11. Hukuk Dairesi 2016/4008 E. , 2017/685 K.
"İçtihat Metni"
Taraflar arasında görülen davadasayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 07.02.2017 günü tebligata rağmen gelen olmadığı yoklama ile anlaşıldı, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalılar tarafından sigortalanan müvekkilinin erik bahçesinde meydana gelen don hadisesi nedeniyle oluşan zarara ilişkin tazmin taleplerinin reddedildiğini ileri sürerek, 25.000 TL"nin 23/04/2011 tarihinden itibaren yasal faizi ve tespit masraflarıyla birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekilleri, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava dilekçesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde davacının dava etmek istediği tüzel kişiliğin poliçeyi düzenleyen sigorta şirketinin de ortağı bulunduğu havuz işleteni olduğu, zararın don nedeni ile meydana geldiği ve teminat kapsamında olduğunun kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, bitkisel ürün sigortaları poliçesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Somut uyuşmazlıkta, davanın dayanağını oluşturan sigorta poliçesinde 118 sayılı olarak gösterilmiştir. Dairemizin yerleşik uygulamaları uyarınca bu durumda, Tarım Kredi Kooperatifi"nin rehin hakkı bulunduğundan, sigortadan tazminat talep etme hakkı da öncelikle ona ait olup, sigortalı ancak lehine rehin verilen alacaklının açık muvafakatini almak şartıyla ve kendi menfaati de zedelendiği takdirde tazminat isteme hakkına sahip olur
Buna göre mahkemece, asıl dava ve talep hakkına sahip dava dışı Kooperatiften alınmış, açılan davaya muvafakat veya icazetleri olduğuna dair gerekli belgeyi sunması için davacı tarafa süre verilmesi ve bu usuli eksiklik tamamlandığı takdirde işin esasına girilmesi gerekirken, davacının aktif taraf sıfatının (husumet) varlığına ilişkin olan ve mahkemece re’sen göz önünde bulundurulması gereken bu yön üzerinde durulmadan yazılı şekilde uyuşmazlığın esasına girilerek ve anılan poliçeye dayalı bir şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
2- Bozma neden ve şekline göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle kararın resen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödediği peşin temyiz harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 09/02/2017 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
Davacının maliki olduğu taşınmazlar için tanzim edilmiş, poliçeyi düzenleyen acente (Kooperatif) poliçede dain-mürtehin olarak gösterilmiştir.
5363 sayılı . maddesi gereğince sigorta priminin bir kısmınir kısmını ise sigortalı ödemektedir.
Sigortalı tarafından karşılanacak primin ödenmesine ilişkin usul ve esaslar ise bağlanan ve ödenmeyen primleri için poliçeyi düzenleyen acente (Kooperatif) lehine rehin hakkı tesis edilmektedir.
Genel şartların B.7/3 maddesinde de, muaccel hale gelen tüm prim borçlarının, ilgili sigorta şirketinin beyanı doğrultusunda tazminattan mahsup edilebileceği öngörülmüştür.
Bu halde öncelikle, rehin alacaklısından poliçedeki dain-mürtehin kaydının niteliği ve dayanağının sorulması, rehin alacağının ödenmeyen sigorta priminin peşinat dışındaki kalan prim borcuna ilişkin olduğunun anlaşılması durumunda yargılamaya devamla davanın kabulü halinde ödenmeyen sigorta priminin hesaplanan tazminattan mahsup edilmesi ve kalan sigorta tazminatının sigortalıya ödenmesi gerekir.
Poliçedeki dain-mürtehin kaydının sigorta primine ilişkin olmadığının anlaşılması durumunda ise;
Dava tarihinde yürürlükte bulunan TMK 879/1. ve 6102 sayılı TTK 1456. maddesi gereğince, rehin hakkı sahibinin kayıtsız ve şartsız davaya muvafakatı halinde sigorta tazminatının sigortalıya ödeneceği hususunda bir kuşku bulunmamaktadır.
./..
Uyuşmazlık, rehin hakkı sahibinin davaya muvafakat etmemesi durumunda nasıl bir yol takip edileceğine ilişkindir.
Sayın çoğunluk, bu halde davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığı görüşünde ise de, çoğunluk görüşünü destekleyen hiçbir yasal düzenleme bulunmamaktadır.
TMK 879 ve TTK 1456 maddesi, sınırlı ayni hak sahibinin muvafakatının bulunmamasını, sigorta tazminatının sigortalıya ödenmesine engel gördüğünden bu durumda davanın kabulü halinde mahkemece yine sigorta tazminatının sigortalıya ödenmesine karar verilmeli, hüküm fıkrasında ayrıca ödeme esnasında sınırlı ayni hak sahibinin muvafakatının sağlanması hüküm altına alınmalıdır.
Açıklanan nedenle yerel mahkeme kararının esasından incelenmesi gerekirken kararın yazılı gerekçe ile bozulmasına ilişkin sayın çoğunluk görüşüne karşıyım.