11. Ceza Dairesi 2018/4062 E. , 2021/1690 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Vergi Usul Kanununa muhalefet, tefecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet, beraat
2008 takvim yılında sahte fatura düzenleme suçundan açılan kamu davası ile ilgili olarak hüküm kurulmadığının anlaşılması karşısında, zamanaşımı hükümleri dikkate alınarak mahkemesince ayrıca hüküm kurulması mümkün görülmüştür.
I-Sanık hakkında verilen mahkumiyet hükümlerine yönelik sanık müdafinin temyiz taleplerinin incelenmesinde:
Sanığın yokluğunda verilip usulüne uygun olarak 28/12/2015 tarihinde tebliğ olunan hükmün, hükümden sonra 05/01/2016 tarihli vekaletname sunan sanık müdafii tarafından yasal süresi geçtikten sonra 15/01/2016 tarihli dilekçe ile temyiz edildiği anlaşıldığından; temyiz talebinin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 317. maddesi uyarınca REDDİNE,
II- Sanık hakkında 2008 takvim yılında sahte fatura kullanma suçundan verilen mahkumiyet hükmü ile 2009 takvim yılında Vergi Usul Kanununa muhalefet suçundan verilen beraat hükmüne yönelik katılan vekilinin temyiz taleplerinin incelenmesinde;
10/09/2013 tarihli Vergi Suçu Raporuna atıf yapılmak suretiyle düzenlenen İskenderun Cumhuriyet Başsavcılığı‘nın 01/08/2014 tarih ve 2014/2940 Esas sayılı iddianamesi ile sanık hakkında 2008-2009 takvim yıllarında sahte fatura kullanma, sahte fatura düzenleme ve tefecilik suçlarından açılan kamu davalarında; Hatay Küçük ve Orta Ölçekli Mükellefler Grup Başkanlığı‘nın 10/09/2013 tarihli 2013-A-2053/79 sayılı vergi tekniği raporunda, sanığın alış yaptığı mükelleflere ilişkin ayrıntılı bilgilerin bulunmaması, ayrıca vergi incelemesinde beyanları alınan ..., ..., ..., ... ve ..."nın nakit ihtiyaçlarını gidermek amacıyla kredi kartlarını sanığa verdiklerini ifade etmeleri, sanığın ise 19/03/2015 tarihli duruşmada komisyon almaksızın ..."nın nakit ihtiyacını karşılamak amacıyla ticari bir alış veriş olmaksızın ve komisyon almadan POS cihazından kartla çekim işlemi yaptığını beyan ederek tüm suçlamaları reddetmesi karşısında maddi gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi bakımından;
1- Sahte fatura kullanma suçuna konu faturaları düzenleyen ve sahte fatura düzenleme suçuna konu faturaları kullanan mükellefler haklarında karşıt inceleme raporu düzenlenip düzenlenmediğinin ilgili vergi dairesinden sorulması, düzenlenmiş ise onaylı örneklerinin getirtilmesi,
2- Aynı mükellefler hakkında dava açılıp açılmadığının araştırılması, dava açılmış ise dosyalarının getirtilip incelenerek ilgili belgelerin onaylı örneklerinin dosyaya alınması,
3- Gerektiğinde, faturaların gerçek kontör satımına ilişkin olup olmadığının belirlenmesi yönünden, sanığın satımını yaptığını söylediği kontörlerle ilgili kayıtları getirtilerek, yeterli kontör girişi olup olmadığı, alım ve satım miktarlarının uygunluğu yönünden faturaları düzenleyen mükellefler ile kullanan mükellef ve kişilerin ticari defterleri ve belgeleri üzerinde karşılıklı bilirkişi incelemesi yaptırılması,
Sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayin edilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik araştırma ve incelemeyle mahkumiyet ve beraat hükümleri kurulması,
4-Kabule göre ise;
a) Her takvim yılında işlenen sahte fatura kullanma ve sahte fatura düzenleme suçlarının birbirinden ayrı ve bağımsız suçları oluşturduğu gözetilmeden, hangi suçtan hüküm kurulduğu da belirtilmeksizin sanık hakkında 2009 takvim yılına ilişkin olarak tek bir beraat hükmü kurulması,
b) Dosya kapsamında suça konu sahte faturaların gelir vergisi indiriminde kullanıldığının anlaşılması nedeniyle 16/03/2009 olması gereken suç tarihinin gerekçeli karar başlığında 15/01/2013 olarak yanlış yazılması yasaya aykırı,
c) 5237 sayılı TCK"nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesi"nin 08/10/2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz talepleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA,
III- Sanık hakkında tefecilik suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik katılan vekilinin temyiz taleplerinin incelenmesinde;
1-Sanığın, POS cihazlarını kullanım amaçları ve sözleşme koşulları dışında, kredi kartı sahiplerinin nakit ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla kullanmaktan ibaret fiillerinin, hem TCK’nin 241. maddesinde düzenlenen “tefecilik” suçunu hem de 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu"nun 36. maddesinde düzenlenen “gerçeğe aykırı olarak harcama belgesi düzenleme” suçunu oluşturması; TCK"nin 241. maddesinin genel ve 5464 sayılı Kanun"un 36. maddesinin özel norm niteliğinde olması karşısında; “özel normun önceliği” kuralı gereğince, suçun sübutu halinde sanık hakkında zincirleme olarak 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu"nun 36. maddesinde düzenlenen "gerçeğe aykırı olarak harcama belgesi düzenleme" suçundan hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmemesi yasaya aykırı,
2- Kabule göre de; 5237 sayılı TCK"nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesi"nin 08/10/2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz talepleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 22/02/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.