3. Hukuk Dairesi 2015/15134 E. , 2015/20788 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : BAHÇE ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/06/2015
NUMARASI : 2015/8-2015/99
Taraflar arasındaki tedbir nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde ; tarafların 2011 yılından beri evli olduklarını, davalı eşin müvekkil davacıyı 05/08/2014 tarihinde baba evine bıraktığını ve bu tarihten itibaren tarafların ayrı yaşadığını belirterek, davacı için aylık 750 TL tedbir nafakasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı eşin davalı müvekkilini aldatması sebebi ile tarafların ayrı yaşadığını ve davacının kendi kusuruna dayanarak hak talep edemeyeceğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, davacı için aylık 250 TL tedbir nafakasının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, ayrı yaşamakta haklılık iddiasına dayalı tedbir nafakası istemine ilişkindir.
4721 sayılı MK.nun 195.maddesi uyarınca, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde eşler ayrı ayrı veya birlikte hakimin müdahalesini isteyebilir. Hakim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine Kanunda öngörülen önlemleri alır.
Aynı yasanın 197.maddesine göre de; eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir.
Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetime ilişkin önlemleri alır.
Buna göre davacının ayrı yaşamada, haklı olup olmadığının araştırılması ve "ayrı yaşamada haklılık" olgusunun kanıtlanması gerekir.
Somut olayda; davacı ayrı yaşamada haklı olduğunun ispatı hususunda tanık deliline başvurmuş, dinlenen davacı tanıkları beyanlarında, davalının davacıyı yaklaşık 1 sene önce baba evine bıraktığını, nedenini sorduklarında ise anlaşamadıklarını söylediğini beyan etmişler, davalı tanıkları ise davalının bir başka ilde aşçı olarak çalıştığını, bu süreçte davacı kadının sık sık uzun süreli telefon görüşmeleri yaptığını ancak konuştuğu kişilerin eşi olmadığını belirtmişlerdir. Dinlenen davacı tanıklarının, tarafların ayrı yaşamasına neden olan olaylarda görgüye dayalı bilgi ve beyanları bulunmamaktadır. Davacı bunun dışında da herhangi bir delile dayanmamıştır.
TMK.nun 6.maddesine göre “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.”
Buna göre dosya kapsamı, taraf ve tanık beyanlarına göre, mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, ayrı yaşamada haklı olduğu iddiasını ispat edemeyen davacı kadın lehine davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisiisabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.