11. Hukuk Dairesi 2019/2127 E. , 2020/305 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ADLİYE MAHKEMESİ 11. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İzmir Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 08/12/2016 tarih ve 2016/12 E.- 2016/170 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi"nce verilen 15/03/2019 tarih ve 2017/1264 E.- 2019/422 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, 6100 sayılı Kanunun’un 369. maddesi gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, bankacılık sektöründe faaliyet gösteren müvekkili şirketin 2012 yılı Ekim ayında, internet tabanlı mevduat ürünü “Enpara.com”u müşterilerinin hizmetine sunduğunu ve bu ürünle ilgili çeşitli marka tescil başvurularında bulunduğunu, ancak ev alet ve gereçleri satan davalı firma tarafından hizmet ve iştigal konusu içinde olmamasına rağmen 2005 yılında “En” markasını 36. sınıfta tescil ettirdiğini, davalının “En” markasını tescil ettirdiği tarihten itibaren 5 yıl içinde herhangi bir şekilde kullanmadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 556 sy. KHK"nin 14. maddesi uyarınca davalı şirketçe tescil tarihinden itibaren 5 yıl süre ile kullanılmamış olan ve davalı tarafından tescil edilen “En” markasının 36.,09. ve 35. sınıflarda iptalini, söz konusu markanın bu sınıflarda Patent Enstitüsü sicilinden terkin edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, 1995 yılında kurulan müvekkili şirketin özellikle beyaz eşya sektöründe Türkiye"nin ilk firmaları arasında yer aldığını, müvekkilinin sahip olduğu markayı etkin ve kesintisiz kullandığını, dava konusu iptali istenen sınıfların bankacılık hizmetleri dışında kendi içinde müvekkilinin de faaliyette bulunduğu başka hizmetleri de kapsadığını, Marka KHK"nin 43. maddesi uyarınca davacının zarar gören sıfatı bulunmadığından hukuki yarar yokluğu bulunduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu edilen markanın tescili için 01/08/2005"te başvurulması üzerine 27/09/2006"da sicile kaydedildiği, tescil tarihinden itibaren 5 yıllık hoşgörü süresinin dolduğu, davacının davayı açmakta hukuki yararını bulunduğu, markanın dava konusu edilen 9, 36 ve 35. sınıf emtiasından 9. sınıfta herhangi bir üretim ve satışının olmadığı, 36. sınıfta herhangi bir faaliyetinin olmadığı ve 35. sınıfta ise elektrikli, elektronik iletişim cihazları, cep telefonu, tablet, telefon; fotoğraf makinesi, televizyon hafıza kartı, bilgisayar, televizyon antenleri ve bunların parçalarının, yedeklerinin satışına yönelik bir faaliyetinin bulunduğunun belirlendiği, tescil edildiği emtiada kullanılmayan markanın 14. madde uyarınca iptalinin gerektiği, davalı markasının sadece 9. sınıfa giren bazı ürünlerin mağazacılığı faaliyeti için kullanıldığının kanıtlandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne ,"En" ibareli 2005/31967 numaralı markanın tescil edildiği emtialardan 35. sınıfta yer alan müşterilerin malları el verişli bir şekilde görmesi ve satın alması için "elektrikli elektronik aletleri (cep telefonu, tablet, telefon) fotoğraf makinesi, tv, tv hafıza kartı, bilgisayar, tv antenleri ve bunların aksamlarının bir araya getirilmesi" hizmetleri bakımından kullanıldığı tespit edildiğinden tescilinin devamına, dava konusu edilen 9. sınıf, 36. sınıf ve sair 35. sınıf bakımından ise kullanım kanıtlanamadığından iptallerine, karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf Mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davanın yasal dayanağını oluşturan 556 sy. Yasa"nın 14. maddesinin Anayasa Mahkemesinin 14.12.2016 tarihli 2016/148 esas ve 2016/189 karar sayılı kararı ile kullanmama sebebiyle marka hükümsüzlüğüne dair 556 sayılı KHK"nin 14. maddesinin iptaline karar verildiği, Anayasa"nın 152. ve 153. maddelerinde öngörülen düzenleme uyarınca Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararlarının Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmesi ile birlikte elde bulunan ve kesinleşmemiş tüm davalarda uygulanmasının zorunlu olması karşısında, iptal kararlarının RG"de yayımlandığı 06.01.2017 tarihinden sonra HMK"nın 33. maddesi uyarınca yürürlükteki yasaları uygulamakla yükümlü bulunan mahkemelerin ve Bölge Adliye Mahkemelerinin, iptal kararı ile yürürlükten kalkan bir yasa maddesine dayanarak inceleme yapma ve karar verme yetkisi bulunmadığından açıldığı tarihteki mevzuat ve içtihatlara uygun olan davanın anılan iptal hükmü sebebiyle oluşan hukuksal durum gereğince davanın reddine karar verilmesi gerektiğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK"nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK"nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 10,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 13/01/2020 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.