10. Hukuk Dairesi 2017/2110 E. , 2019/7943 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
No : 2017/348-2017/306
Mahkemesi : Ordu İş Mahkemesi
No : 2015/685-2016/494
Dava, 2926 sayılı Kanuna tabi sigortalılık süresinin tespiti ile yaşlılık aylığı bağlanması istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine,
Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE karar verilmiştir.
Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili dava dilekçesi ile müvekkilinin tarım sigortalılığının, çatışan tarihler dışında tahsis talep tarihine kadar devam ettiğine, müvekkilinin davalı kuruma da tahsis talep tarihine herhangi bir borcu bulunmadığından ve 5400 gün hizmetin de çok üzerinde hizmet günü bulunması nedeniyle tahsis talep tarihi itibari ile emekliliği dolmuş bulunduğundan davalı Kurumun 12568756 sayılı 06/11/2015 tarihli işleminin iptali ile 25/11/2014 tarihini izleyen ay başından itibaren emekli olduğunun ve emekli maaşı bağlanması gerektiğinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II-CEVAP
Davalı vekili; davacının tahsis talebine istinaden sonrasında 28.10.2015 tarihli Sosyal Güvenlik Denetmenliği inceleme raporunun hazırlandığını, ... Ziraat Odası Yönetim Kurulu karar defteri üzerinde yapılan incelemede davacının üyelik kaydının başlangıcına ya da sonlandırılmasına ilişkin olarak yönetim kurulu kararı bulunmadığının tespit edildiğini, söz konusu raporda davacının ... Ziraat Odası üyelik kartlarının üyelik kaydına ilişkin olarak ibraz edilen kayıt ve belgelerin üyeliğin başlangıcı ile kayıtlılık devresini belirlemek için sağlıklı/yeterli bilgiyi içermemesi nedeniyle geçersiz sayılması ve kurumun sigortalılık işlemlerinde esas alınmaması gerektiği belirtildiğinden davacının Bağ-Kur sigortalılığının 17.01.1991 olarak sonlandırıldığı, bu düzenleme işleminden sonra davacı talep tarihi itibari ile yasal şart olan 5400 gün koşulunu sağlamadığından davacının tahsis talebinin reddedildiğini, Kurumca yapılan işlemlerin usul ve yasalara uygun olduğunu belirterek, yersiz açılan davanın reddini talep etmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
Davalı Kurum vekili dilekçesinde; Davacının dosya kapsamından yalnızca 15.11.2008 tarihli TMO alım fişi ve prim tevkifatı yer almasına karşın, 01.01.1991-30.04.2011 tarihleri arasında 2926 sayılı Yasa kapsamında olduğunun tespitinin hatalı olduğu, prim tevkifatı bulunmayan yıllara yönelik yapılan araştırmanın yeterli olmadığı, davacının 2926 sayılı Yasaya tabi sigortalılık iradesini ortaya koyacak herhangi bir başvurusu, prim ödemesi, ürün satışı veya bu satışlardan yapılan prim tevkifatı bulunup bulunmadığının araştırılmadığı, ayrıca davacının oda üyelik kayıtlarına ilişkin belgelerin sağlıklı/yeterli bilgiyi içermediği belirtilerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece; "Davacının davasının KABULÜ ile; davalı Kurumun 12568756 sayıl 06/11/2015 tarihli işleminin iptali ile emeklilik tahsis tarihi olan 25/11/2014 tarihini takip eden aybaşı 01/12/2014 tarihi itibariyle emekli olmaya hak kazandığının TESPİTİNE" karar verilmiştir.
B-BAM KARARI
Bölge Adliye Mahkemesince; Ordu İş Mahkemesinin 01.11.2016 tarih, 2015/685 E., 2016/494 K. sayılı kararında herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığından 6100 sayılı HMK nın madde 353/1-b.1 hükmü gereğince davalı vekilinin ilk derece mahkemesinin kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine, " karar verilmiştir.
TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı kurum vekili istinaf nedenlerini tekrarla, BAM kararının bozulmasını talep etmiştir.
