Hukuk Genel Kurulu 2017/2785 E. , 2018/948 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Konya 2. İş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 19.12.2014 gün ve 2007/580 E., 2014/687 K. sayılı karar davacı vekili ve davalı Kondöksan Döküm Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. vekili tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 27.10.2015 gün ve 2015/6311 E., 2015/19213 K. sayılı kararı ile;
(…1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre, tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava 24.06.2002 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu %31,20 oranında sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece maddi tazminat isteminin kabulüne, manevi tazminat isteminin ise kısmen kabulüne, karar verilmiş ve bu karar süresinde davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemenin manevi tazminatın takdirine ilişkin kararı yerindedir. Maddi tazminata ve davalı yararına avukatlık ücretinin belirlenmesine ilişkin hüküm ise aşağıda açıklanan nedenlerle isabetli değildir.
Her şeyden önce davalı tarafça davanın ıslahı üzerine süresi içerisinde zaman aşımı ileri sürülmüş olup bu savunmaya neden itibar edilmediğinin gerekçesi yazılmaksızın hüküm tesisi hatalıdır.
Dava konusu olay nedeniyle, davacı 28.05.2007 tarihli kısmi dava dilekçesi ile fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 3.000,00-TL maddi ve 5.000,00-TL manevi tazminat istemli olarak dava açmış, bu dava görülmekte iken 16.12.2014 tarihinde maddi tazminata ilişkin istemini ıslah yoluyla artırmış ve mahkemece davacının maddi tazminat ile ilgili hüküm kurulması sırasında ıslah konusu maddi tazminat istemi de dikkate alınmıştır.
İş kazası sonucu sürekli iş göremezlik nedeniyle uğranılan zararın giderilmesi amacıyla açılan maddi ve manevi tazminat davalarında; zamanaşımı süresi gerek olay tarihinde yürürlükte bulunan Borçlar Kanunu"nun 125. maddesi ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı yasanın 146. maddesi gereğince haksız fiilin meydana geldiği tarihten itibaren 10 yıldır. Uyuşmazlık bu tür davalarda uygulanmakta olan 10 yıllık zaman aşımı süresinin hangi tarihte başlatılması gerektiği noktasında toplanmaktadır.
Uygulama ve öğretide kabul edildiği üzere, zamanaşımı failin ve zararın öğrenildiği tarihten başlatılmalıdır. Zarar görenin zararı öğrenmesi demek, zararın varlığı, mahiyeti ve esaslı unsurları hakkında bir dava açma ve davanın gerekçelerini göstermeye elverişli bütün hal ve şartları öğrenmiş olması demektir. Vücut bütünlüğünün ihlalinden doğan zarar, ancak bakım ve tedavi sonucunda düzenlenen hekim raporuyla belirli bir açıklığa kavuşur. Bedensel zararın gelişim, gösterdiği durumlarda zamanaşımına başlangıç olarak hastalık seyrinin yani gelişimin tamamlandığı tarihin esas alınması gerekir.
Dava konusu olayda, maden sıçraması ile sol gözünden yaralanan ve görme kaybına uğrayan davacının bedensel zararının değişen ve gelişen bir durum gösterip göstermediği dosya içerisindeki sürekli iş göremezlik durumuna ilişkin olarak düzenlenen raporlar ve dayanaklarında belli değildir. Değişen ve gelişen bir durum söz konusu ise zaman aşımının başlangıcı yukarıda açıklandığı üzere hastalık seyrinin yani gelişimin tamamlandığı tarih olup, aksi halde zaman aşımının olay tarihinden başlatılması gerekir.
Hal böyle olunca, maddi tazminat isteminin artırılmasına ilişkin ıslah üzerine, davacıdaki bedensel zararın değişen ve gelişen bir durum taşıyıp taşımadığı, değişen ve gelişen bir durum söz konusu ise hastalığın seyrini tamamladığı tarih belirlenmeden eksik inceleme ve araştırma ile ve süresinde ileri sürülen zaman aşımı itirazına değer verilmeme nedeni açıklanmaksızın ıslahen artırılan bölümünü de kapsar biçimde maddi tazminata karar verilmesi yerinde değildir.
