(“...1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Açtığı boşanma davası ret edilen, başka kadınla yaşayan, beraber yaşadığı kadından bir çocuğu olan, müşterek çocuğun kendinden olmadığını ileri süren ve eşine hakaret eden davalı kocanın boşanmaya neden olan olaylarda daha ziyade kusurlu bulunduğu anlaşılmaktadır.
Türk Medeni Kanununun 174/2.maddesi, boşanmaya sebebiyet vermiş olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceğini öngörmüştür. Toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen * davacı kadının ağır yada eşit kusurlu olmadığı, bu olayların kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TMK. 4 BK. 42, 43, 44, 49) dikkate alınarak * davacı kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekir. Bu yönün dikkate alınmaması doğru görülmemiştir…”)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuksal nedenine dayalı boşanma, velayet, nafaka ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
Mahkemece, boşanma isteminin kabulüne, müşterek çocuğun velayetinin anneye verilmesine, çocuk için iştirak nafakası bağlanmasına; davacı eşin yoksulluk nafakası ve manevi tazminat isteminin ise reddine karar verilmiştir.
Kararın gerekçesinde, davalı kocanın başka bir bayanla gayriresmi nikahlı olarak birlikte yaşaması nedeniyle davacı kadın yönünden ortak hayatı sürdürmesi kendisinden beklenemeyecek derecede evlilik birliğinin temelinden sarsıldığının kabulü ile tarafların boşanmasına; dosyaya ibraz edilen görüntü ve fotoğraflar ile tanık beyanlarından davacının da güven sarsıcı davranışlar içerisine girmiş olduğu, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına eşit kusurlu hareketiyle sebebiyet verdiğinin kabulü ile de, davacı kadının manevi tazminat isteminin reddine, karar verildiği belirtilmiştir.
Davalı bu hükmü temyiz etmemiş; davacı kadın ise hükmü temyizinde mahkemenin kendisini eşit kusurlu kabul etmesi olgusuna karşı koymuştur.
Özel Dairece yukarıya başlık bölümünde yer alan gerekçelerle davacının sair temyiz itirazlarının reddi ile hüküm manevi tazminat noktasından kısmen bozulmuştur.
Mahkemece, tarafların eşit kusurlu olduğuna işaretle önceki kararda direnilerek, manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiş; hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.
Hemen belirtmelidir ki, ilk karar, bu kararın temyizine ilişkin dilekçe ile bozma ve direnme kararlarının kapsamı itibariyle uyuşmazlık; boşanmada kusurun tarafların hangisinde olduğu ve buna göre davacının manevi tazminat isteminin dinlenip dinlenemeyeceği noktasındadır.
Özel Daire, her ne kadar davacının sair temyiz itirazlarını reddetmiş ve kusuru irdeleyerek sadece, davacı kadın lehine manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği yönünde hükmü bozmuşsa da; davacının temyiz dilekçesinde açıkça kusura itiraz etmiş olması, boşanma kararının kusura ilişkin gerekçesinin de temyiz edilmiş olduğu anlamına gelmekle; dairenin boşanmaya ilişkin gerekçeyi de bu nedenle irdelemiş olduğunun kabulü gerekir.
Mahkemece, boşanma kararının kusura ilişkin gerekçesinde, her ne kadar taraflar eşit kusurlu kabul edilmiş ise de, dosya kapsamına göre; açtığı boşanma davası reddedilen, başka kadınla yaşayan, beraber yaşadığı kadından bir çocuğu olan, müşterek çocuğun kendinden olmadığını ileri süren ve eşine hakaret eden davalı kocanın boşanmaya neden olan olaylarda daha ziyade kusurlu bulunduğu belirgindir.
Durum bu olunca, bozma ilamında da işaret edildiği gibi, davalı koca daha ziyade kusurlu olduğuna ve davacı kadın boşanmaya sebep olan olaylarda davalı koca ile eşit kusurlu bulunmadığına göre, mahkemece, davacı kadın lehine uygun bir miktar manevi tazminata hükmedilmelidir.
O halde, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına, bozma ilamında ve yukarıda açıklanan ilave nedenlerle, uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen ilave nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 15.02.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.