IV-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Davanın yasal dayanağı olan 2926 sayılı Kanunun 2. maddesinde, kanunla veya kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdiyle bağlı olmaksızın, 3. maddenin (b) bendinde tanımlanan tarımsal faaliyette bulunanların sigortalı sayılacakları belirtilmiş, 3. maddenin (b) bendinde, bu Kanunda geçen “tarımsal faaliyette bulunanlar”ın, kendi mülkünde, ortaklık veya kiralamak suretiyle başkalarının mülkünde, kamuya özgü yerlerde ekim dikim, bakım, üretim, yetiştirme ve ıslah yollarıyla veya doğrudan doğruya tabiattan yararlanmak suretiyle bitki, orman, hayvan ve su ürünlerinin üretimini, avlanmasını, avcılar ve yetiştiriciler tarafından korunmasını, taşınmasını sağlayanları veya bu ürünlerden sair bir şekilde faydalanmak suretiyle kendi adına ve hesabına faaliyette bulunanları ifade ettiği açıklanmıştır. Ayrıca 5. maddede, yasal süresinde kayıt ve tescillerini yaptırmayanların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi izleyen aybaşından itibaren başlayacağı, bu suretle sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçilemeyeceği ve kaçınılamayacağı, 6. maddede, bu Kanuna göre sigortalı sayılanların sigortalılıklarının tarımsal faaliyetlerine son verdiklerinde sona ereceği, 7. maddede, kişilerin bu Kanuna göre sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren en geç 3 ay içinde Kuruma başvurarak kayıt ve tescillerini yaptırmak zorunda oldukları, 9.maddede, bu zorunluluğa uymayanların tescil işlemlerinin Kurumca kendiliğinden yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
Diğer taraftan davanın diğer yasal dayanağı niteliğindeki 5510 sayılı Kanunun 3. maddesinde tarımsal faaliyet, 2926 sayılı Kanunun 3/b maddesinde öngörüldüğü şekilde tanımlandıktan sonra 4. maddenin 1. fıkrasının (b) bendinin (4) numaralı alt bendinde, hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız tarımsal faaliyette bulunanların sigortalı sayılacakları belirtilmiş, 7. maddede sigorta hak ve yükümlülüklerinin, tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar için tarımsal faaliyetlerinin kanunla kurulu ilgili meslek kuruluşlarınca veya kendilerince, 1 yıl içinde bildirilmesi durumunda kaydedildiği tarihten, bu süre içinde bildirilmemesi halinde ise bildirimin Kuruma yapıldığı tarihten itibaren başlayacağı öngörülmüştür.
02.08.2003 günü yürürlüğe giren 4956 sayılı Kanunun 56. maddesi ile yürürlükten kaldırılan 2926 sayılı Kanunun 36. maddesi ve 4956 sayılı Kanunun 27. maddesi ile değişikliğe uğrayan 1479 sayılı Kanunun 53. maddesi hükümlerinde kanun koyucu, Kurumun prim alacaklarının Bakanlar Kurulu kararı ile ürün bedellerinden tevkif suretiyle tahsil edilebilmesine imkan tanımıştır. Buna göre, tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlarla ilgili sigorta primlerinin, ilgiliye ödenmesi gereken ürün bedellerinden kesilerek o kişi adına Kurum hesabına yatırılmak suretiyle tahsil edilmesi durumunda, kayıt ve tescil için Kuruma başvuru olmasa dahi belirtilen şekildeki prim ödeme olgusunun, tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışan kişinin kayıt ve tescil konusundaki iradesini ortaya koyduğunun kanıtı olarak kabulü gerekmektedir. Tarımsal faaliyet olgusunun kanıtlanmış olması, tescilli sigortalılar yönünden tescil tarihinden, tescili bulunmayanlar yönünden ise ilk prim ödemesinin veya tevkifatın gerçekleştirildiği tarihten sonraki sürelere ilişkin olumlu sonuç doğurmaktadır. Tarım Bağ-Kur sigortalılığının yasal