17. Hukuk Dairesi 2017/5307 E. , 2019/10632 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, davacı şirkete ait işyerinde çalışan ..."nın trafik iş kazasında vefat ettiğini, bu vefat sebebiyle Bursa 5. İş Mahkmesinde görülen davada davacının %50, diğer davalı Umut İnş. AŞ"nin %35, müteveffa ..."ın %15 oranında kusurlu bulunduğunun ve tazminata hükmedildiğinin kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiğini, davacı şirketin bu tazminat sorumluluğundan kaynaklanan 138.315,00 TL"yi icra dosyasına yatırdığını, sigorta sözleşmesi sebebiyle davalının bu miktardan sorumlu olması gerektiğini belirterek 1.000,00 TL"nin dava tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, olayın trafik kazası olmadığını iş kazası olduğunu bu nedenle talebin teminat dışı olduğunu belirterek başvurunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; kazanın işyerinin deposunda malzeme istifi yapılırken meydana geldiği, işyerinin özel mülkiyete ait olması sebebiyle karayolu sayılamayacağı ve vincin kullanım amacına uygun şekilde kullanılmasının işletilme sayılamayacağı bu nedenle işletilme hali bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, trafik iş kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ödeyen davacının ödediği miktarı aracın zorunlu trafik sigortacısı olan sigorta şirketine rücu istemine ilişkindir.
Bir rizikonun meydana getirdiği zararın sigorta kapsamına girebilmesi için, o rizikonun motorlu araç tarafından karayolunda meydana getirilmiş olması zorunludur. Karayolları Trafik Kanunu’nun tanımlarla ilgili 3. maddesinde, karayolu; trafik için kamunun yararlanmasına açık olan arazi şeridi, köprüler ve alanlar olarak tanımlanmıştır. Aynı Yasa’nın 2/2. maddesinde, aksine hüküm bulunmadığı hallerde, karayolu dışındaki alanlardan kamuya açık alanlar ile park, bahçe, park yeri, garaj yolu ve eşya terminali, servis ve akaryakıt istasyonlarında karayolu taşıt trafiği için faydalanılan yerler ile erişme kontrolü kara yollarının kamuya açık kesimlerinde ve belirli bir karayolunun bağlantısını sağlayan göl ve akarsular üzerinde kamu hizmeti gören araçların, karayolu araçlarına ayrılan kısımları da bu yasa uygulaması bakımından karayolu olarak kabul edilmiştir.
Somut olayda, davaya konu trafik kazasının meydana geldiği işyeri deposunun 2918 sayılı KTK"nun 2/a maddesi gereğince karayolu ile bağlantısının olmasına, özel mülkiyete ait olmasının KTK"nun 2. maddesinin uygulanmasına engel bulunmamasına göre kazanın meydana geldiği yerin karayolu olduğunun kabulü gerekir. Kazaya sebep olan vincin kaza anında yapılan işe göre mekanik aksamlarının çalışıyor olması işletilme halinin varlığını göstermekte olup mahkemece aracın yükleme boşaltma gibi işleri yaptığı sıradaki faliyetinin işletilme hali sayılamayacağı görüşüne de katılmak mümkün değildir. Açıklanan maddi ve hukuksal olgulara göre kazanın meydana geldiği yerin 2918 sayılı Yasanın 2. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiğinden işin esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 14.11.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.