13. Hukuk Dairesi 2018/581 E. , 2020/4279 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla)
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı bankadan 17.3.2010 tarihinde tüketici kredisi kullandığını, sözleşme imzalandığında kendisine verilen ödeme tablosunda yazılı bakiye borcu 20.9.2011 tarihinde "kredi kapama" notu ile kredi hesabına havale ettiğini, buna rağmen kredinin kapatılmayarak hesaptan her ay taksitlerin kesilmeye devam edildiğini sonradan kendisine kredi kartı vermek istediklerinde yapılan konuşma sırasında öğrendiğini, gönderdiği ihtarın da sonuç vermediğini, tüm taksitlerin gününde ödenmesine rağmen geç ödeme faizi, hesap işletim ücreti, ters bakiye muhasebe ücreti gibi sebeplerle ödemelerinden 680,00 TL kesinti yaptıklarını ileri sürerek almak istemediğini bildirmesine rağmen gönderilen kartın iptalini, tüketici kredisi nedeniyle borçlu olmadığının tespitini, özel araçla banka ile görüşmek için ..."a gitmesi nedeniyle 200,00 TL ve ihtar masrafı 52,40 TL toplamı 252,40 TL maddi tazminat ile 2.780,00 TL manevi tazminatın faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, yapılan ödemenin kredi borcunu kapamaya yeterli olmaması nedeniyle kapama işleminin gerçekleşmediğini, istemlerin kabul edilemez olduğunu savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, tüketicinin açtığı menfi tespit, tazminat ve kart iptali istemine ilişkindir. Davacı, kullandığı tüketici kredisinin bakiye borcunu tek seferde kredi kapama notuyla banka hesabına havale etmesine rağmen işlemin yapılmayarak taksitlerin her ay buradan kesilmeye devam edildiğini, ödemelerinden haksız kesintiler yapıldığını ileri sürmüştür. Mahkemece yapılan bilirkişi incelemesi ile gönderilen 11.962,00 TL"nin 20.9.2011 tarihi itibari ile kredi kapamaya yeterli olmadığının tespit edilmesi üzerine davalı bankanın işleminde hukuka ve sözleşmeye aykırılık bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş, Dairemizin 08/03/2016 tarih ve 2015/36112 Esas 2016/7233 Karar sayılı ilamıyla "her ne kadar ödenen meblağ kredinin o tarih itibariyle kapatılmasına yeterli olmayacak ise de, davacı sözleşmenin erken kapamaya ilişkin hükümlerinden istifade edebilecek, bu suretle işleyecek faiz gibi bir kısım borçlardan kurtulabilecek, kalan borç yönünden de sorumlu olmaya devam edecektir. Mahkemece, bu husus gözetilerek gerekirse bilirkişiden bu yönde inceleme yapılarak ek rapor alınmak suretiyle neticesine göre hüküm kurulmaması, ayrıca davada istem dışı verildiği ileri sürelen kart ile ilgili olarak menfi ya da müspet herhangi bir karar verilmemesi" gerekçesiyle karar bozulmuştur. Mahkemece, bozmaya uyularak bilirkişiden ek rapor alınmıştır. Ödenen meblağ kredinin o tarih itibariyle kapatılmasına yeterli olmayacak ise de, davacı sözleşmenin erken kapamaya ilişkin hükümlerinden istifade edebileceği göz önüne alındığında davacı tarafından sadece ödeme tarihindeki ana para tutarı olan 11.962,00 TL ödenmiş olduğundan kredinin tamamının erken kapanması için 787,83 TL eksik ödeme yaptığı, dolayısıyla davacının 20/09/2011 tarihi itibariyle davalı bankaya 787,83 TL borçlu olduğu yönünde rapor tanzim etmiş olduğu anlaşılmakla sübut bulmayan davanın reddine mahkemece karar verilmiştir.
6100 sayılı HMK 297/son maddesi gereğince; hükümde, tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerinin yer alacağı belirtildikten sonra, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekli olduğu belirtilmiştir. Her ne kadar bozmaya uyulararak bozma ilamı doğrultusunda bilirkişiden ek rapor alınmışsa da; raporun denetime elverişli olmadığı ve davacının her bir talebi hakkında gerekçeli olarak hüküm kurulmadığı dosya kapsamından anlaşılmıştır. Hal böyle olunca; mahkemece, bu hususlar gözetilerek, bilirkişiden bu yönde inceleme yapılarak her bir talep hakkında açıklamalı olarak ek rapor alınmak suretiyle neticesine göre, hüküm verilmemesi usul ve yasaya aykırı olup, hükmün bozulmasını gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davacının sair itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08/06/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.