dayanağını oluşturan Kanunlarda 506 sayılı Kanunun 79/10. ve 5510 sayılı Kanunun 86/9. maddesinde açıklanan hizmet tespiti davasına koşut bir düzenlemeye yer verilmemesi ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin tescil edildikleri tarihi takiben başlayacağının öngörülmesi karşısında, tescil veya iradi prim ödemesi ya da prim tevkifatı öncesine ait dönem yönünden tarımsal faaliyet ve buna dayalı Tarım Bağ-Kur sigortalılığının tespiti söz konusu olamayacaktır. Ayrıca belirtilmelidir ki, tarımsal faaliyete kabul edilebilir süreyi aşar uzunlukta ara verilmesi durumunda Tarım Bağ–Kur sigortalılığının yeniden başlayabilmesi, tescil başvurusu, iradi prim ödeme, prim tevkifatı olgularından herhangi birinin gerçekleşmesine bağlıdır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 22.09.2010 gün ve 2010/10-380 Esas - 2010/420 Karar numaralı ilamında da açıklandığı üzere, kendi adına ve hesabına bağımsız tarımsal faaliyete dayalı olarak yetiştirilen ürünlerin teslimi sırasında ürün bedelleri üzerinden tevkifat (prim kesintisi) yapılması durumunda zorunlu sigortalılık hak ve yükümlülüğünün tevkifat tarihini izleyen aybaşından itibaren başlatılarak ait olduğu yılın sonuna kadar ve devam eden yıllarda tevkifatlar var ise devam eden en son yılın sonuna kadar davacının sigortalı olarak kabul edilmesi gerekmekte olup, kamu kuruluşu niteliği taşımayan özel gerçek/tüzel kişilerce tevkifat gerçekleştirilmiş ise prim tutarının Kuruma aktarılması koşulu aranmaktadır.
Somut olayda, davacının 18.01.1991 tarihinde Kuruma "tarım işi bırakma" belgesi ile başvurduğu, ancak Kurumca davacının Ziraat Odası kaydının devam etmesi nedeniyle kaydının kapatılmadığı, takiben Ziraat Odası kayıtlarında Sosyal Güvenlik Denetmenliğince yapılan inceleme sonucu düzenlenen 28.10.2015 tarihli raporunda; ... Ziraat Odası Yönetim Kurulu karar defteri üzerinde yapılan incelemede davacının üyelik kaydının başlangıcına ya da sonlandırılmasına ilişkin yönetim kurulu kararı bulunmadığının tespit edildiği ve davacının ... Ziraat Odası üyelik kartlarının üyelik kaydına ilişkin olarak ibraz edilen kayıt ve belgelerin üyeliğin başlangıcı ile kayıtlılık devresini belirlemek için sağlıklı/yeterli bilgiyi içermemesi nedeniyle geçersiz sayılması ve Kurumun sigortalılık işlemlerinde esas alınmaması gerektiği belirtildiğinden davacının Bağkur sigortalılığının muafiyet talebine ilişkin 18.01.1991 tarihli dilekçesi gereği 17.01.1991 olarak sonlandırıldığı görülmekle, Kurumun davacının 18.01.1991 tarihli dilekçesine istinaden tarım bağkur sigortalılığını sonlandırma işlemi yerindedir.
Davacının 18.01.1991 tarihinden sonraki yıllarda prim ödeme ve tevkifatı olup olmadığı araştırılmalı, yoksa sigortalı sayılamayacağından, tahsis talebi öncesi toptan yapılan ödemenin sigortalılığı geçerli kılmayacağı, bu yıllar yönünden talebinin reddi gerekeceği, ancak, dosya kapsamından davacının bu tarihten sonra sadece 15.11.2008 tarihinde Toprak Mahsulleri Ofisine fındık teslimatı yaptığı ve bu teslimata istinaden tevkifat yapıldığı anlaşılmakla, tevkifatın olduğu 2008 yılı için Tarım Bağkur sigortalılığının değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeli ve bunlara göre tahsis koşulları yeniden irdelenmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi"nin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, kararın bir örneğinin BAM"a, dosyanın kararı veren İlk derece Mahkemesine gönderilmesine, 24.10.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.