Öte yandan davacı dava dilekçesinde hüküm altına alınacak maddi tazminata reeskont faizi uygulanmasını isterken, maddi tazminata ilişkin isteminin ıslah yoluyla artırımı sırasında uygulanmasını istediği faizi en yüksek banka mevduat faizi olarak ıslah etmiştir. Faiz feri bir alacak olup asıl alacağa bağlıdır. Harcı yatırılarak açılmış ayrı bir davanın konusu olmadığı sürece faiz isteminin kabulü ya da reddi nedeniyle yargılama gideri ve bu arada avukatlık ücreti verilmesi söz konusu olamaz. Hal böyle olunca hüküm altına alınan maddi tazminat için yasal faiz uygulandığı, reeskont faizi ve en yüksek mevduat faizine ilişkin istemin reddolunduğundan bahisle davalı yararına avukatlık ücretine karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgular dikkate alınmadan, yazılı şekilde hüküm kurması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır…)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava iş kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili müvekkilinin davalı şirket bünyesinde işçi olarak çalışmakta iken 24.06.2002 tarihinde iş kazası geçirdiğini ve sol gözünde görme yetisini kaybettiğini ileri sürerek fazlaya dair her türlü hakkı saklı kalmak kaydıyla 3.000,- TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ve 5.000,- TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsilini talep etmiştir ve maddi tazminat talebini 16.12.2014 tarihli ıslah dilekçesi bilirkişi raporu doğrultusunda 22.154.75 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı vekili Kondöksan Döküm Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. vekili kazanın meydana gelmesinde ağır kusurun davacıda bulunduğunu, davacının talep ettiği maddi ve manevi tazminatların zamanaşımına uğradığını, öncelikle davanın zamanaşımı nedeniyle reddinin gerektiğini, işin esasına girilecekse davacının maluliyet oranının tekrar belirlenmesi gerektiğini, ayrıca maddi manevi tazminat dosyasında reeskont faizine hükmedilmesinin mümkün olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiş ve 16.12.2014 tarihli celsede davacı vekilinin ıslah talebini kabul etmediklerini, ıslahla talep edilen miktarın zamanaşımına uğradığını bildirmiştir.
Mahkemece davacının %31,2 oranında malul kaldığı, kazanın meydana gelmesinde davalı işverenlerin %50, davacının ise %50 kusurunun bulunduğu gerekçesiyle 22.154,75 TL maddi tazminatın kazanın meydana geldiği tarih olan 24.06.2002 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının en yüksek mevduat faizi ve reeskont faizi yönündeki talebinin reddine, 5.000,- TL manevi tazminatın kazanın meydana geldiği tarih olan 24.06.2002 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine davacının en yüksek mevduat faizi ve reeskont faizi yönündeki talebinin reddi nedeniyle davalı yararına vekalet ücretine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin ve davalı vekilinin temyizi üzerine hüküm Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde belirtilen gerekçelerle bozulmuştur.
Mahkemece 27.10.2014 tarihli bilirkişi raporu ile davacının maddi zararını öğrendiğini, daha öncesinde maddi zararının miktarını bilmesinin mümkün olmadığı, tespit edemediği maddi zararı yönünden ıslah yoluna gidememesinin hakkaniyete uygun olmadığı, mahkemeden maddi zararın tam olarak tespiti beklendiğinden davalının zamanaşımı savunmasına itibar edilmediği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararı davalı Kondöksan Döküm Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık: iş kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebinde bulunan davacının 16.12.2014 havale tarihli ıslah dilekçesiyle talep ettiği maddi tazminat yönünden bedensel zararın değişim ve gelişim gösterip göstermediği, buradan varılacak sonuca göre zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediği, mahkemece yapılan araştırmanın yeterli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce, yerel mahkemece verilen ilk kararda reeskont ve mevduat faizi yönünden talebin reddine dair hüküm nedeniyle davalı yararına vekâlet ücretine hükmedildiği, Özel Dairenin bozma kararında faiz istemiyle ilgili kabul veya ret kararına dayanılarak yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmesinin mümkün olmadığı belirtildikten sonra, mahkemece ilk kararda davalı yararına hükmedilen vekâlet ücretinin direnme kararında hüküm kısmından çıkarıldığı ve bu hususun ön sorun olup olmadığı tartışılmıştır.
Bilindiği üzere direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozma kararından esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemeli ve yeni bir hüküm kurmamalıdır.
Başka bir anlatımla, mahkemenin yeni bir delile dayanmak veya bozmadan esinlenmek suretiyle gerekçesini veya hükmünü değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek karar vermiş olması hâlinde direnme kararının varlığından söz edilemez.
Somut olayda, mahkemece ilk kararda, reeskont ve mevduat faizi yönünden talebin reddine dair hüküm nedeniyle davalı yararına vekalet ücretine hükmedildiği, Özel Dairenin bozma kararında faiz istemiyle ilgili kabul veya ret kararına dayanılarak yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmesinin mümkün olmadığı belirtildikten sonra, yerel mahkemece verilen ilk kararda davalı yararına hükmedilen vekâlet ücretinin direnme kararında hüküm kısmından çıkarılarak yeni bir hüküm kurulduğu hâlde direnme kararı verildiği anlaşılmaktadır.
Şu hâle göre, mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu kararın usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı; yeni hüküm niteliğinde olduğu kabul edilmelidir.
Hâl böyle olunca, kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir.
Bu nedenle yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda gösterilen nedenlerle davalı Kondöksan Döküm Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. Vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 21. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 25.04.2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.