10. Ceza Dairesi 2018/1218 E. , 2018/4480 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı"nın, 21/03/2018 tarihli yazısı ile kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkında açılan kamu davası üzerine yapılan yargılama sonucunda, kamu davasının durmasına dair Küçükçekmece 14. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 13/11/2017 tarihli ve 2016/857 esas, 2017/916 sayılı kararına yönelik itirazın kabulüne ve durma kararının kaldırılmasına ilişkin Bakırköy 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 29/12/2017 tarihli ve 2017/955 değişik iş sayılı kararının kanun yararına bozulmasına yönelik talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 30/03/2018 tarihli yazı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A) Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Şüpheli hakkında, 05/06/2015 tarihinde işlediği iddia olunan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı yapılan soruşturma sonucunda TCK’nın 191/2. maddesi uyarınca kamu davasının açılmasının beş yıl süre ile ertelenmesine, bir yıl süre ile tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına, ayrıca tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması halinde erteleme kararının kaldırılarak kamu davası açılacağı hususunun ihtar edilmesine karar verildiği,
2- Tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlanması için gönderilen uyarılı ilk başvuru davetiyesinin Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre şüphelinin mernis adresine 10/12/2015 tarihinde tebliğ edildiği,
3- Şüphelinin ilk çağrıya uymaması üzerine, ikinci kez uyarılı başvuru davetiyesi gönderildiği, bu 2. davetiyenin de Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre şüphelinin mernis adresine 10/03/2016 tarihinde tebliğ edildiği,
4- Ancak şüphelinin Denetimli Serbestlik Müdürlüğü"ne müracaat etmemesi üzerine, TCK’nın 191/4. maddesi uyarınca “yükümlülüklerine uygun davranmamakta ısrar ettiği” gerekçesi ile kamu davasının ertelenmesi kararı kaldırılarak, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan cezalandırılması isteğiyle kamu davası açıldığı,
5- Yapılan yargılama sonucunda Küçükçekmece 14. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 13/11/2017 tarihli ve 2016/857 esas, 2017/916 sayılı kararı ile “sanığa çağrı yazısı ve tek uyarı yazının ilk defa mernis adresine tebliğ edildiği, yapılan tebligatın usulüne uygun olmadığı ve dolayısıyla ısrar şartının gerçekleşmediği,” şeklindeki gerekçeye dayanılarak kovuşturma şartı bulunmadığından bahisle “kamu davasının durmasına” karar verildiği,
6- Cumhuriyet savcısı tarafından durma kararına karşı, “şüpheliye iki kez çağrı kağıdı gönderildiği, bu nedenle ısrar şartının gerçekleştiği” gerekçesiyle itiraz edildiği,
7- İtirazı inceleyen mercii Bakırköy 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 29/12/2017 tarihli ve 2017/955 değişik iş sayılı kararı ile “şüpheliye yapılan tebligatta bir usulsüzlük bulunmadığı, ... mahkemece verilen durma kararı kaldırılarak, yargılamaya devamla karar
verilmesi gerektiği” gerekçesi ile itirazın kabulüne ve durma kararının kaldırılmasına kesin olarak karar verildiği,
Anlaşılmıştır.
B) Kanun Yararına Bozma Talebi:
Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında, "Dosya kapsamına göre, benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 22/12/2015 tarihli ve 2015/1717 esas, 2015/33429 karar sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, sanığa 10 gün içinde denetimli serbestlik müdürlüğüne başvurması gerektiği uyarısını içeren tebligatın yapılması ve sanığın başvuruda bulunmaması üzerine, yüklenen yükümlülüklere veya tedavinin gereklerine uygun davranmamakta "ısrar" ettiğinin kabul edilebilmesi için sanığa "önceki tebligat gereğince başvuruda bulunmadığı, bu tebligat üzerine öngörülen süre içinde de başvurmaması halinde yükümlülüklere ve tedavinin gereklerine uymamakta ısrar etmiş sayılacağı" uyarısı ile yeniden tebligat yapılması bu tebligata rağmen de başvuruda bulunmadığı takdirde sanık hakkında davaya devam olunacağı nazara alındığında, somut olayda sanığın denetimli serbestlik tedbirine başlanabilmesi için tebligat yapılmasına rağmen başvuruda bulunmadığından bahisle denetimli serbestlik dosyasının kapatılarak gönderildiği, sanığa yeniden usulüne uygun tebligat yapılmadığı anlaşılmakla, denetime uymamakta ısrar şartının gerçekleşmediği hususu gözetilmeden, itirazın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde isabet görülmemiştir." denilerek, Bakırköy 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 29/12/2017 tarihli ve 2017/955 değişik iş sayılı kararının bozulması istenmiştir.
C) Konunun Değerlendirilmesi:
Kanun yararına bozma talebine konu olan uyuşmazlık, Denetimli Serbestlik Müdürlüğü"nce gönderilen uyarılı başvuru davetiyelerinin şüpheliye tebliğ edilmesinde yasaya uygun davranılıp davranılmadığı ile ilgili olup, bu konu ile ilgili yasa maddelerinin incelenmesinde, Tebligat Kanunu’nun;
10. maddesinde, “Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartiyle her yerde tebligat yapılması caizdir.
Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” şeklinde düzenleme yer aldığı,
21. maddesinin 1 ve 2. fıkralarında;
“Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.
Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.” şeklinde düzenlemeler yer aldığı,
Somut olayda, şüphelinin soruşturma aşamasında alınan kolluk ifadesinde adresini “Namık Kemal Mah. Esenler/İstanbul” olarak bildirdiği, üst arama tutanağında ise adresinin “Şahintepe Mah....Sok. No:... Başakşehir/İstanbul” olarak yer aldığı anlaşılmış olup, Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’nce şüpheliye gönderilen uyarılı başvuru davetiyelerinin öncelikle Tebligat Kanunu’nun 10. maddesi uyarınca bilinen son adreslerine yapılması, bu adresler tebliğe elverişsiz ise Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre şüphelinin mernis adresine yapılması gerektiğinden, uyarılı başvuru davetiyelerinin doğrudan Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre şüphelinin mernis adresine tebliğ edilmesi yasaya aykırı olup bu durumda ısrar koşulunun da gerçekleştiğinden bahsedilemeyeceğinden, mahkemece yasaya uygun olarak verilen durma kararına karşı Cumhuriyet savcısının itirazının reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi yasaya aykırı ve kanun yararına bozma talebi yerindedir.
D) Karar :
Açıklanan nedenlere göre; kamu davasının durmasına dair Küçükçekmece 14. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 13/11/2017 tarihli ve 2016/857 esas, 2017/916 sayılı kararına yönelik itirazın kabulüne ve durma kararının kaldırılmasına ilişkin Bakırköy 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 29/12/2017 tarihli ve 2017/955 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun"un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığı"na iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na gönderilmesine, 24.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.