayini mümkün değildir.
    Olası kast ve bilinçli taksir öngörme unsuru itibariye örtüşmesine rağmen, isteme unsuru bakımından ayrılmaktadır.
    Olası kastı bilinçli taksirden ayıran özellik, mümkün yada muhtemel olarak öngörülen neticenin kabullenilmesi, failin öngördüğü tipik neticenin meydana gelmeyeceğine yönelik bir güveni olmadan hareket etmesidir. Başka bir anlatımla, fail öyle yada böyle herhalde hareketi gerçekleştirirdim diyorsa olası kast, neticenin gerçekleşeceğini bilseydim hareketi gerçekleştirmezdim, diyorsa bilinçli taksir söz konusudur.
    Basit taksir ile bilinçli taksir arasındaki ayırıcı ölçüt; taksirde failin öngörülebilir nitelikteki neticeyi öngörememesi, bilinçli taksir halinde ise bu neticeyi öngörmüş olmasıdır.
    Bilinçli taksirde gerçekleşen sonuç, fail tarafından öngörüldüğü halde istenmemiştir. Gerçekten neticeyi öngördüğü halde, sırf şansına veya başka etkenlere, hatta kendi beceri veya bilgisine güvenerek hareket eden kimsenin hali, bunu öngörmemiş olan kimsenin hali ile bir tutulamayacağından, neticeyi öngören kimse, ne olursa olsun, bu sonucu meydana getirecek harekette bulunmamakla yükümlüdür.
    Bu açıklamalar doğrultusunda somut olaya gelince; olay tarihinde saat 21.00 sıralarında, işlerinin bozuk olması nedeniyle morali bozuk olan sanık ..."ın 4,25 promil alkollü bir şekilde müştekilerin evine geldiği, müşteki ..."nın sanığın isteği üzerine sanığa 6 tane fişek verdiği, sanığın evden ayrılacağı sırada müşteki ..."nın sanığa fişekleri ne yapacağını sorduğunda, sanığın "3-4 kişiyi vuracağım, evde bu gece herkesi vuracağım" şeklinde cevap vermesiyle, müşteki ..."nın sanığın hareketlerinden tedirgin olduğu ve sanığın peşinden gittiği, sanığın evin üst katında bulunan iki tüfekten birisini alarak aşağı indiğini gören müşteki ..."nın, jandarmaya haber vermek için sanığın evinden ayrılarak kendi evine geçtiği, devamında sanığın bu kez elinde tüfekle katılanların evine tekrar geldiği ve müşteki ..."dan iki adet fişek daha istemesi üzerine müşteki ..."nın fişek vermeyeceğini söylediği, bu esnada evin ışığı açık şekilde balkonunda bulunan müşteki ... ve maktül ..."ın, evin önünde bulunan sanık ile müşteki ..."nın bulunduğu ev önü avlu olarak tabir edilebilecek yere baktıkları, müşteki ..."nın balkonda bulunduğu konum itibariyle balkon ve sanık ile müşteki ..."nın olduğu yer arasında sundurma-sundurmanın üzerindeki asmada yaz mevsimi itibariyle yapraklarının bulunduğu, ayrıca sundurma üzerinde branda(tente) olması nedeniyle görüş açısının kapalı olduğu fakat seslerin duyulduğu, müşteki ..."nın sanığa fişek vermediği ve sanığa jandarmayı arayacağını söylemesiyle sanığın elinde bulunan tüfeğin kurma kolunu iki kez çekerek bir kez ateş ettiği, sanığın elindeki atışa engel herhangi bir mekanik arızası bulunmayan, yere düşme, çarpma, vurulma gibi şekilde ateşleme gerçekleşmeyen yarı otomatik av tüfeğiyle bir ateş etmesi sonucunda evin balkonunda bulunan maktül ..."ın başının sağ tarafından yaralandığı ve kaldırıldığı hastanede ateşli silah yaralanmasına bağlı beyin kanaması ve beyin doku harabiyeti sonucu vefat ettiği olayda; müştekiler ile sanık ... arasında öldürmeyi gerektirecek bir husumet bulunmadığı anlaşılmış ise de; ekspertiz raporu incelendiğinde sanık tarafından kullanılan av tüfeğinin öldürmeye elverişli bir alet olduğunda kuşku bulunmadığı ve çalışır vaziyette olduğu, maktulün balkonda bulunduğu yerin olay yeri inceleme raporuna göre, avlu zemininden 330 cm metre yüksekliğinde ve 695 cm uzaklığında olduğu, sanığın evin avlusunda hedef gözetmeksizin tüfekle ateş etmesi sonucunda maktul ..."ın öldüğü, kolluk kuvvetleri tarafından çizilen olay mahalline ilişkin krokinin incelenmesinde ve yapılan keşifle sanığın atış yaptığı yerin evin avlusunda bulunduğu görülmekle olay yerinin yerleşim yeri niteliğine haiz olduğu, maktul ..."ın duruş pozisyonunun sanığın hedef alanı içerisinde olduğu, sanığın iki kez tüfeğe doldur boşalt yapmış olduğu, bu noktada eylemini iradi olarak sürdürdüğü, sanığın tüfekten çıkacak saçmaların yerleşim yeri içerisindeki yakınında bulunan veya bulunabilecek kişi ya da kişilere isabet ederek ölümüne neden olabileceğini öngörmesine rağmen hareketini sürdürmek suretiyle sonucu kabullendiğini eylemli olarak ortaya koyduğu, bir başka deyişle sanığın ölümün meydana geleceğini bilerek ve göze alarak, suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, meydana gelen sonucu kabullenerek hareket ettiği anlaşılmakla, sanığın eylemini olası kast ile işlediği ve olası kast hükümleri uygulanmak suretiyle cezalandırılması yerine suç vasfında yanılgıya düşülerek, bilinçli taksir hükümleri uygulanmak suretiyle mahkumiyetine karar verilmesi,
    Kabul ve uygulamaya göre de;
    Sadece kasıtlı suçlarda müsadere kararı verilebileceği dikkate alınmadan, taksirle öldürme suçundan mahkumiyet halinde TCK"nın 54. maddesi uyarınca, "2017/796 Esas sayılı emanet içerikleri 1 adet 12 cal. Clever mirage marka kartuş ve 1 adet 12 kalibre 15G-0735 seri no"lu üzümlü marka oscar model av tüfeğinin kasıtlı suçun işlenişinde kullanılmış olmaları nedeniyle" müsaderesine karar verilmesi,
    Kanuna aykırı olup, Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda 24/12/2018 tarih, 2018/1760-2018/2892 sayılı "sanık hakkında olası kastla öldürme suçundan tayin edilen hükmün ortadan kaldırılmasına karar verilerek, taksirle öldürme suçundan sanığın mahkumiyetine" dair hükmünün 5271 sayılı CMK"nın 302/2. madde ve fıkrası uyarınca isteme aykırı olarak BOZULMASINA, CMK"nın 307/4. maddesi gereğince ceza miktarı yönünden sanığın kazanılmış hakkının gözetilmesine, bozma kararı doğrultusunda işlem yapılmak üzere 5271 sayılı CMK"nın 7165 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 8. maddesi ile değişik 304/2. maddesi uyarınca, dosyanın gereği için Yalova Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesine iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına GÖNDERİLMESİNE, 19/09/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi