17. Hukuk Dairesi 2017/3063 E. , 2019/10651 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 12.11.2019 Salı günü davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... geldiler. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraf vekilleri dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkiline ait, davalıya kasko sigortalı aracın meydana gelen kazada hasarlandığını açıklayıp 105.000,00 TL hasar bedelinin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, talebin teminat dışında kaldığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Yerel mahkemenin 03.11.2016 tarihli, davanın kabulü ile 105.000,00 TL"nin tahsiline dair karara karşı istinaf yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, kasko sigorta sözleşmesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkiline ait aracın, müvekkilinin eşi dava dışı ..."ın idaresinde iken 01.11.2014 tarihinde meydana gelen kazada hasarlandığını açıklayıp tazminat talebinde bulunmuş, davalı vekili, sigortalı araç sürücüsünün olay yerini terk etmesi nedeni ile talebin teminat dışında kaldığını savunmuş, mahkemece davanın kabulüne dair karar verilmiştir.
Anılan karara karşı istinaf yoluna başvurulması neticesinde Bölge Adliye Mahkemesince; kaza tespit tutanağında sürücünün olay yerini terk ettiği, olayın meydana geliş yeri ve şekli göz önüne alınarak salt olay yerinin terk edilmesinin rizikonun ve hasarın teminat dışında kaldığının kabulü için yeterli olmadığı, davalı sigortacı tarafından aracın kim tarafından kullanıldığı bilinmediğinden, sürücü değişikliği yapıldığı, sürücünün alkollü veya sürücü belgesi bulunmaksızın aracın kullanılıp kullanılmadığı hususunun şüpheli hale geldiği gerekçesiyle gerçeğe uygun ihbar yapılmadığı iddia edilmiş ise de; soyut olan bu iddiaları destekleyen somut deliller ispat yükü kendisinde olan davalı sigorta şirketi tarafından ibraz edilip iddia ispat edilemediği, sürücünün evine 50 metre mesafede gerçekleşen kazadan sonra evine gidip, kazanın şokunu atlatmak ve ailesinden yardım istemesinin Kara Araçları Kasko Sigortası Genel Şartlarının 5.10. maddesinde sınırlı değil, örnek olarak sayılan zorunlu haller kapsamına giren, hayatın olağan akışına uygun, makul sayılabilecek bir davranış olduğu, aksine alkollü veya sürücü belgesiz, başka bir mevhum (bilinmeyen) şahsın varlığı iddia ve ispat edilemediği gibi sürücünün alkollü olduğu da ispatlanamadığı, sigorta şirketinin hasarın teminat kapsamında olmadığı, olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil, iddia ettikleri şekilde gerçekleştiğini ve bu oluş şeklinin teminat dışında kalan hallerden olduğunu soyut iddialarla değil, somut delillerle kanıtlaması gerektiği, dosya kapsamına göre sürücünün gerçeğe aykırı olarak farklı bildirildiği hususunun sabit olmadığı, kaldı ki bu husus sabit olsa bile, bunun tek başına doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmeme veya sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde imiş gibi ihbar etme anlamına gelmeyeceği ve dolayısıyla ispat külfetinin de yer değiştirmeyeceği gerekçesi ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, kasko sigortalı araç sürücüsünün kazadan sonra olay yerini terk etmesinin haklı sebebe dayanıp dayanmadığı ve kaza yerinin terki nedeniyle kazada oluşan hasarın poliçe teminatı kapsamında olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Mal sigortaları türünden olan kasko sigortasının teminat kapsamını belirleyen... A/1 maddesine göre; gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketli bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile 3. kişilerin kötüniyet ve muziplikle yaptıkları hareketler ile fiil ehliyetine sahip olmayan kişilerin yol açacağı zararlar, aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bütününün sigortanın teminat kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.
Olay tarihinde geçerli olan..."nın A.5.10. maddesinde, "zorunlu haller (tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma vb) hariç olmak üzere bu maddenin 5.4 ve 5.5 nolu bentlerdeki ihlaller nedeniyle, sürücünün kimliğinin tespit edilmesini engellemek için kaza yerinden ayrılma" denilmek suretiyle, maddede ifade olunan haller ile benzer haller dışında olay yerini terkin, zararın teminat dışı olmasına yol açacağı kabul edilmiştir.
Yukarıda anılan kanun ve sigorta genel şartları gereği, kural olarak zararın teminat dışı olduğunu ispat yükü, davalı sigortacıda bulunsa da; somut olayın özellikleri ve bilhassa davacıya ait aracın sürücüsü olduğu iddia edilen ..."ın yaralanmadığı ve tek taraflı olarak yapılan kazada can güvenliğini tehlikeye atacak hiç bir durum olmadığı halde olay yerinden ayrılması, kazanın oluş biçimi ve meydana geldiği saat gözetildiğinde; haklı sebeple olay yerini terkin ötesine geçen bir durum bulunduğu ve sürücünün kaza anında alkollü ve ehliyetsiz olmadığını ispat yükünün, davacı sigortalıya geçtiğini kabulün zorunlu olduğu açıktır.
