Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/12583
Karar No: 2017/658
Karar Tarihi: 14.02.2017

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2015/12583 Esas 2017/658 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2015/12583 E.  ,  2017/658 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen davada ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 09/09/2015 tarih ve 2012/365-2015/442 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 14.02.2017 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av.... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, müvekkilinin davalı banka ile 03/05/2011-05/07/2011 tarihleri arasında sekiz adet bariyerli opsiyon sözleşmesi imzaladığını, müvekkili adına yapılan bir çok opsiyon sözleşmesi sonrası USD kurunun yükselmesi ile zarara uğradığını, müvekkilinin banka personeli tarafından hiçbir risk bulunmadığı konusunda telkin edilerek işlem içeriği hakkında bilgilendirilmeden tüm malvarlığını kaybetme riski altına sokulduğunu, sözleşmenin hileli ve aldatmaya dayalı olduğundan geçerli bir sözleşme olmadığını, Müşteri Tanıma Formunun ve Genel Türev İşlemler Çerçeve Sözleşmesinin opsiyon sözleşmesi yapıldıktan sonra müvekkilin imzasının sonradan alındığını, müvekkilinin bilgilendirilmediğini, toplamda 351.708 TL tutarındaki mevduat hesaplarından kendisinin hiçbir talimatı olmadan çekilerek haksız olarak tahsil edildiğini ileri sürerek, 351.708 TL"nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacı ile davalı banka arasında ... adet genel türev işlemleri çerçeve sözleşmesinin akdedildiği, davalı bankanın davacı tarafa imzalattığı sözleşmelerin bankaca hazırlanarak karşı tarafa sunulduğu, standart bir sözleşme olduğu, davalı taraf sözleşme içeriğinden davacının haberdar olduğunu savunmuş ise de ayrıntılı olan bu nitelikte bir sözleşmenin kısa sürede okunup değerlendirilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, opsiyon sözleşmelerinin diğer yatırım araçlarından farklı olarak özel bilgi ve tecrübe gerektirdiği, davacının risk düzeyini algılama durumunun gerçekleşmediği, her ne kadar sözleşmelerde sermaye piyasası işlemleri risk bildirim formu başlığında davacıya "sermaye piyasalarında yapacağınız işlemler sonucunda kar elde edebileceğiniz gibi zarar riskininde bulunabileceğinin" belirtilmiş ise de sözleşmelerin müzakere edilmeden tek taraflı hazırlandığı bu hali ile haksız şart (genel işlem şartı) niteliğinde olduğu, ayrıca bankaların güven kurumları olması dolayısıyla risklere yeteri kadar dikkat çekmeden opsiyon sözleşmeleri yapılmasının özen borcuna da aykırılık teşkil ettiği gerekçesiyle, davanın kabulüne, davacı ile davalı banka arasında 03/05/2011-05/07/2011 tarihleri arasında imzalanan ... adet bariyerli opsiyon sözleşmesinin geçersiz olması sebebiyle alacak miktarı olan 351.608,00 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
    Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
    Dava, taraflar arasında akdedilen opsiyon sözleşmesinin geçersiz olduğu iddiası ile uğranılan zararın tahsili İstemine ilişkindir. Davacı, banka personeli tarafından yanıltıldığını, sözleşmenin hileli ve aldatmaya dayalı olduğundan geçerli olmadığını, opsiyon sözleşmesinin riskleri konusunda bilgilendirilmediğini ileri sürmüştür. Mahkemece, taraflar arasındaki sözleşmedeki hükümlerin müzakere edilmeden tek taraflı hazırlandığı, bu hali ile haksız şart (genel işlem şartı) niteliğinde olduğu, davalı bankanın opsiyon sözleşmelerinin riskleri konusunda davacıyı yeterince aydınlatmadığı, taraflar arasındaki sözleşmelerin geçersiz olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Ancak, mahkemece taraflar arasındaki sözleşmede bulunan hükümlerin TBK’nın 20-.... madde hükümlerinde düzenlenen genel işlem şartlarına aykırı bulunduğu belirtilmiş ise de, dava konusu Genel Türev İşlemler Çerçeve Sözleşmesi 07/06/2011 tarihli olup TBK’nın yürürlük tarihinden evvel akdedilmiş olmakla, somut olaya TBK hükümlerinin uygulanması doğru görülmemiştir.
    Ayrıca, 07/06/2011 tarihli türev işlemleri çerçeve sözleşmesinin Sermaye Piyasası İşlemleri Risk Bildirim Formunun "risk bildirimi” başlıklı kısmının 2 ve devamı maddelerinde; sermaye işlemlerinin çeşitli oranlarda risklere tabi olduğu, piyasada oluşacak fiyat hareketleri sonucunda aracı kuruluşa yatırılan paranın tümünün kaybedİlebileceği gibi kayıpların yapılacak işlemin türüne göre yatırılan para tutarını dahi aşabileceği, aracı kuruluşun piyasalarda hesap sahibince yapılan işlemlere ilişkin kendisine aktaracağı bilgiler ve yapacağı tavsiyelerin eksik ve doğrulanmaya muhtaç olabileceğinin hesap sahibince dikkate alınması gerektiği, sermaye piyasası araçlarının alım ve satımına ilişkin olarak aracı kuruluşun yetkili personelince yapılacak teknik ve temel analizlerin kişiden kişiye farklılık arz edebileceği gibi bu analizlerde yapılan öngörülerin kesin olarak gerçekleşmeme olasılığının bulunduğu, yabancı para cinsinden yapılan işlemlerde, belirtilen risklere ek olarak kur riskinin olduğu ve hesap sahibinin tasarruflarını türev işlemlere ilişkin yatırımlara yönlendirmeden önce dikkatli şekilde araştırma yapması gerektiği belirtilmiştir.
    Bu durumda türev işlemlerde yüksek risk bulunduğuna ve hesap sahibinin, türev işlemlere ilişkin yatırımlar yapmadan önce kendisine iletilen analizlerin sübjektif olacağını düşünerek bizzat araştırma yapması gerektiğine dair genel bildirim bulunduğu ve davacının dava konusu işlemlerden önce de bir çok kez opsiyon işlemi gerçekleştirdiği anlaşıldığına göre, mahkemece davacının dava konusu opsiyon işlemleri hakkında aydınlatılmadığına dair iddialarının ve hileli hareketler nedeniyle hataya düşüldüğünün de ispat edilemediği gözetilerek davanın reddi gerekirken, kabulü doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, takdir olunan ....480,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 14/02/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.









    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi