4. Hukuk Dairesi 2014/1880 E. , 2015/6387 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 11/06/2010 gününde verilen dilekçe ile maddi tazminat istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen 10/10/2013 günlü kararın Yargıtay’da duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili, duruşmasız olarak incelenmesi de davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 17/02/2015 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... vekili Avukat ... ile karşı taraftan davacı ... vekili Avukat ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra taraflara duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre tarafların yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA ve davacı şirket yararına takdir olunan 1.100,00 TL duruşma avukatlık ücretinin davalıya, aşağıda yazılı onama harcının da davacıya yükletilmesine, peşin alınan harcın bundan mahsubuna 18/05/2015 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Islah, iddia ve savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağının istisnalarından olup, taraflardan birinin yapmış olduğu bir usul işlemini tamamen veya kısmen düzeltmesi olarak tanımlanmaktadır. Islah ile taraflar dava sebebini, dava konusunu veya talep sonucunu değiştirebilirler. Usulüne uygun olarak açılmış bir davanın bulunması şartı ile davanın tamamen veya kısmen ıslahı mümkündür.
Dava sebebinin veya dava konusunun değiştirilmesi tamamen ıslah halleridir. (Baki Kuru 4. Cilt s. 3990). Davanın kısmen ıslahında ise, dava dilekçesinden sonraki bir usul işleminin ıslahı söz konusudur. Gerek doktrinde gerekse Yargıtay uygulamalarında kabul edildiği üzere müddeabihi (dava değerini) arttırma halinde kısmi ıslah söz konusu olup kısmi ıslahta, tamamen ıslahın aksine ıslah tarihine kadar yapılan bütün usul işlemleri yapılmamış sayılmaz. Kısmi ıslah yapıldığı tarihten ileriye dönük olarak hüküm ifade eder.
Zamanaşımı ise borcu ortadan kaldıran bir olgu olmayıp, doğmuş ve var olan bir hakkın istenebilirliğini ortadan kaldıran bir savunma aracıdır. Bu nedenle zamanaşımı alacağın varlığını değil, istenebilirliğini ortadan kaldırır. BK. 133 madde zamanaşımını kesen sebepler sayılmış olup bunlardan biri de dava açılmasıdır. Davanın tamamen ıslahında dava baştan beri (dava dilekçesinden itibaren) ıslah edildiği için ıslah edilen kısım içinde davanın açıldığı tarihte zamanaşımı kesilmiş olur.
Kısmi davada ise zamanaşımı yalnızca dava edilen kısım kesilir. Henüz açılmayan (saklı tutulan) ve daha sonra ıslahla arttırılan bölüm için zamanaşımı işlemeye devam eder.
Nitekim 1.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK. 107. maddesinde düzenleme altına alınan belirsiz alacak davası ve tesbit davasında davacının iddianın genişletilmesi yasağı olmadan ve karşı tarafın rızasına ve ıslaha da gerek kalmaksızın talep sonucunun arttırılabileceği kabul edilmiş, maddenin gerekçesinde de bu dava ile ilk dava tarihinde zamanaşımının kesileceği belirtilmiştir.
Aynı Yasanın 109. maddesindeki kısmi davada ise zamanaşımının kesileceği yolunda bir açıklama yoktur.
6100 sayılı Kanunun hazırlanması sırasında görev alan Prof. Hakan Pekcanıtez, Prof. Oğuz Atalay ve Prof. Muhammet Özekes tarafından yayınlanan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hükümlerine göre Medeni Usul Hukuku Kitabının 321. sayfasında “Belirsiz alacak davası açılabilmesinin mümkün olduğu hallerde kısmi dava açmak davacı açısından üç nedenle daha elverişli olmayacaktır. Birincisi kısmi dava açan davacının alacağının geri kalan kısmı için zamanaşımı süresi kesilmemiş olacaktır. Buna karşılık belirsiz alacak davasında zamanaşımı, dava sonunda alacağın tümü için dava tarihinde kesilmiş sayılacaktır. İkinci olarak kısmi dava açan davacı dava sırasında alacağın geri kalan kısmını talep etmek isterse, bunu ancak ıslah ya da karşı tarafın açık rızası ile yapabilecektir...” şeklindeki açıklamaları ile gerek Dairemizin, gerekse HGK"nun önceki içtihatları gibi yeni HMK.da da kısmi dava açılması halinde sadece dava edilen bölüm için zamanaşımının kesileceği yolundaki istikrarlı uygulamanın devam ettirildiği anlaşılmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında, ıslah dilekçesinin verildiği 04/08/2011 tarihinde olay tarihinde yürürlükte bulunan B.K. 60/1 maddesinde öngörülen bir yıllık zamanaşımı süresi dolmuştur. Islahla artırılan bölüm yönünden Dairemiz çoğunluğunun onama kararına katılmıyorum. 04/05/2015
KARŞI OY YAZISI
Dava, ihalenin feshi nedeniyle uğranılan maddi zararın tahsili istemine ilişkindir.
Davacı taraf, davalı kurumun icra dosyası kapsamında gerçekleştirdiği ihaleye katıldığını, davalı idarenin borçlusu şirketin Eskişehir, Karacahöyük Köyündeki 3 parsel üzerinde kurulu taşınmazı satın aldıklarını, bu taşınmaza, çeşitli şekilde iyileştirmeler yaptıklarını, ihale masraflarına katlandıklarını belirterek çeşitli kalemlerden oluşan zararlardan toplam 30.000 TL"lik kısmının tahsilini talep etmiş, bilahere 04/08/2011 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 2.287,538 TL"ye yükseltmişdir.
Dava Yasada belirtilen 1 yıllık zamanaşımı süresi içinde açılmış, istem sonucunu artıran ıslah dilekçesi ise 04/08/2011 tarihinde verilmiştir. Islah dilekçesinin verildiği tarihte bir yıllık zamanaşımı süresi geçmiştir. Davalı tarafça süresi içinde zamanaşımı defi ileri sürülmüştür.
Islah, taraflardan birinin yapmış olduğu bir usul işleminin tamamen veya kısmen düzeltilmesidir. Davanın tamamen ıslahı durumunda, dava dilekçesinden itibaren bütün usul işlemleri yapılmamış sayılması gerekir. Kısmı ıslahta talep sonucu kısmen artırılabileceği gibi, dava sebebi (vakıalar) da kısmen değiştirebilir. Gerek kısmı ıslahta, gerekse davanın tamamen ıslahından sonra tarafların yaptığı usul işlemi, teşmil edeceği noktadan itibaren yapılmamış sayılması sonucunu doğurur. Dolayısıyla davanın açıldığı tarihte kesilen zamanaşımı süresinin, ıslahla yenilenen davanın zamanaşımı süresi olarak kabul etmek mümkün değildir. Islah halinde zamanaşımı süresi, ıslah tarihinde kesilmiş olur. Islahla dava sebebi bütünüyle değişmişse artık yeni bir davanın varlığı kabul edileceğinden zamanaşımı süresi de, ıslahın yapıldığı tarihte kesilmiş olacaktır. İstem sonucunu artıran kısmı davadaki ıslahta ise zamanaşımı süresi kısmen artırılan bölüm yönünden yine ıslah tarihinde kesilmiş olacaktır.
Ayrıca HMK"nın 26. maddesinde düzenlenen taleple bağlılık ilkesi ve 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenme hakkı ve 24. Maddesinde düzenlenen tasarruf ilkesi dikkate alındığında kısmi davada talep edilmeyen bölüm yönünden zamanaşımı süresinin kesildiğini kabul etmek mümkün değildir.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya bakacak olursak, dava 11/06/2010 tarihinde açılmış, ihalenin feshine ilişkin karar ise 29/12/2009 tarihinde kesinleşmiştir. Dava konusu yapılan 30.000 TL"lik kısım için, dava süresinde açılmıştır. Kısmi davada dava konusu yapılmayan bölüm için ıslah dilekçesi 04/08/2011 tarihinde verilmiş olup eBK"nın 60. (TBK 72) maddesinde belirtilen bir yıllık zamanaşımı süresi geçtiğinden, ıslah dilekçesi ile talep edilen kısım yönünden talebin zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın onanması konusundaki çoğunluk görüşüne katılmıyorum. 04/05/2015