1. Hukuk Dairesi 2014/20925 E. , 2017/1376 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve yıkım davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muarazanın giderilmesi isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakan babası ..."nın malik olduğu 508 parsel sayılı taşınmazda kardeşı olan davalı ... ve dava dışı diğer kardeşleri ile veraseten iştirak halinde malik olduklarını, yaptıkları taksim sözleşmesi gereği davalı ile ortak oldukları kısma birlikte 2,5 katlı bir köy evi yaptıklarını, zemin katın kendisine ait olup üst katın ise davalı ..."ya ait olduğunu, davalı ..."in evin çatı kısmına çıkılan ortak kullanım alanı olan iç merdivene demir kapı yaptırdığını, oğlu olan diğer davalı ... ile birlikte çatı kısmı ve ortak alandan yararlanmasını engellediklerini ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve yıkıma karar verilmesini istemiştir.
Davalı ..., davacının yararlanmasını engellemediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ..., davanın husumet yokluğunu nedeniyle reddini savunmuştur.
Mahkemece, elatmanın sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, 508 parsel sayılı taşınmazda davacı ve davalının iştirak halindeki malik oldukları, aralarında yaptıkları rızai taksim sözleşmesi gereğince zemin katının davacıya 1. katının ise davalıya ait olmak üzere bina yaptıkları, mahallinde 10.04.2014 tarihinde yapılan keşif sonucu sunulan inşaat bilirkişisi raporu ile, yapının ana merdiveninin döner ve ara sahanlıklı olarak zemin - 1. normal katlar arası yapıldığı ve yapının mimarisinin bu şekilde oluşturularak daire girişlerinin ayarlandığı ancak 1. normal kat yapılırken ana merdivenin devam eden tasarımın bozularak sahanlıklı çift kollu dengelenmemiş merdiven olarak inşa edildiği, yapının mimarı tasarımına aykırı olarak yapılması sebebi ile daire girişini oluşturabilmek için kat sahanlığının daire içerisinde kaldığının tespit edildiği, 1. normal kattan devam eden merdivenin sürekliliğini sağlamak için davalı tarafın oluşturulan kat sanallığını daire alanından terk etmesi gerektiği, bu çözümün mimarı tasarıma aykırı olması ve bu durumda dairenin odalarının kullanılamaz hale gelerek kat sahanlığını daire alanından terk etmek zorunda kalınması sebebi ile davalı tarafından daire net alanına dokunmadan mervdivenin yeniden zemin-1. normal katlar arası devam eden merdiven şekline uygun olarak yapılması gerektiği, bu itibarla 1. normal kattan çatıya çıkan merdivenin yıkılarak alttan devam eden merdiven şeklinde yapılmasının gerektiği belirtilmiş, mahkemece bilirkişi raporuna itibar edilerek elatmanın önlenmesi ve yıkım isteminin kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır.
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davalı ... bakımından elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalılar vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazı yerinde değidir. Reddine.
Davalılar vekilinin öteki temyiz itirazlarına gelince;
Bilindiği üzere; 6100 sayılı HMK"nun 297/1-c fıkrasında (1086 s. HUMK"nun 388/3), hükmün, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri içermesi gerektiği; aynı kanunun 2. fıkrasında ise (1086 s. HUMK"nun 388/son) hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğu ifade edilmiştir .
Somut olaya gelince; bilirkişilerden elde edilen raporda zararın niteliği, kapsamı ve özellikle hangi önlemlerle giderilebileceği açıkça saptandığı halde, yıkım isteğiyle ilgili taraflar arasındaki muarazaanın ne şekilde giderileceği açık ve anlaşılır şekilde belirlenmeden hüküm kurulmuştur.
Hâl böyle olunca, davacının yıkım isteği bakımından 6100 Sayılı HMK’nun 294,297/2 (1086 sayılı HUMK’nun 381 ve 388/son) maddeleri gözetilerek açıklanan ilkeler doğrultusunda hüküm kurulması gerekirken, infaza elverişli olmayacak biçimde yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
Öte yandan, davalı ...’in oğlu olan diğer davalı ...’ın taşınmazda sürekli olarak oturup oturmadığı, oturmakta ise davacının kullanımına ne şekilde müdahale ettiğinin şüpheye yer vermeyecek şekilde saptanarak toplanacak delillerin, toplanan delillerle birlikte değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması da doğru değildir.
Davalıların temyiz itirazının kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 22.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.