Diğer taraftan, poliçe tanzim tarihi ve olay tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK"nın 1409/1. maddesi uyarınca, sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı maddenin 2. fıkrası hükmüne göre, kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5. maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir.
İlkeler yukarıda anlatılan şekilde olmakla birlikte sigortalı, Kasko Poliçesi Genel Şartları"nın A.5. maddesi ve TTK 1446/2 maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde imiş gibi ihbar ederse ispat yer değiştirip oluşan rizikonun teminat içinde kaldığını ispat yükü sigortalıya geçer.
Bu ilkeler doğrultusunda somut olaya bakıldığında; 01.11.2014 tarihinde saat 03:31"de trafik kazasının meydana geldiği; kaza tespit tutanağı ile, havanın yağışlı, zeminin ıslak olması, sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi ile sola doğru orta refüje çıkarak orta refüjdeki 2 adet ağaç ve aydınlatma direğine çarptıktan sonra aracın sağ yan üzerine duruşa geçtiği, sürücünün hız kuralını ihlal ile yola gereken dikkat ve özeni göstermediğinden kazanın meydana geldiği, olay yerini terk eden araç sürücüsünün kimliğinin tespit edilemediği sabittir.
Yerel mahkemece ve Bölge Adliye Mahkemesince; davacıya ait aracın, davacının eşi ..."ın idaresinde iken kazanın gerçekleştiği, sürücünün kazanın etkisiyle ne yapacağını şaşırmış olduğu ve kazanın olduğu yere 50 metre mesafede bulunan eve gelerek yardım istediği, tekrar olay yerine gittiği ve alkol muayenesi olmak istediği ancak sevk olmadığı için hastanede alkol testi yapılmadığı, yine kazayı yapan ... ve ..."ın ifadelerinin birbirlerini doğrular nitelikte olduğu, olay yerini terkin haklı sebebe dayandığı, alkol ya da ehliyet durumunun saptanmasını önlemek amacıyla olay yerinden ayrılmayı ve zararın teminat dışı kaldığını ispat yükü altında olan davalı sigortacının bu hususu ispat edemediği gerekçesiyle, zararın teminat kapsamında kabul edildiği görülmektedir.
Öncelikle araç sürücüsünün davacının eşi/dava dışı ... olduğuna ilişkin mahkeme kabulü yerinde değildir. Araç sürücüsünün ... olduğunun kabulünü gerektirecek somut ve haklı deliller dosya kapsamında bulunmayıp, araç sürücüsünün kim olduğu ispatlanamamıştır. Mahkemece araç sürücüsünün ... olduğunun kabulü ile dava dışı ..."ın ifadeleri ve eylemleri üzerinden delillerin toplanması ve değerlendirilmesi hatalıdır.
Kaldı ki, somut olayda kaza, tek taraflı olup, davacıya araç ile dava dışı başka bir araca veya kişiye çarparak zarar verilmediğine göre araç sürücüsünün korku, kaygı panik yaşamasını gerektirir bir durumun varlığından da söz edilemez. Mahkemenin kabulünde olan “sigortalının evinin kaza yerine 50 metre mesafede olması ve olayın şokunu atmak, rahatlamak için eve gitmesi” durumu da, araç sürücüsünün, davacının eşi ... olduğu kabul edilse dahi, sürücünün yaralanmadığı da göz önüne alındığında ..."nın A.5.10. maddesi anlamında zorunlu hal değildir. Bu durumda ispat yükünün yer değiştirdiğinin kabulü gereklidir.
Taraflar arasında güven ve iyiniyet esasına dayanan sigorta sözleşmelerinde, gerek sigortalının gerekse sigortacının haklarını kullanırken ve yükümlülüklerini yerine getirirken iyiniyetle hareket etmesi; rizikonun gerçekleşmesinden sonra doğru ihbar yükümlülüğü altında bulunan sigortalının, bu yükümlülüğüne uyup uymadığının saptanmasında da bu ilkenin gözönünde tutulması gerekir.
Bu itibarla da, somut olayın özellikleri gereği, davacıya ait araç sürücüsünün kaza anında alkollü olmadığı ve zararın poliçe teminatı kapsamında kaldığını ispat yükünün, davacı sigortalıya ait olup dosyadaki mevcut deliler ile de hasarın teminat kapsamında kaldığı ispatlanamamıştır. Bu durumda açılan davanın reddi gerekirken, yazılı şekilde yanılgılı gerekçe ile karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2-Bozma ilamının kapsam ve şekline göre; davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının ... 1. Tüketici Mahkemesi, Dairemiz karar örneğinin ise Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 2.037,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davalıya verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 14/11/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.