Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/20916
Karar No: 2017/1377
Karar Tarihi: 22.03.2017

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2014/20916 Esas 2017/1377 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2014/20916 E.  ,  2017/1377 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ


    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... "ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

    -KARAR-

    Dava inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde tazminat istemine ilişkindir.
    Davacı, maliki olduğu 1085 parsel sayılı taşınmazını dayısı olan ..."in borç işlemlerine aracılık etmesi amacıyla teminat olarak davalı ..."e temlik ettiğini, davalı ... tarafından da taşınmazın tapuda muvazaalı olarak diğer davalı ..."e devredildiğini ileri sürerek tapunun iptali ile adına tesciline olmadığı takdirde uğradığı zarara karşılık olarak 300.000,00 TL"nin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı ... temlikin gerçek satış ile yapıldığını inançlı işlem iddiasının yazılı belge ile ispatlanması gerektiğini, davalı ... ise iyiniyetli alıcı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, inançlı işlem iddiasının yazılı delil ile ispatlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının maliki olduğu 1085 parsel sayılı taşınmazını 27.02.2010 tarihinde davalı ..."a temlik ettiği, davalı ..."ın ise anılan taşınmazı 20.05.2011 tarihinde davalı ..." temlik ettiği, davalı ..."ın ... Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2011/74 Esas sayılı dava dosyasının 24/11/2011 tarihli duruşmasında tanık sıfatıyla verdiği ifadesinde “Ben katılanlardan ...’i arkadaşım olması nedeni ile tanırım, katılan ...’ın borcu bulunuyordu, beş altı senet vermişti, ben de arkadaşı olarak alacaklı olduğu kişilere giderek aralarını bulmaya çalıştım, hatta katılan ... birkaç taşınmazı üzerime kayıt ettirmişti..”şeklinde beyanda bulunduğu, 25.02.2011 tarihinde emniyette verdiği ifadesinde ise "... ’ın ve ablasının üzerine olan ... köyünde 10 dönümlük zeytin vardı, buraya bir müşteri çıktı, satış işlemleri temizlenip kendisine devir yapılacaktı, biz satış işlemi için ...’ın borçlarını temizledik, işler bittikten sonra alacaklı olan kişi vazgeçti. Haliyle borçlar benim üzerime kaldı, bunun üzerine ... köyünde 3 parça yaklaşık 15 dönüm zeytin bahçesini satış yaptı. Bana borcunu ödediğinde kendisine geri vermemi söyledi, ben de kabul ettim." şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmaktadır.
    Davacının delil olarak dayandığı davalı ..."ın ... Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2011/74 Esas sayılı dava dosyasında 24.11.2011 tarihli celsede tanık sıfatıyla alınan beyanı ile 25.02.2011 tarihinde emniyette alınan beyanlarının 05.02.1947 tarih, 20/6 sayılı içtihadı Birleştirme Kararı uyarınca delil başlangıcı olduğu tartışmasız olduğu gibi dinlenilen tanık beyanlarından da inançlı işlemin varlığı kanıtlanmıştır.
    Ayrıca davacı, taşınmazı davalı ..."den temlik alan davalı ..."in iyiniyetli olmadığını belirtmesine rağmen mahkemece bu yönde de bir araştırma yapılmamıştır.
    Bilindiği üzere; Hukukumuzda, diğer çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi kişilerin huzur ve güven içerisinde alış verişte bulunmaları satın aldıkları şeylerin ilerde kendilerinden alınabileceği endişelerini taşımamaları, dolayısıyla toplum düzenini sağlamak düşüncesiyle, alan kişinin iyi niyetinin korunması ilkesi kabul edilmiştir. Bu amaçla TMK "nun 2.maddesinin genel hükmü yanında menkul mallarda 988 ve 989., tapulu taşınmazların el değiştirmesinde ise 1023. maddenin özel hükümleri getirilmiştir.
    Öte yandan, bir devleti oluşturan unsurlardan biri insan unsuru ise bunun kadar önemli olan ötekisi topraktır. İşte bu nedenle Devlet, nüfus sicilleri gibi tapu sicillerinin de tutulmasını üstlenmiş, bunların aleniliğini (herkese açık olmasını) sağlamış, iyi ve doğru tutulmamasından doğan sorumluluğu kabul etmiş, değinilen tüm bu sebeplerin doğal sonucu olarak da tapuya itimat edip, taşınmaz mal edinen kişinin iyi niyetini korumak zorunluluğunu duymuştur. Belirtilen ilke TMK"nin 1023. maddesinde aynen "tapu kütüğündeki sicile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur" şeklinde yer almış, aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğindeki 1024.maddenin 1. fıkrasına göre "Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz" biçiminde öngörülmüştür.
    Ne var ki; tapulu taşınmazların intikallerinde, huzur ve güveni koruma, toplum düzenini sağlama uğruna, tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin, iyi niyetli olup olmadığının tam olarak tespiti büyük önem taşımaktadır. Gerçekten bir yanda tapu sicilinin doğruluğuna inanarak iktisapta bulunduğunu ileri süren kimse diğer yanda ise kendisi için maddi, hatta bazı hallerde manevi büyük değer taşıyan ayni hakkını yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalan önceki malik bulunmaktadır.
    Bu nedenle, yüzeysel ve şekilci bir araştırma ve yaklaşımın büyük mağduriyetlere yol açacağı, kişilerin Devlete ve adalete olan güven ve saygısını sarsacağı ve yasa koyucunun amacının ilk bakışta, şeklen iyi niyetli gözükeni değil, gerçekten iyiniyetli olan kişiyi korumak olduğu hususlarının daima göz önünde tutulması, bu yönde tüm delillerin toplanıp derinliğine irdelenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir.
    Nitekim bu görüşten hareketle, "kötüniyet iddiasının def"i değil itiraz olduğu, iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabii olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğinden (re"sen) nazara alınacağı” ilkeleri 08.11.1991 tarih, l990/4 esas l99l/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında kabul edilmiş, bilimsel görüşler de aynı doğrultuda gelişmiştir.
    Hâl böyle olunca; son kayıt maliki davalı ..."in iyi niyetli olup olmadığının yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda araştırılması, bu hususta iddia ve savunma doğrultusunda taraf delillerinin toplanması, toplanan ve toplanacak delillerin birlikte değerlendirilmesi hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik soruşturmaya dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
    Davacının bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 22.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.











    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi